Güncelleme Tarihi:
Her parçası yıkıcı insani etkinliklerden korunması gereken Kazdağı, eşsiz doğal zengiliklerinin yanısıra, mitolojiden Türk folkloruna kadar, Türkiye kültürünün çok önemli bir coğrafyası...
Türkiye'nin batıdaki akciğerleri olan Kazdağı'ndaki orman katliamı, Hürriyet'in yayını üzerine durduruldu. Kamuoyunun büyük tepkisini çeken katliama bakanlar ve parti başkanları el koydu. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, maden şirketinin faaliyetini durdurduklarını söyledi. Kültür Bakanı İstemihan Talay, Kazdağı'nı koruma alanı ilan ederek hiçbir madencilik faaliyetinin yapılamayacağı bir yer haline getireceklerini belirtti. CHP lideri Deniz Baykal, bölgeye bir inceleme heyeti göndereceklerini söyledi.
Türkiye'de yasal boşluklar ve duyarsızlık nedeniyle işlenen doğa katliamlarından biri, Hürriyet'in haberiyle ‘‘şimdilik’’ önlendi. Dünyanın en önemli gen rezervlerinden, tarihi ve doğal güzelliğiyle dünyaca tanınan ‘‘oksijen çadırı’’ Kazdağı'ndaki madencilik faaliyetleri durduruldu. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, Gültem Maden Şirketi'nin Kazdağı'nda sadece arama ruhsatının bulunduğunu, ancak bölgedeki faaliyetin bu ruhsatın sınırlarını aştığını belirterek ‘‘Şirketin bölgedeki faaliyetini durdurduk’’ dedi. Ersümer, Hürriyet'e, ‘‘Şirket Refahyol döneminde arama ruhtası almış. Ancak bugün şirketin bölgede arama ruhsatı sınırlarını aştığını görüyoruz. Bizden alınmış bir işletme izni yok. Bu nedenle şirketin faaliyetlerini durdurduk. Alınan izni ihlal etmelerinden dolayı da yasal yollara başvuracağız’’ dedi.
Ersümer, ‘‘Şirketin komşu arazilerle de aynı konuda mahkemelik olduğunu ögrendik. Şimdi teknik inceleme tamamlandıktan sonra rapor verecekler. Aksi bir tespit yapılana kadar şirketin bölgedeki faaliyetine izin vermeyeceğiz’’ dedi.
CHP lideri Deniz Baykal da Kazdağı olayına el koydu. Baykal, CHP olarak hukuki ve idari tüm yolları kulanarak burada maden araması ve ağaç katliamını önleyeceklerini söyledi. CHP Genel Sekreterİ Adnan Keskin başkanlığında bir heyeti bölgeye göndereceğini bildiren Baykal, Hürriyet'in sorusu üzerine, ‘‘Çevrecilerle birlikte el ele bunu engelleyeceğiz. İmren Hanım'ın üzerine yürüyeceğiz ve yargı yoluyla ya da idari yetkilerini kullanarak ‘Bu işi tümden iptal et' diyeceğiz’’ dedi. Baykal, CHP’nin bölge örgütünü de harekete geçirdiğini bildirdi.
Refahyol hükümetinin Enerji Bakanı Recai Kutan ise Gültem şirketine ruhsat verme olayını hatırlamadığını belirterek, ‘‘Müsteşar yardımcıları düzeyinde verilmiş bir izin olabilir, ben hiç hatırlamıyorum’’ dedi. Kendi iktidarları döneminde özel şirkete maden arama ruhsatı verilmesine karşın, DYP Grup Başkanvekili Mehmet Gözlükaya, ‘‘Maden aramaya karşı değiliz ama, ormanın talan edilmesine de asla izin veremeyiz’’ dedi.
