OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 24, 2003 00:00
Çift cinsiyetli çocuğa ameliyat11 Ocak tarihli gazetenizde yer alan ‘‘Çift cinsiyetli çocuğa yanlış ameliyat iddiası’’ haberi, bir başka profesör tarafından kasıtlı olarak ortaya atılmıştır. Durumu kesinleştirmek için yaptığım arşiv taramasında, hastaya rapor verdiğime dair bir bilgiye de rastlamadım. Habere konu olan 12 yaşındaki E.Y. adlı hastayla hiçbir ilgimin olamayacağı böylece ortaya çıkmaktadır. Kaldı ki sadece bir genetik tanı raporu dikkate alınarak böyle bir hastanın ameliyat edilip edilmeyeceği hakkında nihai karar verilemez. Hele hele böylesine ciddi bir sağlık kararı, biyolog-genetikçi bir öğretim üyesi tarafından değil de, ancak tıbbın ilgili kliniklerinden uzmanlık almış bir tıp konseyi tarafından verilebilir. Yani, bu tür hastaların ameliyat olup olmamasına hasta raporu da dahil olmak üzere, özellikle hastayı klinik açıdan değerlendiren ve özellikle ilgili tıp branşlarından uzman olan doktorlardan oluşan bir ekip karar vermek zorundadır. Bu itibarla, uzmanlık alanım dışında kalan böyle bir hastanın tedavisiyle zaten doğrudan bir bağlantım olamaz.Doç. Dr. Mehmet ELBİSTAN Kurupelit/SAMSUNBakan’ın makam koltuğu19 Şubat tarihinde Selçuk Şenyüz imzasıyla yayımladığınız ‘‘Koltuğunu Her Yere Taşıyor’’ başlıklı haberiniz gerçeği yansıtmıyor. Olay, basın toplantısı öncesinde basın mensuplarının ısrarlı talebi dolayısıyla daha alçak boyda bir koltukla, en yakın idari birimden getirilen yüksekliği ayarlanabilir koltuğun değiştirilmesidir. Konudan hiç haberim olmadığı gibi, tüm basın mensuplarının gözü önünde yaşanmış bir olaydır. Ben koltukla, sandalyeyle uğraşacak biri değilim, ilkelerim doğrultusunda makam ve mevkileri terk edebilecek bir siyasetçiyim.Erkan MUMCUMilli Eğitim BakanıTEMSİLCİNİN NOTU Muhabirimiz Selçuk Şenyüz, haberle ilgili şunları söyledi: ‘‘Sayın Mumcu'nun basın toplantısında koltuk değiştirilmesi ilk kez yaşanan bir olay değil. Daha önceki iki basın toplantısında da koltuk değiştirildiğine tanık olmuştum. Son basın toplantısında fotoğrafını çekme fırsatı oldu. Ayrıca koltuk en yakın birimden değil, toplantı salonunun iki kat yukarısındaki makam katından, yani bakanlık Özel Kalem Müdürlüğü odasından getirildi. Yani Sayın Bakan'ın dediği gibi tesadüfi bir koltuk seçimi söz konusu değil.’’Samiha Ayverdi ve Cahit UçukCAHİT Uçuk röportajında yer alan çirkin ifadeler beni bu satırları kaleme almaya zorlamış bulunuyor. Ben, bir devrin önde gelen yazarlarından olduğunu sizin de ifade ettiğiniz Samiha Ayverdi'nin geliniyim. Kendisini 1974'ten, vefat ettiği 1993 senesine kadar tanıma bahtiyarlığına erdim. Samiha Ayverdi, önemli bir edebiyatçı olmanın da ötesinde, edep ve ahlak timsali bir insandı. Sayısı otuzu aşkın eseriyle nesillere yol göstererek arkasında binlerce talebe bırakan Samiha Ayverdi'nin en mühim özelliği, insan yetiştirmesidir. Samiha Ayverdi'yi hiç tanımayan bir insan dahi eserlerini okuduğunda, ondaki fevkaladeliği sezebilir.Cahit Uçuk'un, ölmüş ve bir devre damgasını vurmuş insanların arkasından asılsız ve çirkin isnatlarda bulunması yakışıksız.