Güncelleme Tarihi:
HUKUKÇULAR NE DEDİ? |
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Doç Dr. Serap Yazıcı: |
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek:
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesinin başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin kararının 'siyasi” olduğunu ifade ederek, “Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykırı bir karar vermiştir” dedi.
TBMM'de gazetecilerin soruları üzerine Bozdağ, kararı üzüntüyle karşıladıklarını, bunun herkes için bağlayıcı olduğunu bildirerek, “Ancak bu, kararın eleştirilemeyeceği anlamına gelmez” diye konuştu.
Bozdağ, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararın siyasi olduğunu savunarak, “Bu karar, Anayasaya aykırıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Anayasanın, Anayasa Mahkemesine esasa dair bir denetleme ve inceleme yetkisi vermediğini, şekil bakımından denetleme yetkisinin üç noktayla sınırlı tutulduğunu belirten Bozdağ, şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesi, verdiği bu kararla Anayasanın 148. maddesindeki sınırları aşmış, kaynağını Anayasadan almayan bir yetki kullanmıştır. Anayasa Mahkemesi bir karar verirken, kanun koyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez. Maalesef burada adeta kanun koyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak bir hüküm tesis etmiştir. Bu yönüyle Anayasanın 153. maddesine açık ve net bir biçimde aykırıdır. Tabii bundan sonra TBMM, yasama çalışmalarını yürütürken, Anayasada yapabileceği her türlü değişikliklerin denetim yolu da açılmıştır.
Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri sayılırken bir takım özellikler sayılıyor: 'Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı,Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir.'
Oradaki kavramların soyutta da dikkate alındığı zaman Anayasanın hemen hemen bütün maddelerinin hepsi, bir boyutuyla birbiriyle ilintilidir, bağlıdır.
Eğer, esasa dair bir inceleme yaptığı takdirde Anayasa Mahkemesi, bundan sonra yapılabilecek herhangi bir değişikliğin Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devlet, sosyal devleti, demokratik devleti ilkelerine aykırı bulabilir, başka bir şeylere aykırı bulabilir. Dolayısıyla TBMM'nin Anayasada herhangi bir değişiklik yapma imkan ve yetkisi ortadan kalkmıştır. Anayasa değişikliği yapma, tamamen Anayasa Mahkemesinin onayına tabi hale gelmiştir.”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal:
Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim biçimini belirten, Anayasa'nın 2, 4 ve 148'nci maddelerinin değişmez niteliği kanıtlanmış oldu.
Bu kararla önemli bir içhihat ortaya konmuştur. Cumhurbaşkanına bu kararı onaylamamaya çağırmıştık. Eğer o zaman onaylamasaydı böyle olmazdı. Keşke böyle olmasaydı. Bu noktaya gelmeseydi. Türkiye'yi yöneten insanların gerektiği gibi ülkeyi yönetmesi gerektiğini düşünüyorum. Konu mahkemeye düşmüştür. Bundan sonrası için Anayasa'yı zorlayan bir iktidar anlayışı olmamalı.
Anayasa'nın değiştirilemez maddelerini çiğneyen kararlar alınmamalı, Anayasa'yı aşmaya çalışan anlayış tekrarlanmamalı, ve Türkiye huzurlu bir şekilde yönetilmelidir.
Karar Anayasa Mahkemesinin'dir. Doğru bir karardır. AKP'nin kapatma davasıyla ilgili ise parti olarak yorum yapmamız doğru değildir.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal:
Türban düzenlemesiyle ilgili karara saygı duyuyoruz ama katılmıyoruz.
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer:
Türkiye, başörtüsü tartışması ile gereksiz bir kutuplaşma ve gerilimin içine Çekildi. Türkiye'yi bu noktaya taşımaya kimsenin hakkı yoktu.
