Güncelleme Tarihi:
Maltepe'deki Özel Erciyes Huzurevi'nde önceki gece çıkan ve 9 yatalak yaşlının yaşamını yitirmesine neden olan yangın, kazadan çok bir ‘‘cinayet’’e benziyor. Huzurevinin bulunduğu 150 yıllık binaya ‘‘horasan’’ tabir edilen yarı ahşap biçimde inşa edilmiş olmasına rağmen, 1996 yılında itfaiye tarafından ‘‘uygun’’ raporu verildiği ortaya çıktı. Binaya yasal olmayan biçimde doğal gaz bağlandığı belirlendi.
Türkiye Yangından Koruma Vakfı Başkanı İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Öğretim üyesi Abdurrahman Kılıç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yangın Önleme Yönetmeliği'ne göre ahşap ve yarı ahşap binaların ‘‘kesinlikle hastane ve huzurevi olarak kullanılamayacağını’’ belirtti. Eski İstanbul İtfaiye Müdürü Kılıç, ‘‘Bu binaya olumlu rapor verildiyse yolsuzluk vardır. Raporda benim imzam varsa ben de suçluyum’’ dedi.
Duman dedektörleri, yangın merdivendivenleri bulunmayan, dışarıya konması gereken doğalgaz kombisi giriş katına monte edilen, kesinlikle yasak olmasına rağmen mutfağında bir LPG tüpü bulunan binaya 10 Ocak 1996 tarihinde verilen ‘‘uygun’’ raporunun altında İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdür Yardımcısı Şükrü Bayındır'ın ve İtfaiye Zabıta Amiri Naci Sağman'ın imzası var. Olay yerinde inceleme yapan İstanbul Valisi Erol Çakır, ‘‘Adamlar 15 yatalak yaşlı insanın başına 2 kadın bakıcı bırakmışlar. Sonra gelsin paralar. Çok yazık olmuş. Bu gibi durumlar için hiçbir önlem düşünülmemiş’’ dedi.
DEHŞET SAATLERİ
Bağlarbaşı Mahallesi İnönü Caddesi Faikbey Sokak'ta bulunan ve Abdullah-Zeliha İçellioğlu çiftinin işlettiği Özel Erciyes Huzurevi'nde 15 yaşlı kalıyordu. Huzurevinin ikinci katında, önceki gece saat 01.10'da başlayan yangın, ahşap mervivenleri de yutarak kısa sürede çatı katına ulaştı. 150 yıllık binanın sıva üstünden geçen elektrik sisteminden başladığı sanılan alevler, tüm binayı sardı. Binanın bulunduğu sokağın dar olması ve otomobillerin yolu kapayacak şekilde park etmesi nedeniyle itfaiyenin geç müdahale ettiği yangın faciaya dönüştü. Alevlere ilk müdahaleyi yapan Maltepe İtfaiyesi'ne Kartal, Pendik, Ümraniye ve Kadıköy itfaiye ekipleri ile takviye yapıldı.
Olay yerine gelen itfaiye ekipleri vatandaşlarında yardımıyla birinci ve ikinci katlarda bulunan 6 huzurevi sakinini binadan çıkardı. İtfaiye, 9 kişinin bulunduğu üçüncü kata müdahale edeceği sırada, binanın çatısı çöktü. Yatalak oldukları öğrenilen 9 kişi, enkaz altında kaldı. İtfaiye, binanın tümünün çökme tehlikesi bulunduğu için uzun bir süre içeri giremedi. Yangın, yaklaşık 1.5 saatte kontrol altına alınabildi. Binadan, bir kısmı dumandan boğulan, bazılarında ise yanık izleri bulunan Hatice Kuş, Leman Erdem, Saniye Sarıkaya, İnci Çakırözen, Muammer Erbey, Nihat Alkanat, Zakire Topçu, Münevver Olgaç ve Nilüfer Kocabayık'ın cesetleri bulundu. Tanınmayacak hale gelen cesetlerden 2'si Kartal Devlet Hastanesi morguna, 7'si ise Haydarpaşa Numune Hastanesi morguna kaldırıldı. Yangın sırasında huzurevi personeli tarafından binadan tahliye edilen Mürşide Göksever, Saniye Yıldıran, Feride Yiğit ve Nesile Nedret Özden'in ise herhangi bir sağlık problemine karşı çevre hastanelere kaldırıldıkları öğrenildi. Huzurevinin sahibi Abdullah İçellioğlu ile eşi Zeliha İçellioğlu ve yangın sırasında binada bulunan hemşire Berrak Bulut, sorgulanmak üzere Maltepe İlçe Asayiş Müdürlüğü'ne götürüldü.
GELSİN PARALAR
Sabah 08.30'da olay yerine gelip incelemelerde bulunan İstanbul Valisi Erol Çakır, sert açıklamalarda bulundu. Çakır, ‘‘ Burası bir ticarethane. Ne olacak ki, adamlar 15 yatalak yaşlı insanın başına 2 kadın bakıcı bırakmışlar. Sonra gelsin paralar. Çok yazık olmuş, hayatlarını kaybedenler kurtarılabilirdi. Bu gibi durumlar için hiçbir önlem düşünülmemiş’’ dedi. Çakır, daha sonra yangından sağ olarak kurtarılan ve kontrol için götürüldükleri Kartal Devlet Hastanesi'nden Maltepe Huzurevi'ne gönderilen yaşlıları ziyaret etti. Vali yaşadıkları şoku henüz üzerlerinden atamadıkları gözlenen kazazedelerin durumları hakkında bilgi aldı.
