Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bize destek açıklaması yapan ama bölücü terör örgütünün Suriye'deki uzantısıyla iş tutmaya devam eden Amerika Birleşik Devletlerine de burada bir çağrımız var. Gerçekten terörle mücadele konusunda samimiyseniz, Türkiye'nin yanındaysanız bu örgütün 'şu veya bu koluyla, şu veya bu uzantısıyla' ilişki kurmaktan vazgeçmeniz gerekir" dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İstanbul ve Mardin'de meydana gelen terör saldırılarında hayatını kaybeden polis ve sivil vatandaşlar için taziye dileklerini ileten Kalın, İstanbul'da meydana gelen saldırıda 6 polis, 5 sivil, toplam 11 vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlattı. Bu sabah da aynı hunharca ve alçakça tarzda yapılan saldırıda 2 polisin şehit olduğunu, 2 sivil vatandaşın hayatını kaybettiğini belirten Kalın, 30 civarda da yaralının tespit edildiğini bildirdi. Bu saldırıların bütün Türk milletine karşı yapıldığına işaret eden Kalın, şöyle devam etti:
'KİMİN MAŞASI OLDUĞU AÇIK'
"Bu saldırı, şüphesiz Türküyle Kürtüyle bütün Türk milletine yapılmış bir saldırıdır. Bu tür saldırılar şekli, zamanı ne olursa olsun bizim terörle mücadele azmimizi de asla kırmayacaktır. Dün de Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan güvenlik toplantısında bu konu etraflı bir şekilde ele alındı. Şu anda uygulanan tedbirler, bundan sonra alınacak ilave tedbirler konusunda da detaylı çalışmalar yapıldı, zaten ilgili birimlerimiz İçişleri Bakanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımız, Genelkurmay Başkanlığımız ve ilgili bütün diğer mülki ve güvenlik birimleri bu konuda yoğun bir çalışma içerisindedir."
İbrahim Kalın, teröristlerin ramazan sabahı bu saldırıyı gerçekleştirmiş olmasının da gerçek karakterini ortaya koyduğunu vurgulayarak, bu saldırıların ne hak mücadelesiyle, ne Kürt vatandaşların hakları ve sorunlarıyla uzaktan yakından en ufak bir ilgisinin bulunmadığını dile getirdi.
Kalın, şunları ifade etti:
"Aslında bölücü örgütü, başından beri kendi çıkarları ve sapkın ideolojisini, Kürtlerin talepleriymiş gibi empoze ederek kendine bir meşruiyet alanı yaratmaya çalışıyor. Fakat bunu yaparken de en fazla Kürtlere zarar veriyor, bu ülkenin birlik, beraberliğine zarar vermeye çalışıyor. Ama bu ülkeye kana bulamaya çalışan bu tür örgütlerinin hiçbir hayat hakkının olmayacağını bir kez daha kararlı bir şekilde ifade ediyoruz. Tabi bu tür örgütler hiçbir zaman sadece kendi başlarına, kendi dinamikleriyle ayakta duran örgütler değillerdir. Bunlar mutlaka aynı zamanda uluslararası örgütlerin, aktörlerin piyonları olarak da faaliyet gösterirler. Bölücü terör örgütünün de bütün karakteri, organizasyon şeması, faaliyet şekli bunu zaten teyit ediyor. Kimin maşası, kimin piyonu olduğu da çok açık bir şekilde görülmektedir."
