Hürriyet'e mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Hürriyete mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2002 01:50

Yazıdaki hatalar bizden kaynaklanmıyor

16 Eylül tarihli gazetenizin ‘‘Okur Temsilcisi'ne Mektuplar’’ köşesinde Orhan Hacıoğlu imzasıyla bir mektup yayımladınız. Mektupta 26 Ağustos tarihli ‘‘Lazlar National Geographic'te’’ başlığıyla gazetenizde yer alan haberden alıntılarla, yapılan yanlışlıklara dikkat çekiliyordu.

Belirtilen yanlışlar, okurun belirttiği gibi National Geographic'te yer alan hatalardan değil, makaleden alıntı sırasında yapılan hatalardan kaynaklanıyor.

Sizin de bildiğiniz gibi güvenilirlik ve doğru bilgi, National Geographic'in çok önem verdiği ve çalışma prensiplerini belirleyen kavramlar.

‘‘National Geographic Turkiye’’de yer alan makalede ‘‘Lazlar Rize'de yaşamaktadır’’ gibi bir ibare yer almıyordu. Sümela Manastırı'nın yeri konusunda dergide şu ifade yer almaktadır:

‘‘Trabzon yakınlarındaki dağlara adeta asılı duran Sümela Manastırı dördüncü yüzyılda kutsal bir mağara iken, .....’’

Dergideki makalede ‘‘genelev’’ diye bir ifade kullanılmamaktadır. Dergideki cümleler aynen şöyledir:

‘‘Trabzon'da eski Sovyetler Birliği'nden gelen hayat kadınları. Türklerin Nataşalar dediği bu fahişeler, yeniden canlanan Karadeniz sahil yolundan İstanbul'a doğru gelişen yeraltı ekonomisine katıldı.’’

Elvan OMAY

National Geographic Turkiye

Yayın Yönetmeni


Perge denince unutulmasın


SAYIN Yener Süsoy'un Perge antik ören yerinde yürütülen kazılarla ilgili yazısı ülkemizdeki çoğu arkeolojik kazıların ne kadar sınırlı bütçelerle ve özveriyle yapıldığını gözler önüne sererken, pek çok bilim adamının insanlık ve arkeoloji bilimi adına kendilerini bu kazılara adadığının altını çizmektedir. Perge kazıları düşünüldüğünde Prof. Dr. Arif Müfit Mansel ve Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu bu arkeologlardan yalnızca ikisidir. Ancak Perge denince unutulmayacak bir başka isim daha vardır ki o da Prof. Dr. Jale İnan'dır. Hayatının son bölümlerinde, emekli olduktan sonra bile Perge'den kopamayan bu değerli insan, burada eşsiz heykeller bulmuştur.

F.Erhan CEYLAN

Profesyonel Turist Rehberi

erhanceylan@hotmail.com


Açık öğretimde çalınan sorular


SİZİN gibi köklü ve büyük bir gazetenin, açık öğretimde çalınan sorularla ve çalışıp bütün yaz emeğini ve parasını kurslara harcayan binlerce mağdur öğrenciyle (oğlum da bunlardan biri) ilgili herhangi bir haber yayımlamaması beni hayal kırıklığına uğrattı. Böyle önemli olaylara daha duyarlı, hatta çok duyarlı olmanızı istiyorum.

Oktay SÖNMEZ

cenmez76@yahoo.com


Büyüme hızındaki tarih yanlışlığı


GEÇTİĞİMİZ günlerde büyüme hızıyla ilgili haberinizde, ‘‘Bu yılın ikinci çeyreğindeki yüzde 8.8'lik büyüme oranı 1998 yılının ilk çeyreğinden bu yanaki en yüksek büyüme oranını oluşturuyor’’ deniliyordu. Başlıkta ise ‘‘1988'den beri en hızlı büyüme’’ deniyordu. 1988 mi, yoksa 1998 mi doğrudur?

Pelin ÇELİKKAN

pelincelikkan@hotmail.com

TEMSİLCİNİN NOTU

Doğrusu 1988 yılı.



