HÜRREM BENDEN SONRA TÜKENDİ

* Yarışmanın içeriğinden bahsederek başlayalım sohbetimize...                        �

- İnsanların arkadaşları ve aileleriyle katıldığı, hem eğlenip hem de para kazanabildiği bir yarışma bu. Dört-beş kişilik bir grup olarak katılınıyor ve her grubun bir lideri oluyor. Ben liderle yarışıyorum. O liderin sorulara ne yanıt vereceğine grup kendi arasında karar veriyor. Yani aslında ekiptekiler birbirlerini ne kadar iyi tanıyorsa, o kadar çok para kazanıyorlar.
   �
* Ne tür sorular soruyorsunuz?�

- Yarışmacıları önceden tanıyor olmak gerek, çünkü ilgilendikleri konulardan soru çıkarılıyor. Mesela tarihe ilgisi varsa, seçtiğimiz sorular da tarihle ilgili oluyor.

* Çekimler ne zaman başladı?

- Beş ay kadar önce...

* Bu proje öncesinde neler yaptınız?

- Dizi oyunculuğu yaptım, reklam filmi çektim, seslendirme yaptım. En son “Muhteşem Yüzyıl”da Kiraz Ağa’yı canlandırmıştım.

* Yani profesyonel anlamda bir sunuculuk deneyiminiz yok.

- Doğru, ilk defa sunuculuk yapıyorum.

* Nasıldı ilk stüdyo günü? Heyecanlandınız mı?

- Hem de nasıl heyecanlandım. Ne yapacağımı hiç bilmiyordum ki. Yarışmayı ve formatı anlattılar, “Çık yap bakalım ne yapacaksın” dediler. Sanırım her çekimde biraz daha başarılı sundum, bana öyle geliyor. Tabii bunun takdiri patronlarımın ve seyircilerin olacak.

SEN ŞU ŞEY DEĞİL MİSİN!

* İlk kez bu kadar göz önünde olacaksınız. Şöhrete hazır mısınız?

- Zaten beni sokakta görenler “Sen şu şey değil misin?” diye soruyorlar her zaman. Yani “Sen şu şey” ünlüsüyüm ben.

* Anlamadım, nasıl bir şey o?

- Ben seni bir yerde gördüğüme eminim ama nerede gördüğümü bilmiyorum durumu. Trafikte oldu geçenlerde... Adam aracın içinden bana “Sen şu şey değil misin?” diye bağırdı, ardından “Süpersin” dedi ve gitti (gülüyor). Dediğin gibi, ilk kez bu kadar tanınır hale geleceğim sanırım. Aslında bu beni korkutuyor.

* Neden?

- İlk defa böyle bir sorumluluk alıyorum, o yüzden.

* İş dışında nasıl zaman geçiriyorsunuz?

- Çoğunlukla evde oturan bir adamım. Evimizin yakınında bir park var, eşimle gidip orada oturuyoruz. Balkonda tavla atıyoruz. Ben doğuştan emekliyim, o yüzden magazin dünyası ile de sorun yaşayacağımı zannetmiyorum.

* Diğer yarışma programlarını takip ediyor musunuz?

- Hayır, pek sayılmaz.

* Neden?

- Şimdi ne olacak diye düşünmek beni çok geriyor. Hele de canlı yayın olanlar... Galiba tiyatrodan gelen bir alışkanlık. Salona girdiğimde de “Eyvah, inşallah kuliste ters bir şey yoktur” diye korkuya kapılırım.

* Peki tiyatro sahnesinde de korkuyor musunuz?

- Evet, sahnede de çok korkarım. Zaten seyircinin tiyatroya ilgisi azalma eğiliminde. Kötü bir gösteri olduğunda bu ilgi daha da azalır diye çok geriliyorum.

* Sahnede başınıza gelen enteresan olaylar var mı?

- Geçen yıl “Kocasını Pişiren Kadın” diye bir oyun oynuyorduk. Orada hem karısını hem sevgilisini aldatan bir adam rolündeydim. Bir sahnede “Aldatmadım, yapmadım” diyorum. Ön sırada oturan teyzelerden biri “Yalancı, aldattı aldattı” diye bağırdı. Oyuncu arkadaşıma beni ispiyonlayan seyirciyle karşılaştım yani...

HÜRREM BENDEN SONRA TÜKENDİ

* “Muhteşem Yüzyıl”dan bahsedelim mi biraz? Nasıldı set ortamınız?

- Her sette olması gerektiği gibi... İşlerimizi yapıyorduk, oyuncu arkadaşlarla çay içiyorduk, sıramız gelince oynuyorduk. Ama en komiği, setimiz havaalanına yakın olduğu için sürekli uçak geçiyordu, çekime ara veriyorduk.

* Hürrem Sultan karakterini canlandıran Meryem Uzerli’nin “Tükenmişlik Sendromu” nedeniyle diziden ayrılmasına ne diyorsunuz?

- Vallahi bilmiyorum. Ben diziden ayrıldıktan sonra tükendi. Ben orada olsaydım benim yüzümden diyebilirdim ama bunda hiçbir suçum yok (gülüyor).

KENDİMİ İZLERKEN TER BASIYOR

* Ekranda kendinizi izleyebiliyor musunuz?

- İzleyemiyorum. Kendimi izlerken ter basıyor. Burada neden bu mimiği yapmışım, sesim de kötü çıkmış diye sürekli kendimi eleştiriyorum. Bu yarışma programını da izleyebilecek miyim bilmiyorum.