'DAHA AÇIK VE NET KONUŞMAMIZ GEREKİYOR'
Terörle mücadele konusunda "Türkiye'ye destek" açıklaması yapan dost ülkelere tekrar bir çağrı yapmak istediklerini belirten Kalın, halisane ve samimi bir şekilde yapılan taziye mesajlarını, terörü kınama mesajlarını memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi. İşin samimiyeti ve ciddiyeti açısından bazı konuların artık daha açık ve net bir şekilde konuşulması gerektiğine işaret eden Kalın, şu görüşlere yer verdi:
"Basit bir soru sorayım, 'Bugün bize PKK terörünü kınayıp, bize destek mesajı açıklayan Avrupalı dostlarımız acaba Avrupa'nın genelinde PKK'nın kaç tane paravan örgütü olduğunu biliyorlar mı? Yılda acaba kaç milyon avro para toplanarak bu bölücü terör örgütüne Avrupa üzerinden ulaştırılmaktadır? Hangi yayın kuruluşları, STK'lar, kurumlar üzerinde ne tür örgüt faaliyetleri yapılmaktadır? Biz bunları biliyoruz ve bunları detaylı dosyalar halinde Avrupalı dostlarımıza, müttefiklerimize her görüşmemizde iletiyoruz. Ama netice almaya geldiği zaman bizim önümüze 'hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü' gibi değişik gerekçeler konuyor. Halbuki kendi teröristlerine karşı mücadele söz konusu olduğunda, en son Fransa ve Belçika'da gördüğümüz gibi, Avrupa ülkelerinin ne tür tedbirler aldığını açık bir şekilde gördük, görüyoruz. Dolayısıyla bu çifte standardın, ikiyüzlülüğün son bulması gerekiyor."
Kalın, Türkiye'ye destek açıklaması yapan ama bölücü terör örgütünün Suriye'deki uzantısıyla iş tutmaya devam eden Amerika Birleşik Devletleri'ne de bir çağrılarının bulunduğunu belirterek, "Gerçekten terörle mücadele konusunda samimiyseniz, Türkiye'nin yanındaysanız bu örgütün 'şu veya bu koluyla, şu veya bu uzantısıyla' ilişki kurmaktan vazgeçmeniz gerekir. Burada da terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmadan, terörün hiçbir türü arasında ayrım yapmadan teröre karşı topyekün bir mücadele verilmesi esastır. 'PKK terörü şuraya kadar iyidir, DAEŞ terörü böyle kötüdür' tarzı değerlendirmelerin ne akılla, ne vicdanla, ne de siyasi etikle bağdaştırılması mümkün değildir." diye konuştu.
'TALEBİMİZ ADİL DAVRANILMASI'
Kalın, terörle mücadelede de eğer toplu, kararlı, sistematik, tutarlı bir mücadele verilecekse, bunun herkesin katılımıyla ve eşit standartların uygulanmasıyla olacağına değindi. Türkiye'de terörle mücadele konusunu gündeme getirdikleri zaman karşılarına "ifade özgürlüğü" gibi konuları gündeme getirenlerin, öncelikle terör belasının kendilerine ne tür sorunlar çıkarttığını görmeleri gerektiğini dile getiren Kalın, şunları kaydetti:
"Bir örnek vereceğim. Dün bir Amerikan vatandaşı DAEŞ terör örgütüne katılma teşebbüsünde bulunduğu için 12 yıl hapse mahkum edildi. Bizce bu doğru bir tedbirdir, buna bir itiraz ya da eleştirimiz söz konusu değil. Belki ileride olabilecek birtakım terör saldırıları böylece önlenmiştir. Demek ki terörle mücadele söz konusu olduğunda, en sert tedbirler en katı şekilde uygulanabiliyor. Bu kamu düzeni ve terörle mücadele başlığı altında meşru, makbul görülüyor. Bizim buna bir itirazımız yok. Bizim tek talebimiz, burada Türkiye'ye de adil davranılmasıdır."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Alman Meclisinin 1915 olaylarıyla ilgili kararına yönelik, "Alman Federal Meclisi, yalan yanlış tarih bilgisiyle ve sorumsuzluk örneği olan böyle bir siyasi gündemle Türkiye'ye yüklenmek yerine, PKK terör örgütünün Almanya'daki örgütlenmesine son verecek, Neonazi cinayetlerini önleyecek birtakım tasarıları gündemine alabilir. Bu, Alman toplumuna da Türkiye-Almanya ilişkilerine de daha iyi katkı verecektir." dedi.