Gülmeyen hayatlar
Yaşamlarının üçüncü baharını Maltepe'deki Özel Erciyes Huzurevi'nde çıkan korkunç yangında noktalayanların yakınları dün acı, vicdan azabı ve çaresizlik duygularının depremiyle sarsıldılar. Felaketin tarihteki tüm felaketler gibi, bencilliklerden, küçük çıkar ilişkilerinden ve sevgisizlikten kaynaklandığı, acı ve gözyaşları arasında bir kez daha kanıtlandı.
GELİN KAVGASI
64 yaşında yanarak ölen Hatice Kuş, yıllardır kimsesizdi. İşlevini yitirmiş bir eşya gibi unutulmuştu. Kızı, huzurevinde yaşadığını ve yanarak öldüğünü Hürriyet muhabirinden öğrendi. Olayın utancından da adını açıklamak istemedi. Oğlu Mehmet Kuş'la birlikte yaşayan Hatice Kuş, gelini Nazan Kuş'la aralarında sorun çıkınca huzurevine yatırılmıştı.
ÖZÜRLÜ YAŞAM
Korkunç yangında yaşamını yitiren 65 yaşındaki Leman Erdem, yaşamı boyunca kaderinin talihsizliğiyle baş başa yaşadı. Henüz 1 yaşındayken bakıcısı, Leman Erdem'i kucağından düşürdü. Beyin fonksiyonlarını kısmen yitiren Leman Ermem, 64 yıl boyunca zihinsel özürlü olarak yaşadı. 8 ay önce beyin kanaması geçiren talihsiz kadın, bu kez vücudunu da kullanamaz hale geldi. Felçli yaşlı kadın, ailesi tarafından bakılamayınca, 8 ay önce huzurevine getirildi. Kaderi, önceki gece ona son kez haince gülümsedi.
ANİ GELEN FELÇ
Nilüfer Kocabıyık, ev kadınıydı. Bir yıl öncesine kadar yaşamında her şey normal gidiyordu. Felç onu ölüme ve yalnızlığa taşıdı. Yataktan kalkamaz hale gelince bakımı için huzurevine gönderilen 51 yaşındaki Nilüfer kocabıyık, binayı saran alevlerden kaçamadı.
Olayın sorumlusu ruhsat verendir
Türkiye Yangından Koruma Vakfı Başkanı İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Öğretim üyesi Abdurrahman Kılıç, ölümle sonuçlanan yangınların güvenlik önlemleri eksikliğinden, sabotajdan, tüp patlamasından ya da itfaiyenin yetersizliğinden kaynaklanmadığını belirterek, ‘‘İnsan ölümlerinin asıl suçlusu, binayı yapan mimar ve ruhsat veren yetkililerdir’’ dedi. Huzurevleri ve hastanelerde yatalak kişilerin fazlalığı nedeniyle çok daha özel önlemler alınması gerektiğini söyleyen Kılıç, yönetmelikte kaçış yolları ve binanın genel kullanımıyla ilgili bazı maddeler bulunduğunu belirttti. Kılıç, şunları söyledi: ‘‘Maalesef bunlara bile uyulmamaktadır. Sağlık Bakanlığı bu gibi yerlere ruhsat verirken, gerekli titizliği göstermemekte, çoğu zaman itfaiyeye sormamaktadır. İstanbul'daki hastaneler ve huzurevleri yangın güvenliği bakımından çok tehlikeli boyuttadır. Hemen hemen hiçbir çağdaş güvenlik önlemi alınmamştır. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsat verilen ahşap çocuk hastaneleri bile bulunmaktadır. Yangın güvenliği olarak hâlâ birkaç söndürme tüpü ve yangın dolabı istenmektedir...’’
Huzurevi güvenliği nasıl olmalı
Abdurrahman Kılıç, bir huzurevinin nasıl olması gerektiği konusunda da şunları söyledi:
Kaçış koridorlarının insanların yangından kaçırılabilmesi, hastaların sedyeyle çıkarılabilmesi, yangına anında müdahale edilebilmesi için çok geniş ve birbirine alternatifli olarak yapılması gerekir. Bunlar yönetmelikler mevcuttur.
Huzurevi ve hastanelerde yangın algılama sistemi, yani duman dedektörleri gerekir. Bunların 24 saat izlenmesi zorunludur.
Hasta odalarında ve binanın diğer bölümlerinde yanıcı madde bulunmamalıdır.
Hasta yatakları ve perdeler yangına dayanıklı, alevlenmeyen tipte olmalıdır.
Binanın elektrik tesisatı ve ısıtma sistemi yangın güvenlikli olmalıdır.
Mutfak ve elektrik sigortalarının bulunduğu yerlerde, otomatik söndürme sistemi şarttır.
Huzurevi ve hastane binalarında parlayıcı, patlayıcı, LPG tipi maddeler bulunmamalıdır.
Binanın katlar arası yangın zonu (Katlar arası geçişin yalıtılması) yapılmalıdır. Huzurevinin büyüklüğü ve riskine göre otomatik söndürme sistemi bulunmalıdır.
Yangın merdiveninin önünde yangın güvenlik hacmi bulunmalıdır.
Huzur evlerinde kaçış yolları normal binalara göre kişi sayısına göre yüzde 50 daha fazla olmalıdır.