Anayasa Mahkemesinin kararı, o girişimimizin haklılığını ortaya çıkarmıştır. Türkiye gereksiz yere gerilmiş, kutuplaştırılmış oldu. Türkiye'de önemli sorunlar varken ülkeyi böyle bir kutuplaşma noktasına getirmenin bedelini hükümet de bu kutuplaşmadan medet uman diğer kesimler de ödeyecektir. Türkiye zaman kaybediyor, bunu içimize sindiremiyoruz. Bizim girişimimiz karşılık bulabilseydi bugün yaşananlar olmayacaktı. Türkiye'nin sorunlarına çözüm için birlikte adım atma imkanımız olacaktı. Türkiye'nin, coğrafyasının da koşulları nedeniyle demokrasiyi sağlıklı işletebilmek için laikliği gözünün içi gibi koruması gerekir. Başbakan, laikliğin savunucusu olduğunu söylüyordu. Ancak uygulamaları bunu ortaya koymuyordu. Umarım bundan sonra aklıselim hakim olur.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart:
Gerekçeyi beklemek gerekiyor. Bu karar sonucu itibariyle kapatma davasında AKP leyhine delildir. Aleyhine olan delillerden en başta gelen unsurlardan birisi olacaktır.
Anayasa Mahkemesinden kapatma kararı çıktığı zaman %5'i aştığı taktirde yerel seçimler de anayasal zorunluluğu doğuracaktır. Kararda partinin tavrı da önemli olacaktır.
Spekülasyonlara girmeyi de doğru bulmuyorum.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen:
Davayı memnuniyetle karşıladık. Bu karar çok önemli bir dönemeç olacaktır. Herkes bu karara saygı duyacaktır. Karar hukuki bir karardır. Anayasa
Mahkemesi'nin bu kararına herkes saygı gösterecektir.
Milliyet Yazarı Taha Akyol:
Bu kararı hukuka aykırı buluyorum. Bu karar Anayasa’ya aykırıdır. Bu kadar kendi içerisinde çelişkilidir. Anayasa Mahkemesi Anayasa değişikliklerini esas bakımından inceleyemez.
Anayasa Mahkemesi, parlamentonun yasama yetkisini gasp etmiştir. Ancak bağlayıcı bir karardır.
DTP’li Osman Özçelik:
DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili aldığı kararı “demokrasi açısından son derece sakıncalı ve üzücü bir karar” sözleriyle değerlendirdi.
Özçelik, yaptığı değerlendirmede, Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili anayasa değişikliği konusunda aldığı kararı son derece üzücü bulduğunu belirterek şunları söyledi:
“Parlamento’nun aldığı bir kararın mahkeme tarafından iptal edilmesi demokrasinin iyileşmesi açısından derece sakıncalı. Toplumun kimi değerlerine saygılı olma gereğinin vurgulanmasına gerek var. Türbanın siyasi amaçlı kullanılmasına karşıyız ancak insanların giyim kuşamını özgürce belirlemesinden yana olduğumuz için anayasa değişikliğinde olumlu oy kullandık. AKP’nin türbanı ve dini siyasete alet etmesi ayrı bir konu. Ancak bu tür yaşayan insanların kafalarına sardıkları örtünün biçiminden çok düşünce tarzları, beyinleri ile ilgili görüşleri önemsiyoruz. Anayasa Mahkemesi parlamento görevi görecekse parlamentoya ne gerek var. O zaman 11 kişi gelsin Parlamento’da otursun kendi dünya görüşlerine uygun tarzda kanunlar çıkarsın, anayasayı değiştirsin. AB’ye girerken, dünya ile uyum sağlamaya çalışırken böyle bir kararı demokrasi açısından zararlı görüyorum.”
CHP Grup Başkan Vekili / Kemal Anadol:
Anayasa Mahkemesi 99 gün sonra böyle bir karar verdi. Bir sevinç bir mutsuzluk gibi hukuk dışında bir seçim ve kongre havasında asla değiliz. Keşke bu tür kararlar ve olaylarla karşılaşmasaydık. "Velev ki siyasi simge" açıklamalarıyla başlayan olay bugün bu noktaya gelmiştir. Bunun da böyle olacağını Genel Kurulda bu değişiklik yapılırken söylemiştik. Laiklik ve Demokrasi ilkelerinin değişmez olduğunu bir kez daha göstermiştir. Kararı saygıyla karşılıyoruz.
Hakkı Süha OKAY:
Uzun süre Türkiye'yi meşgul eden bu düzenleme toplam 112 milletvekilinin 27 Şubat 2008 günü Anayasa Mahkemesi'ne yapmış olduğu başvuru bugün sonuçlandı. Bu karar başlangıcından bu yana Devletin ve Cumhuriyet'le oynanmaması gerektiğini ortaya koydu. Hayırlı olmasını diliyoruz.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü düzenlemesinin iptaliyle ilgili kararının “çözümsüzlüğe itilerek kanayan bu toplumsal yarayı derinleştirdiğini” savundu.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, “Anayasa Mahkemesi'nin kararların kesin olduğunu ve buna herkesin saygı duymak durumunda olduğunu” ifade etti.
