Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Beyoğlu’nda bulunan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin 2021-2022 Akademik Yılı Kapanış Dersi’ne katıldı. Üniversitenin Haliç Yerleşkesi’nde öğrencilerle bir araya gelen Kalın, akademik yılın son dersini verdi. Programa Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, üniversitenin mütevelli heyet başkanı İsmail Gerçek, rektör Prof. Dr. M. Fatih Andı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
İbrahim Kalın, "Doğru soru sorabilmek düşünce yolculuğunun en önemli aşamalarından birisidir. Düşünce tarihinde öyle sorular vardır ki cevaplarından daha önemlidir. Cevaplar değişir ama soru baki kalır çünkü sorular zihnimizi tetiklemeye, açmaya, bizi daha fazla düşünmeye teşvik eder, tahrik eder, bizi harekete geçirir" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 1784 yılında Avrupa çapında bir deneme yarışması yapıldığını ve ‘Aydınlanma nedir?’ sorusuna pek çok yazar, düşünür, şair, edebiyatçı, filozofun cevap gönderdiğini hatırlatarak, "Bunlar içinde bir tanesi düşünce tarihinin seyrini değiştiren cevaplardan bir tanesi olarak tarihe geçer. Immanuel Kant, aydınlanma nedir diye bir deneme yazar. Bu sorunun cevabını kendince vermeye çalışır. Bu makaleyi bulup okumanızı tavsiye ederim. Modern batı düşüncesinin ve dolaylı olarak da modern düşüncenin seyrini değiştiren önemli kurucu metinlerden bir tanesi haline gelmiştir. Kant denemesine, ‘Aydınlanma insanın kendi kendine inşa ettiği vesayet kalıplarından kurtulma cesaretini göstermesidir’ diye başlar. Tarih boyunca insanın aklını kullanmasının önündeki en büyük engel dışsal güçler değil, kendi içindeki cesaret eksikliği ve tembellik olarak tanımlar. Denemesinin ikinci kısmında ‘Biz bugün aydınlanma çağında mı yaşıyoruz? Yoksa aydınlanmış çağda mı yaşıyoruz? diye bir soru sorar. İkisi arasındaki fark çok önemlidir. Aydınlanma çağı insanın kendini aydınlanmaya kavuşturmak için çaba gösterdiği bir çağı ifade eder. Aydınlanmış bir çağ ise bu sürecin bir anlamda kemaline erdiği amacına ulaştığı yani insanların birey olarak, toplum olarak zihinlerinin aydınlandığı, ışığa kavuştuğu, aklın aydınlığa kavuştuğu bir çağı ifade eder. Kant’ın cevabı ‘Biz bir aydınlanmış çağda değil, aydınlanma çağında yaşıyoruz’ şeklindedir. Bu soru üzerinde de kafa yormanızı istiyorum" diye konuştu.
Kalın, "Biz bugün gerçekten bir akıl çağında mı yaşıyoruz? Yoksa giderek aklı kuşatan, onu gölgeleyen, aklın ışığını karartan, baskılayan, akıl dışı bir takım güçlerin, güdülerin, iktidar ilişkilerinin gölgesi altında aklın giderek kendi asli vasfını yitirmeye başladığı bir çağda mı yaşıyoruz? Prensip olarak hepimiz insanı diğer varlıklardan ayıran en temel vasfın, akıl olduğunu söylüyoruz. Kadim Yunan’da formüle edilen İslam felsefesinde de geliştirilen şekliyle insan hayvan-ı natık olarak tanımlanmıştır. Konuşan düşünen, düşünen konuşan canlı olarak tanımlamıştır. Modern bilim aslında hayatın hala ne olduğunu tam olarak tanımlayabilmiş değil. Yaşam, hayat tam olarak nedir onu henüz bilimsel olarak dahi tanımlayabilmiş değiliz. İnsan düşünen, düşündüğünü ifade edebilen varlık olarak tanımlanmıştır. İnsanı insan yapan en temel özelliğin akıl olduğunu söyleyebiliriz" dedi.