Şunu da söylemeliyim ki, Samiha Ayverdi'nin sağlığında, Cahit Uçuk'un kendisine samimi ifadeler kullanarak imzaladığı kitapları görünce, birkaç sene arkadaşlık yaptığı bu hanımı sormuş ve ‘‘Biz onu unutmadık, o bizi bıraktı’’ cevabını almıştım. Yirmi sene boyunca da ağzından Cahit Hanım'ın ve şeyhinin aleyhinde bir tek söz işitmedim. İşte gerçek büyüklük budur.Zeynep ULUANTFırçalı, azarlı haberime üzüldüm18 Şubat 2003 Salı günü Hürriyet Gazetesi'nin 5'inci sayfasında yayınlanan yeni İstanbul Valisi Muammer Güler'in, Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ile Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı, yaptığı ilk toplantıda ‘‘fırçaladığı’’, ‘‘azarladığı’’ belirtilen imzalı haberim beni çok üzdü. Ne Vali Güler kimseyi fırçalamış, azarlamış, ne de haberde tarafımdan böyle bir ifade kullanılmıştır.Mustafa KINALI/MuhabirTEMSİLCİNİN NOTU Gece editörü arkadaşlarımız, bu
haber için hem muhabirimizden, hem de okurlarımızdan özür diliyorlar, ‘‘Maalesef maksadı aÅŸtı, hata oldu’’ dediler.Kan uyuÅŸmazlığıMERHABALAR, ben Belçika'ya öğrenci deÄŸiÅŸim programıyla gelen bir öğrenciyim ve 19 yaşındayım. Bir ailenin yanında kalıyorum. Abone olduÄŸum için Hürriyet her gün eve geliyor. 10 Åžubat Pazartesi günkü gazetenizde bir okur mektubuna çok sinirlendim, onun için yazıyorum. Bir okurunuz, ‘‘Bazı yazarlarla Hürriyet arasında kan uyuÅŸmazlığı var’’ demiÅŸ ve çözüm istemiÅŸ. Öncelikle soruyorum: Hürriyet'in kan grubu nedir? Ve her daim demokrasinin tartışıldığı bu ülkede, düşüncenin özgürce savunulması gerektiÄŸini söyleyen bir ülke insanına bu söz yakışmıyor. Çünkü Hürriyet gerçekten özgür, demokratik ve kan grubu olmayan bir gazetedir. Bunu söyleyeni ÅŸiddetle kınıyorum.Yunus Ali YURTSEVER/BELÇİKA21 Åžubat 2003 günlü gazetenizin 18. sayfasında, ‘‘M-1 Tanklarıyla Dolu 4 Gemi Sırada’’ baÅŸlıklı haberde bazı maddi yanlışlar vardır. Lancer, stinger füzesini atma sistemidir. Dolayısıyla hummer ve lancer'ların üzerindeki stinger füze bataryaları demek yanlıştır. Haberde sürekli aynı yanlış yapılmıştır. Bu konularda belki bir askeri uzmana danışmak yararlı olabilir. Saygılarımla.Remzi ÖZKAHRAMANOKURLARIMIZDAN KISA KISAHASAN SANSÃœR 26 Ocak tarihli Ä°nsan Kaynakları ekinin 16. sayfasında, ‘‘Düşler Silinmesin’’ projesi baÅŸlıklı haber aynı sütunda iki kez yer almıştı. Daha dikkatli olmak gerekmez miydi?MERT SAVAÅž 19 Åžubat tarihli gazetenizde, THY Genel Müdürü Abdurrahman GündoÄŸdu'nun adı, bir yerde yanlışlıkla Abdurahman Yıldırım olarak yazılmıştı. Bir anlam veremedim. Â
button