“Ancak, Türk milletinin duygularına tercüman olan bizlerin bu konudaki gerçekleri dile getirmesi de siyasi sorumluluğumuzun bir gereğidir” diyen Bahçeli, “Yükseköğretim kurumlarında başörtüsü sorununun toplumsal bir huzursuzluk konusu olarak kanayan bir yara haline geldiğinin bilinen bir gerçek olduğunu” kaydetti.
TBMM'nin bu sınırlı amaçla Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yaptığı değişikliklerin, bu soruna toplumsal hoşgörü anlayışıyla makul bir çözüm bulunması amacına yönelik samimi bir çaba olduğunu ifade eden Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Bunun devletin temel ilkelerine yönelik bir hareket olarak değerlendirilmesi siyasi açıdan kabul edilemez.
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, çözümsüzlüğe itilerek kanayan bu toplumsal yarayı derinleştirmiştir. Bu kararla milli vicdan yara almıştır. Sorun bu şekilde hukuki bir sonuca ulaştırılmış olsa da bunun milli vicdanda nasıl çözüleceği konusu açıkta kalmıştır. Bu kararın çok yönlü sonuçları olması kaçınılmazdır.
Bu karar, korkarız ki, Türk toplumunun inanç temelinde bölünmesi ve cepheleşmesi sürecini hızlandıracaktır. Milletle devleti, devletle milleti karşı karşıya gibi gösterecek bu karar, bu yöndeki istismar çabaları için değerli bir zemin teşkil edebilecektir.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı hukuki değil siyasidir.
Anayasa Mahkemesi'nin yetkisi, Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceleme ve denetleme ile sınırlıdır. Anayasa'da açık olarak belirlenen bu yetki aşılmış ve konunun esasına girilerek Anayasa değişiklikleri iptal edilmiştir.
Mahkemenin bu kararının AKP'nin kapatılması davası üzerindeki muhtemel etkileri hakkında görüş bildirmek doğru değildir. Ancak, iddianamenin özünü oluşturan başörtüsü konusundaki Anayasa değişiklikleri iptal edildiğine göre, davanın esasının ortadan kalkmış olup olmadığı da üzerinde durulması gereken bir husustur.
Sonuç olarak, MHP, milli vicdanı yaralayan bu siyasi kararı Türkiye'nin geleceği açısından büyük bir üzüntü ve endişe ile karşılamıştır.”
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Anayasa Mahkemesinin baş örtüsüne ilişkin kararı ile yeni bir sürece girildiğini ifade ederek, “Türkiye bir sistem krizinin göbeğine oturmuştur” dedi.
Soylu, Anayasa Mahkemesinin, baş örtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliğini iptal ederek yürürlüğünü durdurması kararıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, kararın anayasanın 148. maddesiyle örtüşmediğini savundu.
Anayasa Mahkemesinin, alınan kararla anayasa hukuku açısından yeni bir içtihat gerçekleştirdiğini belirten Soylu, şöyle konuştu:
“AKP'nin bu yöntemle açmış olduğu yol, aslında Türkiye'yi bu günden sonra içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Türkiye'de yasama, yürütme ve yargı arasındaki görevlerin birbirlerine karışması, görev alanlarına müdahale etmesinin bir örneği daha ortaya çıkmıştır. Türk siyaseti, siyasal ve hukuk sistemi, içinden çıkılmaz bir noktaya ilerlemektedir. Bugünden sonra alınacak diğer kararlarla alakalı zincirleme sistem krizinin ortaya çıkması aşikar gözükmektedir.”
Türkiye'nin bir sistem krizinin göbeğine oturduğunu savunan Soylu, “Kelimenin tam anlamıyla yaz aylarında Türkiye'de kriz oluşacaktır. Bu krizi oluşturan taraflara Türkiye önümüzdeki yıllarda teşekkür etmeyecek, kendisine zaman kaybettiren anlayışı ortaya koyan tarafları iyi bir şekilde hatırlamayacaktır” dedi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, başörtüsü düzenlemesini iptal kararıyla ilgili “Ben Anayasa Mahkemesi'nden daha özgürlükçü bir tutum ve üniversitelerde kılık kıyafet düzenlemesini devletin laik karakterine aykırı bir girişim gibi görmemesini beklerdim” dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü düzenlemesini iptal kararıyla ilgili AA'nın sorularını yanıtlayan Mumcu, Anayasa Mahkemesi'nin meseleyi esastan görüşmesi ve Anayasa değişikliklerini başlangıç hükümlerine aykırılığı nedeniyle iptal etmesini “öngörülebilir olsa bile ağır bir karar” olduğunu ifade etti.
