Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2000 00:00
HUMPHREY BOGART Kimse Humphrey Bogart gibi olamadı… O birçok aktör tarafından taklit edilmeye çalışıldı ancak kimse onun efsane yaratan
film karakterleri Sam Spade, Rick Blaine, Duke Mantee ve Fred C. Dobbs gibi çarpıcı kimliklerle boy gösteremedi. Hiçkimse... Onu "sert adam" yapan sahne önü kavgalarından ziyade gerçek "kavga"ları oldu. Öncelikle birçok fırtınalı evlilik yaÅŸadı ve bu evliliklerdeki kavgalarıyla gündemde oldu. Hayatta kalabilmek için Hollywood yapımcılarıyla kavga etti. Ve kendiyle, sürekli bir kavga halindeydi; özellikle de alkol bağımlılığı suyüzüne çıktıkça... Humphrey DeForest Bogart'ın, 25 Aralık 1899'da New York'ta doÄŸduÄŸu zannediliyor, ancak bazı söylentilere göre bu tarih, aktörü doÄŸum tarihiyle daha da özel göstermek için tasarlanmış (Ä°sa'nın doÄŸumgünü) zira doÄŸum tarihi bazı kayıtlarda 23 Ocak 1899 imiÅŸ. Yine de bir çok resmî kayıtta aktörün doÄŸum tarihi 25 Aralık olarak geçiyor. "Bogie", Manhattan'lı zengin bir cerrah baba ile sanatçı bir annenin tek oÄŸlu; iki kızkardeÅŸi var. Anne-babası, onun Broadway veya Hollywood yerine tıp okullarına hazırlanmasını tercih etmiÅŸ fakat "ne yazık ki" (!) Humphrey Bogart düşük notları ve bir öğretim üyesine karşı sergilediÄŸi saygısız bir davranışı yüzünden okuldan kovulmuÅŸ. 1918 ilkbaharında, mezuniyet kepini giymeyi Amerika BirleÅŸik Devletleri Donanmasına kayıt yaptırarak bir kez daha denemiÅŸ Bogart. Ama burada da hüsrana uÄŸramış ve Donanma'dan kazandığı iki ÅŸey karakteristik dudak yarası ve peltek konuÅŸması olmuÅŸ. Bu olayın da rivayet edilen iki farklı hikayesi var. Kimilerine göre, dudağının, gemisine yapılan bir saldırıda, bir ÅŸarapnel parçasıyla kesilmiÅŸ. DiÄŸer söylencede ise -ki bunun Humphrey Bogart'ın uzun süre arkadaşı olan yazar Nathaniel Benchley tarafından da doÄŸrulandığı iddia ediliyor- Bogart, New Hampshire'da bir denizci hükümlüyle ilgilenme ve bir cezaevinden diÄŸerine nakil görevini üstlenir. Boston'da tren deÄŸiÅŸtirirlerken hükümlü Humphrey Bogart'tan bir sigara ister, sigarayı veren Bogart kibrit ararken hükümlüden bir yumruk yer ve dudağı patlar. Hükümlü kaçarken Bogart onu 45'lik silahıyla vurur. Doktor Bogart'ı tedavî eder ama o günlerde Estetik Cerrahî o ünlü yara izini yokedecek kadar geliÅŸmemiÅŸtir. Bana öyle geliyor ki bu olay -bence depresif bir kiÅŸiliÄŸi olan- Bogart için hayatta kalmanın anlamını kavramasına yol açan ve belki de onu ilk kez "gerçekten" heyecanlandıran bir olay olarak yaÅŸanmıştır... Ve Bogart, bu "film gibi" olaydan sonra, babası gibi diplomalı deÄŸil, annesi gibi sanatçı olmaya karar verir… Ordudan ayrıldıktan sonra, Bogart aile dostu olan Hollywood yapımcısı William A. Brady tarafından ofisboy olarak iÅŸe alınır. Bir süre sonra sahne yönetmeni olur; bir yandan da Brady'nin New York film