Güncelleme Tarihi:
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
* Tek ortak amacımız hedefimiz var. Daha güzel bir Türkiye. Yaşanabilir bir Türkiye. Havasında özgürlüğün olduğu bir Türkiye. Bir hayalim var. Nasıl güzel bir Türkiye’yi yaratabiliriz? Kadın erkek eşitliğini nasıl sağlayabiliriz? Askerliğini bitirmiş gencecik fidanlarımız nasıl iş sahibi olabilirler? Çocuklar akşam yatağa aç girmesin diye nasıl bir mücadele verebiliriz? Hedefim bunları sağlamak. Bunun için mücadele ediyorum, çalışacağım.
* Bir diktatörün yönettiği bir Türkiye var. Alın terine değer verilmeyen bir Türkiye var. yolsuzluk yapanların el üstünde tutulduğu, ancak alın teriyle kazananların horlandığı bir Türkiye var.
* Çiftçiler, Balıkesirliler, ürettiğiniz ürünün karşılığını alıyor musunuz? Alamıyorsunuz, zarar ediyorsunuz. Dünyanın en pahalı mazotunu size dayatıyorlar. Sen kullanıyorsun, onlar ayakkabı kutularında milyonlar götürüyorlar.
* Buradan bütün Türkiye’deki yurttaşlarıma sesleniyorum. Arada bir elinizi cebinize attığınızda başka bir el görürseniz bilin ki o el Recep’in elidir. Bakın rüşvet ve yolsuzluk diktatörlük rejimlerinde olur. Eğer sizin haber alınma hakkınız kısıtlanmışsa bilin ki o ülkede rüşvet vardır, yolsuzluk vardır. CHP’nin iktidarında bizi eleştirmenin özgürlüğünü, en güzel şekilde basın mensupları yaşayacaktır. Bizi eleştiren her talebe de saygı duyacağız.
MEVLANA'NIN HAKKA YÜRÜDÜĞÜ TARİH
*17 Aralık Türkiye’nin tarihinde bir dönüm noktasıdır. 17 Aralık aynı zamanda Mevlana’nın hakka yürüdüğü tarihtir. 17 Aralık’ta ilk kez bir gerçekle karşılaştık. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin devleti soyduğu tarihtir aynı zamanda. Dört bakan yolsuzluk yaparken suçüstü yakalanmışlardır.
* Demokrasilerde bize düşen bir görev vardır. Kul hakkı yiyeni affetmeyeceğiz. Önümüzde bir tarih var 30 Mart. 30 Mart’ta demokratik yollardan bunun hesabını soracağız. Buradan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Geçmişte Anavatan Partisi vardı, Demokrat Parti vardı, MHP var. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren değerli yurttaşlarım var. Sen niye şu partiye oy verdin diye suçlamadım. Bizler de onlara saygı duyarım. Ama ilk kez önümüzde bir tablo var. çatışan bir Türkiye tablosu var. ben söylemiyorum. TBMM Başkanı Anayasanın 138’nci maddesi çökmüştür diyor. Yani yargı kararları uygulanmıyor. O zaman her yurttaşımın elini vicdanına koyup yeniden düşünmesi lazım.
*Benim cebimde para olmasın ama vatandaşın cebinde para olsun. O huzur içinde yaşasın, huzurlu olsun diyorum ben. Eğer bir kadının akşam tenceresi kaynamıyorsa, yemek pişiremiyorsa çocuklarına o dert benim derdim olacaktır.
*Bizim bir aile sigortası projemiz vardı. Geliri olmayan geliri asgari ücretin altında olan her haneye ayda 600 TL yatırmayı taahhüt etmiştik. Kadın ve aile asla dilenci konumuna gelmeyecekti. Gidecekti bankadan 600 lirasını alacaktı. O kadının da sosyal devlette yanına çoluk çocuğunu alıp marketten alışveriş yapma hakkı vardı. Onlar bizim parçamız. Her türlü çabayı gösterecektik. Dediler ki, parayı nereden bulacaksınız?
AFAKİ BİR RAKAMDIR DEDİLER
*Son yolsuzluk ve rüşvet olayında götürülen para 247 milyar lira. 85 milyar Euro. Bu kadar götürülür mü? Bir sloganları vardı, büyük düşünün. Nedir Türkçesi? Büyük götürün. Büyük götürdüler. 247 milyarı ben söylemedim, gazeteler yazdılar. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sözcüsü dedi ki “Efendim 247 milyar afaki bir rakamdır” eyvallah, yanlış olabilir. Doğruyu kim bilir? Malı götüren bilir. Hırsız bilir. Açıkla kardeşim. Açıklamıyor, sesini de kesti artık. Gerçek rakam belki daha yüksek.