“Hak ve özgürlük alanlarını genişletilmesi ve siyasal sistemin reforme edilmesi hususundaki girişimlerin de önünün kapanmış olduğunu” savunan Mumcu, “Ben Anayasa Mahkemesi'nden daha özgürlükçü bir tutum ve üniversitelerde kılık kıyafet düzenlemesini devletin laik karakterine aykırı bir girişim gibi görmemesini beklerdim” dedi.
Mumcu, şunları kaydetti:
“Bu kararın, son dönemin siyasi koşullarının baskısı altında alınmış bir karar olduğunu düşünüyorum. Beni asıl kahreden hiç bunlara gerek yokken Türkiye'nin başına bu işlerin gelmesidir.
Bu kararla bir kez daha ortaya çıkmıştır ki; bu hükümet Türkiye'nin hiç bir meselesini çözemez. Bu hükümet, elinde bulunan kudreti kendilerine oy verenlerin aleyhine kullanmaktan başka bir işe yaramamıştır. Bu iktidar ve bu iktidarı yöneten kadrolar, siyasi tarihe milletin emanetini en kötü kullanan kadrolar olarak geçeceklerdir. Önerdiğim gibi YÖK reformu yapılabilseydi bu işlere hiç gerek kalmayacaktı. Daha sonraki tarihlerde de kılık kıyafet meselesini Anayasa'ya koymak isteyen hükümeti kendilerini bekleyen tehlikeler hususunda uyarmıştım.
Bu karara, yargı kararı olarak saygı duymak zorunda olduğumuzu biliyorum ama bir hukukçu olarak bu kararın doğruluğunu savunamam. Başlangıç hükümlerinin geniş yorumlanması bir yol haline gelmemeliydi. Bundan sonra demokrasi ve hukuk devleti kavramlarını birbirleriyle uyumlu bir anlayış içinde kavramak mümkün olmayacaktır. Bu hükümetle Türkiye'nin başına hep aynı şeyler geliyor. Gerçekte Türkiye mağdur oluyor ama mağdur rolünü Tayyip Erdoğan oynuyor.”
Mesut Yılmaz
Eski Başbakanlardan ve Bağımsız Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili kararını, “Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi” ifadeleriyle değerlendirdi.
Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, aylar önce türbanla ilgili Anayasa değişikliğinin gündeme geldiği sırada, bu değişikliğin doğru olmadığını söylediğini hatırlattı. Yılmaz, şöyle konuştu :
“Eğer Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda verdiği kararları incelemiş olsalardı, getirdikleri düzenlemenin çözüm olmayacağını göreceklerdi. Yanlış yaptılar. Maalesef bu konuda yapılacak bir rahatlamanın düzenlemenin de önünü temelli kesmiş oldular.”
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Anayasa Mahkemesinin başörtüsü düzenlemesinin iptaliyle ilgili kararının, TBMM'nin yasama yetkisine müdahale olduğunu savunarak, “Kararla, yasamanın yetkilerine müdahale edilmiş ve TBMM'nin irade koyuculuğu ortadan kaldırılmıştır” dedi.
Yazıcıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararını desteklemediklerini belirterek, kararın “Türkiye'de laikliğin net tanımının yapılması ihtiyacını doğurduğunu” kaydetti.
Muhsin Yazıcıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kararla, kuvvetler ayrılığı dediğimiz yargı-yürütme ve yasamanın en önemli ayağı olan yasamanın yetkilerine müdahale edilmiş ve yasa koyucu olan TBMM'nin irade koyuculuğu ortadan kaldırılmıştır. TBMM'nin büyük çoğunlukla esasa ve iç tüzüğe uygun olarak aldığı bu kararın iptali ileride sıkıntılı bir ortamın doğmasına vesile olacaktır. Bu da ülke insanımızın vicdanında her zaman tartışmalı bir halde duracaktır.”