stüdyosunda bazı günlük iÅŸler yapmaktadır. Brady'nin aktrist kızkardeÅŸi Alice Brady, Bogart'ta oyunculuk yeteneÄŸi olduÄŸunu düşünerek ona kendisinin baÅŸrol oynadığı "Drifting" (1922) adlı oyunda küçük bir rol verir. Daha sonra Bogart, "Swifty" adlı oyunda ilk büyük rolünü alır fakat performansı yetersiz bulunur ve eleÅŸtirilir. Yine de, 1920'li yıllarda, çok sayıda "toy genç" rolleri ve romantik ikincil rollerde oynar. Bu sırada, zamanın ünlü aktristi Helen Menken gönlünü Bogart'a kaptırır. Humphrey Bogart 1926'da onunla -daha çok kariyerini düşünerek- evlenmeye karar verir, ancak birliktelikleri bir yıl bile sürmez. Sonra 1928 yılında yine bir aktristle ikinci evliliÄŸini yapar. Bu kez eÅŸi yıllardır tanıdığı Mary Philips'tir. Araya uzun mesafelerin girdiÄŸi bir evlilik hayatları olur. Humphrey Bogart, Broadway'deki baÅŸarılarından memnun kalmayarak 1930 yılında ÅŸansını filmlerde denemek üzere Batıya yönelir. O günlerde, stüdyolar sahne aktörlerini filmlerde oynatmak için can atmaktadırlar, çünkü seslendirme yeni yeni geliÅŸmektedir ve güçlü sesi ve diksiyon eÄŸitimi olan sahne aktörlerine ihtiyaç vardır. Bogart da bu durumdan yararlanarak Fox Film Cooperation ile kontrat yapar. Ä°lk önemli filmi "The Devil With Women" adında bir filmdir ve günümüzde bu filmin adını bilen birine bile rastlamak pek zordur. Buna benzer iki sönük film daha yaptıktan sonra Fox ünlü aktörle yapmış olduÄŸu kontratı iptal eder. Bogard bunun ardından, Columbia, Universal ve Warner Brothers için birkaç "unutulan" film daha yapar. Bu dönemde eÅŸi Mary New York'ta çalışarak "ailenin" (!) gelirini saÄŸlamaktadır... 1934 yılındaki,"Midnight" isimli filmin ardından Bogart, sahne kariyerine ve New York'a geri döner. Ancak, artık "toy delikanlı" rolleri için uygun deÄŸildir. Oyun yazarı Robert H. Sherwood'un "The Petrified Forest" adını verdiÄŸi yeni oyunu için Duke Mantee isimli çok tehlikeli bir katil rolüne uygun birini aradığını duyan Bogart, bu oyun için en azından fiziksel olarak uygun olduÄŸunu düşünmekteydi. Haklı çıktı. Hem oyun ve hem de Bogart eleÅŸtirmenler ve izleyiciler tarafından çok tutuldu. "The Petrified Forest" (1936) isimli oyunun film haklarını alan Warner Brothers oyunda da baÅŸrol oynayan Leslie Howard'a film için de aynı rolü teklif etti. Ama "esas oÄŸlan" rolünü kendi kadrolu oyuncusu Edward G. Robinson'un oynamasına taraftardılar. Tabii ki Leslie Howard, "Bogart olmadan oynamam" diye tutturdu ve Humphrey Bogart da Warner Brothers'la kontratını yapmış oldu... Daha sonra 1937 yılında "Dead End" filminde Bogart Bebek Yüzlü Martin rölünde bir gangsteri oynadı. Sonraki yıl kariyerinin en kötü filmi olarak kabul edilen "Swing Your Lady" (1938) çevrildi. Aynı ÅŸekilde 1939 yılında yine çok tutulmayan "The Return of Dr. X" ve "The Oklohoma Kid" filmleri çevrildi. Profesyonel yaÅŸamındaki zorluklar