Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2002 01:44
Yaptıkları işi önemseyenler var
ARALIK ayında benimle ilgili olarak yayımladığınız röportajınızda, yabancı yatırımcıların Türkiye'de karşılaştıkları ikamet ve çalışma izni zorluklarını dile getirmiştim. Bu röportajdan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Yabancı Şube Müdürü Sayın Hakan Sülekoğlu ve Hizmet Büro Amiri Komiseri Sayın Erdin Aydemir tarafından kibarca davet edildim.
Çalışma iznim 24 saat içinde hazırlandı. İkamet iznim de ertesi gün hazır oldu.
Bu tecrübemi Türkiye'de ikamet eden yabancı ve aynı zamanda Türk arkadaşlarımla paylaştım. İnsanların bir şeyleri daha iyi yapma çabasında oldukları için, doğru insanı bulana kadar bu çalışma sistemine güvenlerini kaybetmemelerini söyledim.
Türkiye'de yaptıkları işi önemseyen insanlar var.
Satmadım hediye ettim
14 Mayıs'ta yayımladığınız ‘‘Tablodaki Kartvizit Erdoğan'ın’’ haberinde‘‘AKP Lideri Tayyip Erdoğan, Yasemin Kumral'ın iki tablosunu 1100 dolara satın aldı. Kumral'ın öteki 21 tablosunu da diğer AKP'liler satın aldı’’ denmektedir.
Öncelikle tablolarımın fiyatlarını benim değil, ressam Hıdır Yağcı'nın tespit ettiğini belirtmek isterim. Ayrıca tablolar, tarafımdan sanatseverlere üzerindeki etiketlerin çok altı fiyatlardan satılmıştır.
Ayrıca, kurucusu bulunduğum AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yaptığım bu tablodan iki tanesini (herhangi bir ücret almadan) hediye ettim.
CEO ne demek?
ŞİRKET yönetim kurulu başkanları için sık sık kullandığınız CEO kısaltması bence bir Türkçe yanlışı. Yeterli düzeyde İngilizce bilmeme karşın bu sözcüğün tam karşılığını bulmakta gerçekten zorlandım. Bunu kullanmaktaki ısrarınızı bir türlü anlayamıyorum.
Abdurrahman BAYSU-ANKARA
EDİTÖRÜN NOTU: CEO kısaltması İngilizce'de ‘‘Chief Executive Officer’’ sözcüklerinin baş harflerinden oluşuyor. Holdinglerde yönetim kurulu başkanının altında, genel müdürün üstünde bir görevi tanımlıyor. Türk şirketleri de eskiden ‘‘Genel Koordinatör’’ dedikleri yöneticilerini, yabancıların da kolay anlayabilmesi için böyle tanımlamayı tercih ediyor.
Erdoğan’ın kasetleri
6 Mayıs'ta yayımladığınız ‘‘Tayyip Erdoğan'ın kasetleri AKP teşkilatlarında politika malzemesi olarak kullanılıyor’’ haberinde yer alan beyanlar bana ait değil. Benim vurguladığım husus şöyleydi: ‘‘Bu kasetler Refah Partisi döneminde yasal toplantılarda yapılan konuşmalardır. O dönemde de bu kasetler il ve
ilçe teşkilatlarında bulunuyordu. Bu kasetler saklı ve gizli değildir.’’ Kaldı ki sekiz aylık bir partide bu
tür kasetlerin bulunması da düşünülemez.
Kemalettin GÖKTAŞ
AK Parti Merkez Disiplin Kurulu Başkanı
Benimle görüşülmedi
7 Nisan tarihli pazar ekinizde çıkan bir yazıda, Aleksandr Puşkin tarafından yazıldığı iddia edilen ve ülkemizde de yayınlanan düzmece bir ‘‘günce’’yle ilgili olarak, ‘‘Puşkin'in anılarına inanan tek kişi Ataol Behramoğlu’’ vb. türünden, kişiliğimi ve mesleki kariyerimi rencide edici bir iddia yer aldı.
Bu iddiada bulunulmadan önce benimle görüşme gereği duyulmamış olması, ne basın ahlakının ve sorumluluğunun, ne de sıradan nezaket kurallarının ölçüleriyle bağdaştırılabilir.
OKURLARIMIZDAN KISA KISA
AHMET AKDEMİR: Ben 13 yaşında bir çocuğum. Ailem benim gazeteci olacağıma inanıyor. Bunun içinde her gün makale yazıyorum. Sizin güzel gazetenizde güzel makaleler yazmak istiyorum.
SANCAR AVCIOĞLU (ABD): Ben haberlerinizin toplumun moralini düzeltmeye yönelik olmasından yanayım. Lütfen insanımızın daha çok kitap okumasını ve üretken olmasını teşvik edici yazılar yazın.
EROL SEZER: Cüneyt Canver'in ölümüyle ilgili haberinizde; ön sayfada ve iç sayfada yıllar önceki, eski fotoğraflarını yayımladınız. Daha güncel bir fotoğrafını yayımlanamanız daha iyi olurdu.
AHMET GÖKÇE: Bir haberinizde ‘‘pert’’ otomobilden söz etmiştiniz. Acaba kaç kişi ‘‘pert''in anlamını biliyor. Hasarlı otomobil demek daha kolay değil mi?