Terörle mücadeleye ilişkin, ülkelerin tutumuyla ilgili değerlendirmede bulunan Kalın, "Terörle mücadele konusunda bu tür olaylar olduğunda, Batılı ülkelerin aldığı tedbirleri alkışlayanların, Türkiye aynı tedbirleri aldığı zaman baskıcı olmakla, hukukun üstünlüğünü ihlal etmekle eleştirmelerini elbette kabul etmemiz mümkün değildir." diye konuştu. AB ile imzalanan geri kabul anlaşması ile AB'nin değişiklik istediği Terörle Mücadele Yasası ve vize muafiyetine ilişkin görüşlerini de paylaşan Kalın, şunları söyledi:
"Avrupalı dostlarımızın Türkiye'nin terörle mücadele kapasitesini azaltacak ya da zaafa uğratacak hiçbir talebin içinde bulunmamaları gerekir. Çünkü bugün Türkiye'yi vuran terör yarın Avrupa'yı vurur ki bunun örneklerini de gördük. Dolayısıyla Türkiye'ye terörle mücadele konusunda zaaf yaratabilecek bir takım tavsiye ve telkinlerde bulunmak yerine, Avrupalı dostlarımızın terörle mücadele konusunda tavizsiz bir şekilde Türkiye'nin yanında durması gerekir. Bu çerçevede de AB geri kabul anlaşması ve terörle mücadelesi çerçevesindeki müzakerelerin de teknik heyetler düzeyinde devam ettiğini bir kez daha ifade etmek isterim. Bu konuda olumlu bir süreç ilerliyor, biz de bu sorunun çözülmesi taraftarıyız ama dediğim gibi terörle mücadele konusunda Türkiye'yi zaafa uğratacak bir adım atmamız elbette mümkün değil. Dün ve bugün yaşanan hadiseler zaten bu konudaki haklılığımızı bir kez daha teyit etmiş durumda."
Türk vatandaşlarının Schengen vize sistemi içerisinde vizesiz bir şekilde dolaşmasını sağlayacak düzenlemenin yapılması için de gerekli müzakerelerin yürütüldüğünü belirten Kalın, bu konuda somut adımların atılmasını ve olumlu bir netice alınmasını beklediklerini vurguladı.
'AFRİKA ÜLKELERİNİ ZİYARETLER SÜRECEK'
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta Uganda, Kenya ve Somali'yi kapsayan Afrika ziyareti gerçekleştirdiğini anımsatarak, Afrika açılımının bir devamı olarak Afrika ülkelerine ziyaretlerin devam edeceğini bildirdi. Gittikleri ülkelerde Türkiye'ye gösterilen teveccühün had safhada olduğunu ve bunun memnuniyet verici olduğunu vurgulayan Kalın, "Her gittiğimiz yerde bize söyledikleri 'Türkiye'nin gizli bir ajandası yok, Türkiye'nin yardım modeli gerçek bir modeldir, Afrikalıların elinden tutan, onlara eşit muamele yapan bir yardımlaşma modelidir'. Hamdolsun Türkiye'nin bu coğrafyada veya herhangi başka bir coğrafyada emperyalist bir geçmişi de olmadığı için zaten Afrika ülkeleriyle bir gönül bağımız var. Bunu daha güçlü siyasi, ekonomik, diplomatik ilişkiler haline getirmek için de çalışmalarımız bundan sonra devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.
Somali'de 80 dönümlük bir arazi üzerine kurulan Türkiye Büyükelçiliği'ne gıpta ile bakıldığının altını çizen Kalın, "Başka ülkelerin konteyner gibi, liman gibi yerlerde çok geçici bir diplomatik misyon kurduğu bir yerde Türkiye'nin yurt dışındaki en büyük, metrekare itibarıyla en büyük, diplomatik misyonunun Somali'de yapmış olması da Somali'ye ve Afrika'ya verdiği önemi gösteriyor." dedi.
