Güncelleme Tarihi:
Dinsel ve tarihi mekanların yağmalanmasına, içindeki değerli eşyanın çalınmasına, yurt dışına kaçırılmasına karşı kampanyamız çok somut bir örnekle başlıyor:
Hünkar Kasrı
Osmanlı mimarisinin en önemli yapılarından biri olan Hünkar Kasrı, bir süredir yoğun bir tartışmanın odağında yeralıyor. Binanın, Türk El Sanatları Vakfı'na verilmesi, Vakfın da, binanın kapılarına kilit vurması Hünkar Kasrı'nın durumu hakkında şüphe uyandırıyor.
Vakıf yönetimi, binayı bir el sanatları müzesi haline getirmek istediklerini ancak Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya'nın politik engellemeleri ile karşılaştıklarını söylüyorlar. Tüm bu tartışmalara son verip bir envater çıkarmak ve gerekli onarımı yapmak için Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün gözetiminde binanın kilitlerini değiştirdiklerini söyleyen Türk El Sanatları Vakfı Başkanı Adnan Almeman, Hünkar Kasrı'ndaki bazı değerli halıların çalındığını, çinilerin akibetinin ise ne olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. Vakıf yetkilileri yapılması gereken her şey tamamlanmadan ve bina müze haline getirilmeden Hünkar Kasrı'nın kapılarını açmamakta kararlı.
Bütün bunlar sanat tarihçilerini ve tarih uzmanlarını Hünkar Kasrı'nın durumu konusunda endişelendiriyor. Gözlerden uzak bir şekilde yeni bir tarih talanı yapılmasından korktuklarını dile getiriyorlar. Herkesin isteği, Hünkar Kasrı'nın kapılarının bir an önce kamuoyuna açılıp, herşeyin göz önünde yapılması.
MAFYA KORKUTUYOR
Tarihi eserleri talan edenlerin bir mafya gibi çalıştığını söyleyen ve bu yüzden isminin açıklanmasını istemeyen bir sanat tarihi uzmanı ve folklor araştırmacısı Hünkar Kasrı'nın durumu konusundaki endişelerini şöyle dile getirdi; ‘‘Hünkar Kasrı içinde İznik çinileri de dahil pek çok değerli eseri barındıran bir yapı. Özal devrinde burakı Türk El Sanatları Vakfı'na verildi. Bu vakıf aslında eski eser tivareti yapmak amacıyla kurulmuyş bir vakıf. Ve Hünkar Kasrı'nı tamamen ticari amaçlarla kullandı. Anadolu'da el sanatları adına ne kadar eser varsa hepsini bulup getirip oraya yığmışlar ve depo olarak kullanıyorlardı. Ben Hünkar Kasrı'nı ilk gördüğüm zaman duvarda çok değerli çiniler vardı. Hatta onların fotoğralarını da çekmiştim. Ama bu Vakıf aldıktan sonra gittiğimde duvardaki çiniler yok olmuştu onun yerine duvar son derece basit bir sıvayla kapanmıyştı. Aslında bütün bunlar Özal devrinde çıkarılan kanunların sonucu ortaya çıkıyor. 1719 sayılı eski kanuna göre, müzelerdeki eserlerin değil yurtdışına müzenin dışına bile çıkarılması yasaktı. Ama Özal döneminde bu yasa değiştirildi. Örneğin çeşitli ülkelerde açılan Kanunu Sultean Süleyman Sergisi tamamen yasalar çiğnenerek sadece Bakanlar Kurulu kararı ile gerçekleştirildi. Eserlerinin ne kadarının geri geldiğini ne kadarının gerçek, ne kadarının sahte olduğunu hatta serlerin kaç liraya sigoralandığını bile bilmiyoruz.
Bir mimari başyapıtı
Eminönü'ndeki Yeni Camii'nin hemen yanında bulunan Hünkar Kasrı, Osmanlı mimarisinin bugüne kadar özgünlüğünü koruyabilmiş sayılı başyapıtlarından biri. Çinili ocakları, duvarları kaplayan çini panoları, vitraylı pencereleri; ağaç işçiliği, sedef kapılarıyla küçük bir saray görünümündeki bina L biçiminde inşa edildi. Hünkar Kasrı, 1597'de Safiye Sultan'ın isteğiyle Mimar Davud Ağa tarafından yapımına başlanan Yeni Camii'nin bölümlerinden biri. Mimar Davud Ağa yapım tamamlanmadan ölünce yerine Dalgıç Mehmed Çavuş ve daha sonra da Mustafa Ağa sürdürdü. Yapı ancak 1663'te tamamlanabildi.
TELEFONLARINIZI BEKLİYORUZ
Tarih talanına karşı kampanyamız devam ediyor. Telefonlarımız:
(0 212) 677 00 00/ 2335- 2336 Faks: (0212) 677 03 27- 28.