Nuray BABACAN - Turan YILMAZOkan KONURALP - Umut ERDEM / ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2010 00:00
TBMM’nin 90’ıncı yıldönümünde düzenlenen özel oturuma, iktidar ile muhalefet arasındaki Anayasa atışması, siyasilere yönelik yumruklu saldırılar ve Ermeni iddialarına karşı mesajlar damgasını vurdu
. Başbakan Tayyip Erdoğan, muhalefet milletvekillerine, “Hür vicdanlarınıza konulan ipoteğe boyun eğmeyin” diye seslenirken, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal yaşanan gelişmeler karşısında
Atatürk’ün egemenlik sözünün sadece duvarda kaldığını söyledi. Özel oturumdaki konuşmalarda şu mesajlar öne çıktı:
Çeteler rota çizemez
* Başbakan Tayyip Erdoğan: Söz ve karar milletindir. Millet egemenliği üzerinde hiçbir vesayet, hiçbir gölge kabul edilemez. Modern Türkiye Cumhuriyeti’ne, zümreler, imtiyazlı sınıflar, ikbal ve makam hırsı içindeki şahıslar, en önemlisi de çeteler, hukuk dışı örgütlenmeler, mafyalar rota çizemez, istikamet veremez. Milli iradeye en fazla sahip çıkması gereken kurum TBMM’dir. Milletin oylarıyla yetkilendirdiği, yasa ve Anayasa yapmak için vazifelendirdiği vekiller, TBMM’nin bu asli, asil ve kutsal yetkisini görmezden gelmemeli, yetkilerini devretmek, hür vicdanları üzerine konulan ipoteklere boyun eğmek yanılgısı içine girmemelidir. Milletin Meclisini Anayasa ve yasa yapmak konusunda aciz, yetersiz ve yetkisiz görenler, TBMM ile birlikte milleti ve millet iradesini inkar ettiklerini görmek ve anlamak zorundadırlar.
Yumruklar huzurumuza
* Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin: Siyaset görevini yerine getiren değerli insanlara karşı son günlerde yönelen yumruklar ya da kaba kuvvet, asla sorunların çözüm yöntemi olamaz. Toplumsal huzurumuza atılan yumruklara karşı tek yürek olarak ülkemizin barışını bozmaya çalışanlara fırsat vermemeliyiz. Meclisimizin yasama yetkisine yönelik söz ve tutumlar, demokratik sistemimizi ayakta tutan ve ahenk içerisinde çalışması arzu edilen güçler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmaz.
Vergi rekortmenine ceza
* CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Demokrasilerde iktidarlar denetlenebilir, hesap verebilir olmalıdır. Denetimi de hem siyaset hem yargı yapacaktır. Yargıyı da, basını etkisiz kıldığınız gibi etkisiz kılmak, yargıdan kaçmak, demokratik meşruiyete değil, lider vesayetine hizmet eder. Gerçek demokrasilerde yargıdan kaçan başbakanlara, bakanlara yer yoktur. Gerçek demokrasi siyaset hukuku kullanırsa değil, hukuk siyaseti denetlerse olur. Böyle bir ortamda sabaha karşı tutuklanan aydınlar, gizli tanık ifadeleriyle ya da sahte haham ithamlarıyla oluşturulan delillere dayanılarak yargılanabilir. Vergi rekortmenlerine vergi kaçakçılığı suçlamasıyla mali baskılar acımasızca uygulanabilir. Eğer bir ülkede Meclis çoğunluğu, basını, şirketleri holdingleri vesayet altına almak için bir lidere teslim edilmişse, duvarlarında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazmasının bir anlamı olmaz. Cemaatlerin, emniyeti, hukuku, eğitimi yönlendirmeye çalışmasına seyirci kalınması tarihi bir gaflet olacaktır. Cumhuriyetin milli ve laik kimliğini ortadan kaldırılması ve bunu göz yumulması tam bir aymazlıktır.
Federal devlete gider
* MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Bu milleti üç kıtaya hükümran yapan beşeri birleşme imparatorluğun son asırda nifakla, ırkçılıkla, ayrımcılıkla zayıflayınca nasıl bir yıkılışın yaşandığı tarihin gerçeğidir. Milletimizin kaynaşmasını geriye döndürecek gelişmelerin göründüğü bu günlerde, cumhuriyetin kurucu ruhunun anlamı daha da önem kazanmıştır. Tarihten ibret alınarak, gidişata bir son verilemez ise ülkemiz çok dilli ve çok ortaklı federal devlet yapılanmasına ve ardından ise çözülmeye doğru hızla sürüklenmektedir.
Bayrak ortak değerdir
* BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak: Demokratik ulusu oluşturan farklılıklar arasında gerginlik ve hoşgörüsüzlük tırmandırılıyor. Bir faciaya dönüşmeden bu duruma acilen “Dur” deme zamanı gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ülkesi de altında yaşadığı bayrağı da ortak değerdir. Sanki bu ortak değerler tartışmaya açılıyormuş havası yaratarak, ırkçılığı besleyen tutumlar geliştirmenin, bu ülkeye fayda değil, zarar verdiğini herkesin görmesi gerekir. Türkiye toplumunun uzun yıllar bedel ödeyerek olgunlaştırdığı yeni anayasa talebi, bu son anayasa değişikliği paketiyle birlikte ötelenmekte, etkisiz hale getirilmektedir.