Emlak vergisindeki 140 katlık artış

ANKARA'da emlak vergilerinin 140 kat arttığını yazmıştınız. Oysa aynı haberin içinde, daire/bina fiyatlarının 70 kat arttığını görüyoruz. Aslına bakarsanız artış (4 senede) sadece 2 kattır. Bu şekilde bir haber vatandaşı vergiye karşı kışkırtmak değil midir. Bu arada ben, bir devlet memuru ve siyasi bir kişi olarak yazmıyorum bu yazıyı.

Engin Hürol ÖZER

hurolozer@yahoo.com


Kızılot için sizi kutlarım


ŞÜKRÜ Kızılot Hoca'nın Hürriyet'te yazmaya başlamasına çok sevindik. Kendisi gerçekten yazılarıyla herkese yararlı olmuş ve bilgisinden kuşku duyulmayacak derecede akademik, yazıları adeta içtihat olabilecek saygın bir bilim adamıdır. Bu seçiminden dolayı Hürriyet'i kutlarım.

Atacan BİLGİCİ

abilgici@aratrp.com


Hürriyet okuru olmanın keyfi


15 senedir Hürriyet okuruyum. İlk kez e-mail gönderiyorum. İsmimi lütfen yazmayın.

15 yıldır aynı gazeteyi okumak, sıkılmadan okumak belki birileri için zordur. Ama ben hálá aynı keyif ve heyecanla alıyorum gazetemi. Kızdığım, yadırgadığım haberler olmuştur, ama ben sadece haber alma nedeniyle abone değilim Hürriyet'e. Beni eğittiğinize inanıyorum. Her yazarınızla birlikte bir şeyler öğrendim. Neden bilmem ama gazetenizde bir aile havası yakaladım. Belki iddialı bir söz ama KAHVALTI AİLE'si oldunuz benim için...

E. Özkök ile hafta içi çalışıp, hafta sonu iç dünyama dönebilmeyi...

O. Ekşi ile iyi ve objektif bir yazar olmanın yetmediğini, sakin ve kibar olmanın saygınlık kazandırdığını...

D. Hızlan ile pek çok şey öğrendim ama en güzeli ve yakın tarihlisi ‘‘eleştirmeden sevinebilme’’yi...

F. Altaylı ile sertliğimi gerektiği zaman yumuşatmaya çalışmayı...

E. Çölaşan ile bazen eğilmeden-bükülmeden, dümdüz bakmanın gerekli olduğunu...

B. Coşkun ile sevginin benden daha aciz, daha minik varlıklara vereceğim değerle başladığını...

S. Turgut ile önce kendimle dalga geçmenin, diğer insanlara insaflı eleştiriler yapmamı sağlayacağını...

A. Arman ile cesur yürek kadın olabilmeyi...

P. Suda ile sanatçı sadece sanat yapmalıdır sözünün gerçek olmadığını, zeki sanatçının her işi değerinde yapabileceğini...

K. Atkaya ile hobilerimin ertelemeden peşinden gitmeyi...

HÜRRİYET AİLEsi'nden; içeride ne ve nasıl olursak olalım, dışarıya karşı her zaman ‘‘Biz bir AİLEYİZ’’ diyebilmeyi...

Sadece okur olmak ayrı bir lüks ve sayenizde hoş bir keyif...

Teşekkürler kahvaltı ailem...

(Okurumuzun adı ve e-mail adresi bizde saklı)


OKURLARIMIZDAN KISA KISA

TOLGA YILDIZ: 13 Eylül tarihinde ‘‘Baba'dan Bayar'a: DYP sana kalacak’’ başlıklı haberi okudum. Fakat bir gün sonra Sayın Bayar kendisine atfedilen diğer sözleri doğrulamadı.

ORAL ANTMEN: Hürriyet Gazetesi adına hatalarınız için ne zaman özür dilemeyi düşünüyorsunuz. Yanlışınız bildirildiğinde, eğer haklı değilseniz uygar bir şekilde özür dilemeniz gereklidir.

FETHİ ŞENER: ‘‘Aysun itiraf etti’’ haberinin hem de 1'inci sayfadan bu kadar büyük kullanılmasına bir anlam veremedim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!