yetmiyormuÅŸ gibi, evliliÄŸi de, Mary sahne kariyerini bırakmak istemediÄŸi için çıkmaza girdi. Ayrıldıktan hemen sonra Bogart, "Marked Woman"da ateÅŸli aktirist Mayo Methot ile tanıştı. AÄŸustos 1938'de Methot'un israrlarından bezen Bogart onunla evlendi. Çok kısa bir süre sonra, gece klüplerinde, otellerde, restaurantlarda -çoÄŸu Bogart'ın baÅŸka kadınlarla ilgilendiÄŸi şüphesiyle- baÅŸlayan ÅŸiddetli kavgalar etmeye baÅŸladılar. Bogart, Mayo ile evliliÄŸi sırasında alkol tüketimini de arttırdı... Stüdyoda da iÅŸler pek iyi gitmiyordu aslında. Aktör, gangster kalıbı içinde sıkışıp kalmıştı ve hatta Cagney ve Robinson'ın reddettiÄŸi rollerde oynamaya baÅŸlamıştı. Bogart, Warner B.'la daha iyi roller için sürekli tartışmaktaydı ama çekip gitmeyi göze alamadığı için bir yandan da sürekli taviz vermekteydi. "They Drive By Night" ve "Invisible Stripes" gibi (1940) filmlerde rol aldı. Bir yıl sonra, Paul Muni'nin ve Roy Earle'in reddettiÄŸi rol Warner'ın isteksizliÄŸine raÄŸmen Bogart'a verildi. "High Sierra", John Huston'ın seneryosu, Walsh'ın yönetmenliÄŸi, Bogart ve yardımcı oyuncu Ida Lupino'nun da performanslarıyla çok büyük bir sükse yaptı. Bogart ve Huston daha büyük bir yapım için tekrar biraraya geldiler, bu film "The Maltese Falcon"un üçüncü ve en güzel versiyonuydu. Bogart'ın bu filmdeki dedektif Sam Spade tiplemesi yine 40'lı yıllarda Alan Ladd'dan George Raft'a taklit edilmeye çalışıldı. Bu filmin yarattığı sansasyonun ardından Bogart, artık, Davis, Cagney, Robinson ve Errol Flynn ile birlikte Warner'ın üst kademelerinde idi. "Across The Pacific" filmi için Bogart, Astor, Greenstreet ve Huston tekrar biraraya geldiler. Film savaÅŸ zamanında geçen bir macera filmiydi. Bogart, yine 1942'de geçen baÅŸka bir savaÅŸ filmi daha çevirdi. Fiilmin adı "Casablanca" idi! Bogart'ın ilk "romantik" rolüydü ve bu filmdeki performansının ardından Oscar'a aday gösterildi. "Casablanca", 1943 yılının en iyi filmi seçildi, günümüze kadar da herkesin "gönlündeki" ilk 10 film listesine girmeyi baÅŸardı. Yine de çoÄŸu insan, bu film çekilmeye baÅŸlandığında senaryosunun sadece yarısının varolduÄŸunu bilmez... Aktörlerin senaryoları ellerine günlük olarak veriliyordu ve fimin sonunun nasıl biteceÄŸini kimse bilmiyordu. Nihayet, iki farklı final çekilmesine karar verildi. Farklı gösterimlerde her iki final de seyirciye izletilecek ve en etkileyici olan seçilerek geniÅŸ kitlelere bu final ile sunulacaktı. Ancak, ilk çekilen final versiyonu o kadar çok beÄŸenildi ki diÄŸerinin çekilmesine gerek olmadığına karar verdiler... "Casablanca" filmi çevrilirken, Bogart'ın eÅŸi Mayo, Ingrid Bergman'ı kıskandığı için zırt vırt sete geliyordu. Aslında bu kıskançlığa neden olacak hiçbir ciddi olay sözkonusu deÄŸildi. Buna karşılık 1944 yılında "To Have or Have Not" isimli film çevrilirken Bogart rol arkadaşına