'TÜRK HALKININ GÖNLÜNDE YER ETMİŞ BİR İNSANDI'
ABD'li Müslüman boksör Muhammed Ali'nin vefatı dolayısıyla ailesine taziyelerini ileten Kalın, "Hayattayken ne kadar efsane bir figür ise vefatından sonra da bütün insanlığın adeta gündeminde kalmayı başarmış bir insan Muhammed Ali. Onun hatırası, temsil ettiği değerler bizim için de büyük önem arz ediyor. Çünkü gerek çok büyük başarılı bir sporcu, boksör olması gerek sivil haklar ve insan hakları mücadelesi öncüsü olması, gerekse Amerika-Afrika İslamı'nın en önde gelen figürlerinden biri olması hasebiyle Muhammed Ali, Türk halkının da gönlünde yer etmiş bir insandı." diye konuştu. Muhammed Ali'nin herkeste güzel izler bıraktığını söyleyen Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yarın gerçekleşecek cenaze namazına iştirak edeceğini ve program çerçevesinde yapılacak birtakım programlara da katılma imkanı bulacaklarını dile getirdi. Kalın, cenaze namazı sonrasında Amerikan Müslüman toplumunun önde gelenleriyle ve ABD'de yaşayan Ahıska Türkleriyle iftar yemeğinde bir araya geleceklerini belirtti.
Alman Federal Meclisi'nde alınan 1915 olaylarına ilişkin kararı da değerlendiren Kalın, şunları kaydetti:
"Hukuki zemini olmayan, tarihi gerçeklerle bağdaşmayan, siyasi sorumsuzluk örneği olan bu kararı tanımadığımızı bir kez daha ifade ediyoruz ama ilginç olan şudur. Meclis'te yapılan tartışmaların tutanaklarına baktığınız zaman bazı milletvekillerinin Türkiye, Osmanlı, bizim tarihimiz konusunda ne kadar büyük bir cehalet, husumet ve ön yargı içinde olduklarını da esefle gördük. Bu da not edilmesi gereken bir konudur, parlamentoya getirilen bu kadar ciddiyet arz eden bir konunun böylesine gayrı ciddi, tarihi gerçeklerden uzak ve tamamen hasmane bir tutumla ele alınması da hakikaten çok düşündürücü. Bizim açımızdan değil, Alman Parlamentosu açısından düşündürücü bir durumdur. Onların kirli tarihlerinin bizim tarihimizi kirletmesine asla izin vermeyiz. Bizim kendi tarihimizle yüzleşemeyeceğimiz hiçbir şey yok hamdolsun ama bu karar aynı zamanda Almanya'da yaşayan 3 milyondan fazla Türk'e de verilmiş çok kötü bir mesajdır, bunun da altını çizmek isteriz."
Türkiye'nin bu karara karşı gerekli tedbirleri almaya ve gerekli tepkileri vermeye devam edeceğini vurgulayan Kalın, bu çerçevede Berlin Büyükelçisinin istişare amacıyla Türkiye'de bulunduğunu anımsattı. İbrahim Kalın, "Bu parlamento kararının bir hükmü yok bizim açımızdan ama Alman Hükümetinin de bu parlamento kararının kendileri açısından bağlayıcı olmadığını ifade edecek bir tutum içinde olmalarını bekliyoruz." dedi. Kalın, "Alman Federal Meclisi yalan yanlış tarih bilgisiyle ve sorumsuzluk örneği olan böyle bir siyasi gündemle Türkiye'ye yüklenmek yerine kendisi PKK terör örgütünün Almanya'daki örgütlenmesine son verecek, Neonazi cinayetlerini önleyecek birtakım tasarıları gündemine alabilir. Bu Alman toplumuna da Türkiye-Almanya ilişkilerine de daha iyi katkı verecektir." ifadesini kullandı.
"MİLLETİMİZ KİMİN, NEREDE DURDUĞUNU GÖRÜYOR"
Başka bir gazetecinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, katıldığı bir televizyon programında, "Biz hapiste hasta yatan PKK'lıya da gittik, DHKP-C'liye de gittik. Hiç ayrım yapmadık." yönündeki ifadelerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kalın, şöyle konuştu:
"Hala Türkiye'de bu cümleler kurulabiliyorsa, terör örgütleriyle ilgili, terör mensuplarıyla ilgili bunun takdirini tabi millete bırakmak gerekir. Şunu da söylemem lazım, terörle mücadele konusunda bir tarafta hükümeti eleştirirken, öbür tarafta da kendilerinin böyle açıklamalar yapmaları veya birilerinin gene adeta terör faaliyetlerini teşvik edici, meşru gösterici, şirin gösterici tavırlar içerisinde bulunması elbette abesle iştigaldir. Bu çerçevede dokunulmazlıkların kaldırılmasında da biliyorsunuz hep bu konu gündeme geldi."