*Mısır’da dönemin devlet başkanının mal varlığı 55 milyar dolar çıktı. Bir kişi götürmüş. Bunlar aile boyu komple götürüyorlar, 85 milyar Euro. Aynı şey, ne fark eder? Kimin parası bu?
*Bir alın teri döküp ürettiği ürünü alamayan çiftçinin parası. İki çocuğuna iş bulamayan annenin parası. Üç siftah yapamayan esnaf parası. Dört üretim yapamayan sanayicinin parası. Beş atanamayan 300 bin öğretmenin parası.
*Malı götürmüşler. Şimdi ne diyorlar? Efendim diyorlar, bize karşı darbe yapıldı. Öyle bir darbe ki, o darbe 60, 71 darbesinden, 80 darbesinden daha ağırdı diyor. Ben darbelere karşıyım arkadaşlar. Kim yaparsa yapsın.
YURTTAŞLARA SESLENİYORUM
*Artık ben ne söyleyeyim. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun sandığa gidin. Ya haktan yana olun ya batıldan yana olun. Ne söyleyeyim ben size?
*Daha dün imam hatiplerin kuruluş yıl dönümünde konuşuyor. İmam hatip fakültelerini kuran biziz, Diyanet’i kuran da bizi. Ama biz hiçbir zaman dini siyasete alet etmedik. Herkesin inancına saygı gösterdik. Her gittiğim yerde söylüyorum. İnsan Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır görüşü ne olursa olsun. inancı rengi dili ne olursa olsun, benim başımın üstünde yeri vardır. Asla ve asla kimseyi inancından ve kimliğinden ötürü suçlamadım. Ama onlar toplumu bölüyorlar.
*İmamlar çağırılmış, müftüler orada, imam hatip öğrencileri orada, CHP’yi yuhalatıyor. Yahu bunlar yarın camide cemaate vaaz verirken ne diyecekler? Senin hiç ahlak anlayışın yok mu arkadaş? Nedir senin din anlayışın. Sen imam hatipi neden siyasete alet ediyorsun. Bütün imamlara sesleniyorum. Size güveniyoruz. Siz toplumun kanaat önderisiniz. Elbette siyasi görüşünüz olabilir. Ama Allah’ın kelamını dillendirirken siyaset kullanmayacaksınız.
*Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapıldı. Bekliyorum Diyanet İşleri Başkanı konuşacak mı acaba?
*Daha düne kadar aranan oğlunu, bilal oğlanı hakimin önüne göndermedin. Korktu. Korkan adamda bir şey vardır. Niye korkuyorsun?
EVLATLIKTAN REDDEDİYORUM DİYOR
*Eğer diyor yolsuzluğa bulaşmışsa ben evlatlıktan reddediyorum. Her anne babanın gözünde evladı değerlidir. Hiçbir anne babanın kendi evladını reddetmesini istemeyiz. Ama biz şunu isteriz. Sen diyorsun ki benim oğlum yolsuzluğa bulaşmadı. Güzel.
*Bir örnek veriyorum. Ali Ağaoğlu. İstanbul Bakırköy’de kendi arsasına özel imar durumu çıkarmak için sana geldi. Seninle konuştu. Sen Erdoğan Bayraktar’a talimat verdin. Diyor ki imar durumunu değiştirin, istediği gibi yapın. Ama sonra diyor ki bak senin arsanın durumunu değiştirdim. Sen malı götürdün. Şimdi sıra bana geldi. Benim oğlum varya o vakıf kurdu diyor. Senin İstanbul’da Ataşehir’de 20 dönümlük arsan var. onu da oğlumun vakfına ver diyor. Bunlar bu söylediklerimin tamamı mahkeme kayıtlarında var. neden Bilal’i göndermiyor, bunun için.
POLİS, SAVCI DEĞİŞTİ
*Savcıyı değiştirdi, polisi değiştirdi. Şimdi kalkmış efeleniyor. Reddederim. Bu hükümetin ne yaptığını biliyoruz. Senin de ne yaptığını biliyoruz. Sen yolsuzlukların başındaki çete reisisin. Ben bunu da çok iyi biliyorum.
*Diyor ki devlette çeteler var. eyvallah doğrudur. Çeteler kim? Senin istifa ettirdiğin dört tane bakanın. Çete reisi kim? Onu ben söylemeyeyim. Onu kendi bakanı söyledi. Sen ne söylediysen onu yaptım diyor. Soyulan Türkiye’dir. Bu ülkenin yoksul halkıdır.