Hürriyet'e mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Hürriyete mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2003 01:59

Diyarbakır uçağının pilotu

TÜM Hürriyet ailesine merhaba. 10 yıllık sadık bir okurunuz olarak, ben de kendimi Hürriyet ailesinden hissediyorum. Diyarbakır'da düşen THY uçağının pilotunun daha cenazesi bile defnedilmeden, onun içinde bulunduğu duruma ait spekülatif iddiayı baş sayfadan yayınlamanızı üzülerek kınıyorum.

TV kanallarının reytingiyle ilgili haberler de ilgi değil, tepki topluyor. Bunu bilin.

Gökhan METE

Bilgisayar Mühendisi



Haber üzdü


PİLOT Alaattin Yunak ile ilgili yazdığınız haber beni çok üzdü. Sayın Yunak ve ailesiyle ilgili hiçbir şey bilmem, kendilerini tanımam ama ölmüş bir insan hakkında bu tür haberleri size yakıştıramadım. Babası için alınan ilaçları ona mal ediyorsunuz. Ailesinin ihtiyaçlarına karşılık vermesi de mi yanlış? Sizden özür yazısı bekliyorum.

Gürcan ÖZDEMİR

gurcan34@mynet.com

TEMSİLCİNİN NOTU

HÜRRİYET, 75 kişinin öldüğü uçak kazasıyla ilgili haberlerde öncü oldu. Diyarbakır Havaalanı'ndaki ‘‘ILS eksikliği’’nin kazadaki etkisini ve çözülen ilk kara kutunun içeriğini tüm Türkiye, Hürriyet'ten öğrendi. Pilotla ilgili haber ise eleştiri konusu oldu. Ama başta ABD olmak üzere pek çok ülkede, eğer ‘‘pilotaj hatası’’ ağır basıyorsa, pilotların hayatı didik didik edilir. Uzmanların, ‘‘Dikkat dağıtır, uçuşa izin verilmemeli, çok tehlikeli’’ diye yorumladığı Atarax, Sulpir, Lustral ve Laroxly gibi bazı antidepresan ilaçları pilotun periyodik olarak satın aldığını görmezden gelmek mümkün değildi. Asıl yanlışlık, yasak olmasına rağmen bazı ilaçların, Emekli Sandığı veya SSK'lı başka kişiler üzerinden yazdırılarak alınmasının Türkiye'de olağan sayılması ve doktorların da buna göz yumması.



Başlık için özür dileyin


BEN Kemal Ulusu. Diyarbakır'da düşen THY uçağında şehit olan Altuğ Ulusu kaptanın babasıyım.

9 Ocak tarihli gazetenizde ‘‘Yanarak Öldüler’’, 6. sayfanın yine manşetinde ‘‘Diri Diri Yandılar’’ cümlelerini okuyan biz ana, baba, kardeş ve yakınların ne duygular içinde olabileceğini hiç ama hiç düşündünüz mü? Hele alev alev fotoğraflar! Oğlumun cesedini, Diyarbakır'dan almaya giderken yolda, uçakta, morgun kapısında, aslan gibi oğlumun kül olmuş, yanmış cesedini görme düşüncesiyle nasıl bir ıstırap içerisinde olduğumu, ne acılar çektiğimi bilmenize imkán yok. Bu manşeti kınayan, hatanızın affını isteyen bir tekzibi yayınlayıp, lütfen ben dahil o uçakta ölenlerin yakınlarından özür dileyin.

Mustafa Kemal ULUSU

TEMSİLCİNİN NOTU

BU konuda kazada oğlunu yitiren Sayın Ulusu'nun yanı sıra birkaç okurumuz daha hassasiyet belirtti. Eğer bu başlık kazada yakınlarını kaybedenleri üzdüyse özür dileriz. Yazı işleri toplantımızda biz de bu başlığı uzun uzun tartışıp, uyarıyı dikkate almaya karar verdik. Ancak eğer yolcular gerçekten böyle öldülerse, bunu görmezlikten gelmek de zor. Bu tür başlıklar, ciddi Batı gazetelerinde de kullanılıyor.