"Şimdi Avrupa'nın bütün meseleleri bitmiş gibi bir bakıyorsunuz bir takım Avrupalı siyasiler de bunu sürekli gündem yapıyorlar." diyen İbrahim Kalın, sözlerine şöyle devam etti:
"Dokunulmazlıklar neden kaldırıyor, böyle bir şey olabilir mi? Halbuki biz, dosya halinde örneklerini koyduğumuz zaman önlerine hiçbir cevap veremiyorlar. Avrupa'da dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili örneklere kendileri bir baksınlar. Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de, İspanya'da, İtalya'da, Avrupa'nın önde gelen ülkelerinde hangi milletvekillerinin dokunulmazlıkları, hangi gerekçelerle kaldırılmış, o kadar benzerlikler var ki. Terör destekçisi olduğu için, falanca faaliyete katıldığı için vesaire. Şimdi bunlar söz konusu olduğunda, Avrupa'da bu hukukun üstünlüğü çerçevesinde izah ediliyor, Türkiye'de olduğu zaman başka. Hukuk çerçevesinde bu konu parlamentoya geldi ve bu konuda bir karar alındı. Bundan sonra da inşallah hukuki süreç içerinde yürüyecektir ama dediğim gibi milletimiz terörle mücadele konusunda kimin nerede durduğunu çok açık bir şekilde görüyor."
"MÜNBİÇ'İN DAİŞ'TEN TEMİZLENMESİ BİZİ DE RAHATLATACAK BİR ŞEYDİR"
"ABD destekli Münbiç operasyonunda daha çok YPG güçlerinin yer aldığı anlaşılıyor. Dün Sayın Çavuşoğlu, 'ABD bize operasyon sonrası YPG güçleri ayrılacak garantisi verdi.' dedi. Bu garanti sizi ikna etti mi? Fırat'ın batısında YPG güçlerinin kalması durumunda Ankara'nın tepkisi ne olacak?" yönündeki bir soru üzerine İbrahim Kalın, şunları söyledi:
"Münbiç çevresinde yürütülen operasyonu bildiğiniz gibi Suriye Arap Koalisyonu yönetiyor ve bunun bünyesinde bulunan da Münbiç Askeri Konseyi tarafından yürütülüyor. Bunlar ağırlıklı olarak Münbiçli Araplardan oluşan bir kuvvettir. Şimdi tabi ki Münbiç ve çevresinin DAİŞ terör örgütünden temizlenmesi bizim de desteklediğimiz bir hedeftir. Çünkü biz DAİŞ'e karşı bütün sınırımızda bu operasyonun yapılması için aslında uzun bir süredir çağrıda bulunuyoruz ve bunun Cerablus ya da Mari-Harcele hattı üzerinde de bir an önce hayata geçirilmesi için biz Amerikalılarla ve diğer koalisyon ortaklarıyla uzun bir süredir görüşüyoruz. Dolayısıyla nihai hedefi itibarıyla Münbiç'in DAİŞ'ten temizlenmesi bizi de rahatlatacak bir şeydir. Çünkü orada bir tedarik hattı, intikal hattı kesilmiş olacak. O noktada bizim bir sorunumuz yok. YPG güçlerinin buraya katılması meselesine gelince, bizim şu ana kadar gördüğümüz ve Amerikalılarla konuştuğumuz konu şudur, YPG'liler Münbiç'in içine girmeyecekler, onlar geriden lojistik destek sağlayacaklar. Çünkü zaten YPG'lilerin Münbiç'e girmesi orada da çok ciddi başka etnik gerilimleri tetikleyecek bir gelişme olacaktır"
Süreci yakından takip ettiklerini bildiren Kalın, "Ama bizim YPG konusundaki tavrımız da açık ve nettir, bu konudan herhangi bir geri dönüş söz konusu değildir" ifadesini kullandı.