Güncelleme Tarihi:
Başbakanlık, bu yıl ilk kez Avrupa ülkelerinde Muharrem ayı boyunca görev yapmak üzere 65 Alevi dedesi gönderecek.
Alevi açılımını koordine eden Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Muharrem ayında gönderilecek dedelerin belirlenmesi ve organizasyon işlemleri için Diyanet İşleri Başkanlığı’na talimat verdi. Alevi dedelerin uçak biletleri ve gittikleri ülkede kaldıkları süre boyunca masrafları devletten karşılanacak. 65 dede, Almanya başta olmak üzere Alevi vatandaşların çoğunlukta olduğu Avusturya, Fransa, Belçika’daki cemevlerinde görev yapacaklar.
İMAR PLANINA KATILACAK
Açılım paketinde, imar planıyla ilgili mevzuata ekleme yapılarak cemevlerine ibadethane statüsü tanınması değerlendiriliyor. İmar Kanunu’nda ibadethane olarak yer ayrılması gereken “cami, mescit, kilise, havra ve sinagog” listesine mescitten sonra “cemevi”nin eklenmesi tartışılıyor. Bu durumda Alevi vatandaşların yoğunlaştığı yerleşim alanlarında imar planında cemevine yer ayrılması yasal zorunluluk olacak.
İKİ PERSONELE MAAŞ
Hükümet ayrıca camideki müezzin ve imamda olduğu gibi cemevindeki iki personele de Diyanet bütçesinden maaş ödenmesini değerlendiriyor. Ancak bayram tatilinden önce Bozdağ’ı ziyaret eden Alevi-Bektaşi Federasyonu (ABF), dedelere maaş bağlanmasına karşı çıktı. Maaş ödenecek iki personelin bakım ve temizlikten sorumlu kişiler de olabileceği belirtiliyor. Birçok Alevi örgütü adına taleplerini sunan federasyonun dosyasında, uluslararası hukuk normları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Lozan Antlaşması’yla ilgili değerlendirmeler yer aldı.
HAK AZINLIĞIYIZ
ABF Başkanı Selahattin Özel, görüşme ve talepleriyle ilgili şunları söyledi:
“Laik demokratik bir ülkede Diyanet gibi kurum olmaz. Bunun kaldırılmasını savunuyorsak dedelere maaşı savunmamız gülünç olur. Biz bin yıldır Anadolu’da haklılar ve çıralık ödeyerek dedelerimize katkıda bulunmuşuz, laik bir toplumun yapması gerekeni yapmışız, devlete muhtaç etmemişiz. Bu devlet din devleti değil, bütün inançlara ayrı ayrı para ayırsın. Dede dernek başkanından dahi talimat almaz. Biz herkes gibi bu ülkenin asli unsuruyuz, ama devlet Sünni normlara göre şekillendiği için hak azınlığıyız. Hak azınlığı olarak Lozan hükümlerine göre de taleplerimiz var. Zorunlu din dersi seçmeli olmalı. Bu yapılırken ‘Ben istemiyorum’ diye dilekçe alınmamalı, müracaat edip ‘Ben istiyorum’ diyene verilmeli. Aksi halde zorunlu seçmeli ders oluyor. Nüfus cüzdanındaki din hanesi tamamen çıkartılmalı. Zaten o davayı kazanmıştık, 4 yıldır uygulamaya koymuyor devlet. Bununla ilgili AİHM kararlarını da ekledik. Paket şekillendiğinde bizi yeniden çağıracaklar, müzakere edeceğiz.”