Koruma alanı ilan edilecek
Kültür Bakanı İstemihan Talay, Kazdağı'nda kültür ve doğa tahribatına kesinlikle izin vermeyeceğini ve yöreyi koruma alanı kapsamına alarak, maden arama ve işletme yapılamaz hale getireceğini bildirdi. Talay, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nu dün olağanüstü toplantıya çağırdığını, yörenin bir hafta içinde koruma alanı ilan edeceğini bildirdi. Talay, Edirne Koruma Kurulu'nun bu yönde bir karar aldığı andan itibaren, hiçbir maden arama veya işletme izin ruhsatının hükmünün kalmayacağına dikkati çekti. Kültür Bakanı, olaylar kamuoyuna yansımadan önce, 3 Kasım 1997 tarihinde Çanakkale Valiliği, Yenice Kaymakamlığı, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na yazı yazarak yasalar ve kurul kararına aykırı uygulama varsa; ivedilikle durdurulmasını istediğini anımsattı.
Bakan biliyordu
Orman Bakanı Ersin Taranoğlu'nun Kazdağı skandalını eylül ayından bu yana bildiği ortaya çıktı. Kazdağı yakınındaki Aşağıçavuş Köyü'nde at çiftliği bulunan Mimar Hasan Cansever, Taranoğlu'nu eylül ayında Antalya'da yapılan Dünya Ormancılık Kongresi'nin açılış sabahı bir faks çekerek olaydan haberdar ettiğini ve Taranoğlu'ndan da ‘‘Konuyla ilgileniyoruz. Endişelenmeyin’’ yanıtını aldığını söyledi. Cansever, Hürriyet'e Çanakkale Orman Bölge Müdürü'nün de aynı gün kendisini arayarak ‘‘Merak etmeyin, Antalya'dan dönünce her şeyi düzelteceğim’’ dediğini kaydetti. Mimar Cansever, aynı gün Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e de bir faks çektiğini ve ‘‘Konuyla ilgileniliyor’’ karşılığını aldığını bildirdi. Bakan Taranoğlu, Cansever'in konuyu kendisine duyurduğunu doğruladı ve ‘‘Bu konu bana intikal eder etmez bölge müdürünü ‘Dikkatli olun. Burada bir tek ağaç kesmeyin' diye uyarmıştım’’ dedi. Taranoğlu, ‘‘Talimatım üzerine hiçbir ağaç kesilmemiştir. Bundan sonra da kesilmeyecektir’’ diye konuştu.
Hibe parayla araba almışlar
Kazdağı’nda dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan endemik türlere ait gen kaynaklarının korunmasını öngören ‘‘In-Situ Conservation of Genetic Diversity In Turkey-Türkiye'de Genetik Çeşitliliğin Kaynağında Korunması Projesi’’ için Dünya Bankası tarafından hibe edilen 6 milyon dolarla ilgili iddialar da gündemede. Mimar Cansever, Orman İşletmesi Müdürü Şükrü Cengiz'in ‘‘Ne koruma projesi? Verdikleri parayla biz Toyota aldık. Geziyoruz işte, fena mı yaptık?’’ dediğini ileri sürdü. Taranoğlu ise hibenin nereye harcandığını bilmediğini ancak inceleteceğini söyledi. Taranoğlu, söz konusu projenin içinde araba alamının da yeraldığını belirterek, ‘‘6 bin dolarlık hibe sadece Kazdağı için değil, Tarsus ve Avanos'un da içinde bulunduğu çok sayıda koruma alanı için verilmiş. Bu paranın tamamının araba alımı için kullanılması söz konusu değil’’ dedi.
Tepkiler durmak bilmiyor
Doğal Hayatı Koruma Derneği:
Hem doğal, hem de tarihsel zenginliklerin yer aldığı bir alana sırf ekonomik açıdan bakılması gerçekten büyük bir talihsizlik. Üstelik konuyla ilgili her üç bakanlığın bu konuda sessiz, hatta duyarsız kalmasını içler acısı olarak değerlendiriyoruz. Çünkü ülkeler, bu doğal ve tarihi değerler varlığını korudukça varolmaya devam ederler. Her şey para değildir.
TEMA Ve Hayrettin Karaca:
Kazdağı'nda maden arama çalışmalarının yapıldığı alan, koruma alanının dışında kaldığı için ağaçların kesilmesi yasal olarak mümkün. Ancak bu alan Kazdağı'ndaki koruma alanın bir devamı. Buradaki ağaçların kesilmesiyle bir bütün bozulmuş oluyor. Yapılanlar yasal olmakla birlikte ille de yasal diye bir bütünü bozmak doğru değil.