OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 28, 2003 00:00
Rus fahişe röportajıGEÇTİĞİMİZ haftalarda Pazar ekinizde, bir Rus fahişeyle yapılmış röportaj yayınladınız. Türk kadınları yıllardır, ‘‘Nataşa’’ veya ‘‘Rus kadınları’’nın kendi hayatlarını altüst etme sıkıntısını yaşadılar. Bu yazınızla Türk erkeklerini ‘‘Rus kadınlarına’’ özendirip biraz daha mı teşvik ediyorsunuz? Hanım yazar, evlilik ve çocuk sorumluluğu taşımadığı için yazısında ‘‘Türk erkekleri dertli’’ diyor, neden? Türk erkekleri her istediğini yapıp, sorumsuzca bir hayat yaşayıp, yıllarca eşlerini dövüp eziyet ettikleri için mi dertliler?Türk erkekleri, Rus kadınlarına harcadıkları paraların kaçta kaçını eşi ve çocukları için harcıyor? Gazeteniz ‘‘Türk kadınları’’ndan özür dilemelidir.Gülay KAYSERİLİGöztepe/İstanbulTEMSİLCİNİN NOTURöportajı yapan arkadaşımız Ayşe Arman, okurumuzun eleştirisini şöyle yanıtladı: ‘‘Bu röportajı yaparak hatalı bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Bir gazeteci olarak katille de, fahişeyle de pekálá röportaj yapılabileceğine inanıyorum. Bu aile kurumuna saygım olmadığı için değil, pek çok şeyi merak ettiğim içindir. Gazeteciliğin temel unsuru da meraktır. Neden meseleyi bir de Rus fahişeler açısından dinlemeyelim? Bunun ne gibi bir sakıncası var? O röportajda Türk kadınlarını rencide eden bir şey yoktu. Okurumuza katılmıyorum, özür de dilemiyorum. Hatta daha da ileri gidiyorum; zaman zaman özür dilemesi gereken birileri varsa, o da millet olarak bizleriz diye düşünüyorum. Elimizi vicdanımıza koyup itiraf edelim: Hepimiz gördüğümüz Rus kadınını ‘Nataşa' ilan etmeye pek meraklı değil miyiz?’’
Trafik kazası ve bir başlıkSİZE İzmir’den yazıyorum. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü son sınıf öğrencisiyim. Gazetenizde 22 Nisan'da bir
haber çıktı. Mehmed Hakkı Özbayır adlı muhabirinizin, bizim çok sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz bir hocamız olan Yrd. Doç. Dr. Selda Akçalı'nın geçirdiği ve kızını kaybettiği trafik kazası haberinin başlığı bizleri en az içeriği kadar üzdü. Dört yıldır gazetecilik okuyorum, böyle bir şey duymadım. Böyle başlık atılır mı? Bir gazeteci empati geliştirmek zorundadır. Acaba bu haberi yapan arkadaş, kendini hiç ‘‘canavar’’ sıfatını uygun gördüğü babanın yerine koydu mu? Korkunç bir kaza geçirmiş ve en değerli varlığını, kızını kaybetmiş bir babaya böyle bir darbe indirme hakkını kendinde nasıl buluyor? ‘‘Canavar babanın kurbanı kendi kızı’’ ne demek oluyor? Bu adam kızını kesmiş mi yani? Açıkçası ben bu durumu, şu ana kadar ilkeli gazeteciliğiyle kendime örnek aldığım Hürriyet'e yakıştıramadım. Akçalı Ailesi'nden özür dilemenizi umuyorum.H. Hilal ERGENEKONlal_01@yahoo.comTEMSİLCİNİN NOTUHaberin başlığında yorum yapılması, Hürriyet'in yayın ilkelerine aykırı. Haberi kullanan gece ekibi adına, Sorumlu Müdürümüz Necdet Tatlıcan şunları söyledi:Habere ‘‘Canavar babanın kurbanı kendi kızı’’ başlığını atarken, ben ve arkadaşlarım da aynı endişeyi taşıdık. Evlatlarını yitiren Akçalı Ailesi'nin yaşadığı acıyı, yüreğimin derinliklerinde hissettim. Gazeteyi yapan da sonuçta bir insan. Bir yandan haberi baskıya yetiştirme telaşı, bir yandan güzelim bir yavrunun acı ölümüyle yaşanan acının getirdiği isyan duyguları. Üstelik haberde verilen bilgilere göre baba, tescilli bir ‘‘hız tutkunu’’. 5 kez aşırı hızdan radara yakalanmış, sonunda da ehliyetine 1 yıl el konulmuş. Eleştirinizde ‘‘Bu baba ne yapmış, kızını mı kesmiş?’’ diyorsunuz. Biz o başlığı verirken, tabii ki acıların en büyüğünü yaşayan kişiyi mahkûm etmeyi düşünmedik. Biz yargıç değiliz. Amacımız kamuoyunu bilgilendirmekti. Evet, babanın elinde bir ‘‘silah’’ ya da ‘‘bıçak’’ yoktu; ama altında ‘‘sorumsuz’’ca kullandığı bir ‘‘otomobil’’ vardı. Ehliyetsizdi ve kaza yine hız yüzünden olmuştu. Bunun silahtan bir farkı var mı? Ama bir kez daha, ‘‘acılı baba’’yı mahkûm etmek gibi bir düşüncemizin olamayacağına inanın. Üstelik ‘‘trafik canavarı’’ sembolü de, bu endişeyle başlığın yanına konulmuştu.