Ve bir övgü


MERHABALAR!

Hürriyet okumak bir ayrıcalık diyorum. Her aradığımızı bulabildiğimiz, özgür, seviyeli, dürüst, kişilerin özeline fazla girmeyen, adil... Kısacası haberleri okurken acaba doğru mu, abartılı mı, yanlış mı diye düşünmemekteyiz.

Hürriyet Gazetesi'ne güveniyoruz.

Birgül DİNLİ

birgul_d67@hotmail.com



Yazarlarınız e-postalara neden cevap vermiyorlar


HÜRRİYET Gazetesi'nin sayın yazarlarından çoğu, e-postalara cevap verme alışkanlığı edinmemiş.

O zaman sormak istiyorum; bu sayın yazarlar neden ve kim için köşe yazıları yazıyorlar? Kendi fikirlerini yazacaklar ama okuyucuya gelince, okuyucu onlara yazamayacak! Bu düşüncedeki yazarlar, Sayın Ertuğrul Özkök, Sayın Oktay Ekşi, Sayın Ayşe Arman, Sayın Ferai Tınç. Lütfen açıklasınlar nedenini. Eğer cevap yazmayacaklarsa, o zaman köşelerinde kime ve niçin yazı yazdıklarını açıklasınlar. Okur temsilcisine de bu konuda kaç defa tenkit yazdım. Bakalım bu defa sayın temsilci, cesaret gösterip de bu yazımı neşredebilecek mi? Esenlik dileklerimle.

Burhan KANDEMİR

bothi@dowse.com

TEMSİLCİNİN NOTU

Okurumuzun bu görüşlerini, eleştirdiği 4 yazarımıza ilettim. İşte bu dört yazarımızın yanıtları:



Binlerce geliyor


Ben hem yazar, hem de Genel Yayın Yönetmeni olarak günde binlerce e-posta alıyorum. Tek tek yanıtlamam fiilen mümkün değil. Yine de zaman ayırmaya çalışıyorum. Bu konuda okurlarımdan özür dilerim.


Uyarıya teşekkür


Yüzlerce e-posta geliyor. Bir kısmı çöpe gidiyor. Çünkü ne benimle ne de yaptığım işle ilgili. Bir kısmı terbiyesizliğinden başka şeyi olmayan okuyucuların. Bir kısmı da anlamlı yanıt vermeyi gerektiren mesajlar. Yine de uyarıya teşekkür ederim.


Okurlarım hoş görsün


Aslında okurlarıma kısa ya da uzun yanıt veriyorum. Ama öyle anlamsız mesaj geliyor ki, bazen okur mektuplarını ya da önemli haberlerle ilgili mesajları onların arasından ayırt etmek çok zorlaşıyor. Okurlarım hoş görsün.


Suçluluk duyuyorum


Mesajları yanıtlamaya çalışıyorum. Bazen sırf bu iş için gece gazetede kalıyorum. İki satır cevap yazmazsam, suçluluk duyuyorum. Ama günde 800 e-posta alınca, hepsi yanıtlanmıyor. Ses veremediğim herkesten de özür diliyorum.


OKURLARIMIZDAN KISA KISA


SUPHİ BEDİZ: Geçtiğimiz günlerde, ‘‘Dünyanın gelmiş geçmiş en ‘Cool' ve ‘Cool olmayan' ünlülerinin listesi’’ni yayımladınız. Ben anlamını az çok biliyorum, buna rağmen sözlüğe baktım. Bu kelimenin anlamını yazmanız gerekmez miydi?

PROF. DR. KORHAN TAVİLOĞLU: Benimle ilgili gazetenizde çıkan haberde, ‘‘İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı’’ denildi. Oysa ben öğretim üyesiyim. Düzeltirseniz çok sevinirim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!