gerçekten aşık oldu. Hatta Bogart, 20 yaşındaki bu manken kıza aÅŸk sahneleri çekilmeye baÅŸlanmadan önce, genç kadının deneme çekimlerini izlerken aşık olmuÅŸtu…Mayo'nun eÅŸinden vazgeçmek istememesi ve direnmesi yeterli olmadı; ve çift, 10 Mayıs 1945 tarihinde boÅŸandılar. Bogart bu tarihten tam 11 gün sonra, 21 Mayıs 1945 günü Lauren Bacall'la evlendi. Warner Brothers, düğün hediyesi olarak Bogart'la 15 yıllık bir kontrat imzaladı. Bu kontrata göre aktörün yıllık kazancı 1 milyon dolar olarak belirleniyordu. Bogart'ın ÅŸansı her bakımdan dönmüştü… Ona yeni eÅŸiyle birlikte hiç vakit kaybetmeden üç film daha çevirttiler. Bunlar: "The Big Sleep" (1946), "Dark Passage" (1947), "Key Largo" (1948) idi. Bu filmleri çevirirken arada baÅŸka ekiplerle de "Dead Reckoning"(1947) ve "The Two Mrs. Carrolls" (1947) filmlerini çeviriyordu. Aslında "Key Largo"dan önce hayatında önemli yeri olan yönetmen John Huston'la çevirdiÄŸi "The Treasure of The Sierra Madre" eleÅŸtirmenler tarafından çok beÄŸenilmiÅŸti fakat halk gösterimi baÅŸarısızlıkla sonuçlandı. Bu arada 1947 yılında Bogart, Santana Pictures Åžirketi'ni kurdu. (Büyük aÅŸkı Bacall'dan sonra hayatındaki en önemli ÅŸey teknesiydi ve onun da adı Santana idi.) Kendi yapım ÅŸirketini kuran ilk aktördü. 1949-51 yılları arasında Columbia için dört Santana yapımı çıkardı, "Knock On Any Door", "Tokyo Joe", "Sirocco", "In a Lonely Place"... Bu duruma Warner çok kızıyordu, çünkü Bogart aktörler arasında "yapımcılık modası"na yol açabilirdi, üstelik halâ onlarla kontratı vardı ve onlar adına çalışıyor olması gerekiyordu. 50'lerin baÅŸlarında iki önemsiz film olan, "Chain Lightning" ve "The Enforcer" ile Warnerlar'la kontratını sonlandırdı. 1949 yılında Bogartların ilk çocukları olan oÄŸulları Stephen Humphrey doÄŸdu, 1952 yılında da kızları Leslie Howard... Artık kendini istekle çalışabilecek gibi hissediyordu, bombalarından biri yine Huston'la geldi: "The African Queen"! Artık Bogart'ın performansı dünyaca tanınıyordu. 1952 yılı ilkbaharında "En Ä°yi Erkek Oyuncu" Oscarı kazandı. Rakipleri Marlon Brando ve Fredric March'ı geride bırakmıştı. Bu filmden sonraki filmlerinde karakterleri birbirinden epeyce farklı olmuÅŸtu, "The Caine Mutiny"de dengesiz Kaptan Queeg'i, Huston'ın ucube "Beat the Devil'inde güvenilmez maceraperesti, "The Barefoot Contessa"daki film yönetmenini, "Sabrina"da Kuaför'ün kızı Audrey Hepburn'a gönlünü kaptıran ruhsuz iÅŸadamını, ve "Desparate Hours"da da bir aileyi rehin alan ÅŸakîyi oynadı. Son filmi "The Harder They Fall"u 1956 yılında yaptığında gırtlak kanseriydi... Tedavi çabaları sonuçsuz kaldı ve Bogart, 14 Ocak 1957 tarihinde öldü. Cenaze törenindeki konuÅŸmayı yaÅŸamının tüm dönüm noktalarında onunla birlikte olan Huston yaptı. KonuÅŸmasında "Onun gibi biri birdaha asla olmayacak" dedi... Tan - 1 Aralık 2000, Cuma Â
button