İpten düşen cambaz haberi22 Nisan tarihli gazetenizde, ip cambazıyla ilgili bir haber yer aldı. Habere göre Almanya'da bir ip cambazı, ipin üzerinde bisiklete biniyor, dengesini yitirip düşüyor ve iki kolu kırılıyor. Oysa aynı haber, bir başka gazetede cambazın öldüğü şeklinde yer aldı. İki gazete okuyan bir okur olarak, çok dikkatimi çekti. Hangi haber doğru?Ahmet OKARTEMSİLCİNİN NOTUHürriyet'in haberi doğru. Haber ilk haliyle, Hürriyet yazı işlerine de ‘‘cambazın öldüğü’’ şeklinde ulaşmıştı. Ancak Hürriyet'in Almanya'daki muhabirleri, gün boyu olayı araştırdılar, cambazın ölmediğini, hastanede tedavi gördüğünü, dahası ‘‘Ne zaman tekrar ipe çıkarım’’ diye sorduğunu saptadılar.Yırtık ayakkabılı karikatüristÖNCELİKLE ismimi hiçbir şekilde yayımlamamanızı rica ederek yazıma başlamak istiyorum. 1 Nisan 2003 tarihli gazetenizde yer alan Kenan Türkseven imzalı ‘‘Yırtık Ayakkabılı Karikatürist’’ başlıklı haber beni çok etkiledi. Aslında bu haberin veriliş tarzını hiç doğru bulmadım. Mehmet'in başarısının ön plana çıkarılması gerekirken onun değiştiremediği, yenemediği fakirliği vurgulanmış. Mehmet kendisiyle ilgili Hürriyet'te çıkmış olan haberi kesip özenle saklamak isteyecek ama bu haber onun fakirliğini tüm Türkiye'ye duyurduğu için, şimdi nasıl gurur duyacak kendisiyle? Onun küçücük kalbini kırmış mıdır bu haber? İnsanlar çok duygulanmış onun yırtık ayakkabısını görünce; peki Mehmet bu haberi görünce ne hisseder? İnanın hayatımda ilk kez kendimi ifade etmekte zorluk çekiyorum, bu haber beni çok derinden etkiledi. Mehmet'e bir çift ayakkabı hediye etmeyi gerçekten çok istiyorum. Bana onun adresini ve ayakkabı numarasını ulaştırmanız ya da benimle e-postayla bağlantı kurmanız mümkün mü?Y.S./Ohio State UniversityTEMSİLCİNİN NOTUMehmet'in adresini ve ayakkabı numarasını, okurumuza ilettik.İzmir depremi10 Nisan'da İzmir'de 5.6 şiddetinde bir deprem oldu. Bu deprem İstanbul'da olsaydı tüm İstanbul medyası, Türkiye'nin gündemine, Irak Savaşı'nı da unutturup depremi oturtacaktı. Gece yarılarına kadar televizyonlara ilgili ilgisiz, gerekli gereksiz birçok kişi çıkarılıp deprem konuşulacaktı. Gazeteler manşetler atacaktı. Ama 1'inci derece deprem kuşağı üzerindeki İzmir son yüzyılda yaşadığı en büyük depreme uykusunda yakalanıyor, konuya hiç değinilmiyor. Buna karşılık, Ebru Gündeş 3.5 aylık evliliğini bitirdi diye koca puntolarla yayınlıyorsunuz.Şevket SAYINsevketsayin@e-kolay.netTEMSİLCİNİN NOTUGece çalışan editörlerimiz, ‘‘Deprem sabaha karşı 03.54'te yaşandı. Baskı durdurularak, hemen sayfalar değiştirildi. İzmir'de ayrıca bir ekstra baskı da yapıldı’’ dediler. Hürriyet, depremi izleyen gün de habere geniş yer verdi.OKURLARIMIZDAN KISA KISAFATMA TAMTÜRK Spor sayfalarında, futboldan çok Nouma haberlerinin yer almasını fazla buluyorum. Maçtan sonra hoş olmayan bir hareket yaptı, ama bir anlık hataya bu kadar tepki fazla değil mi?FARUK SARI Uzun yıllardır gazetenizin müdavimiyim. Ancak son günlerdeki bazı yayınlarınızı beğenmiyorum. Gazetecilik, tarafsızlık ve dürüstlük içermelidir. Haberlere yorum katmayın.AYŞE KAYACI Bir
sinema tutkunu olarak Keyif Dergisi'nin sıkı bir takipçisiyim. EmeÄŸi geçen herkese teÅŸekkürler. Bir de naçizane önerim var. Dergiyle birlikte kapak konusu olan filmlerin afiÅŸlerini veremez misiniz?ERGUN KAHRAMAN 19 Nisan'da AliaÄŸa'da binlerce kiÅŸinin katıldığı ‘‘ÖzelleÅŸtirmeye Hayır’’ mitingi yapılmıştır. Bu haber gazetenizde yer almadı. Daha duyarlı olun, bu haberleri de kullanın.Â
button