Güncelleme Tarihi:
Üskül’ün kendisi de günde 4 kez insülin iğnesi yapmak zorunda olan bir diyabet hastası. Prof. Dr. Üskül Diyabet 2020: Vizyon ve Hedefler Projesi’nin hasta hakları konusundaki çalışmalarını Hürriyet Pazar’a anlattı.
* DİYABETLİLER HAKLARINI BİLMİYOR: TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na diyabetlilerden hak ihlaliyle ilgili hiç şikayet gelmedi. Gelseydi mutlaka ilgilenirdik. Hastalıklar içinde bazıları daha özel. Diyabet bunlardan. Diyabet belli bir yaşam biçimini birlikte getiriyor. Başka bazı kronik hastalıklarla seyrediyor. Onunla yaşamak oldukça pahalı. İnsülin alanların kan şekerini sürekli ölçmeleri şart. Bunun için alet, iğne ucu, test çubuğu, başka bir sürü şey gerekiyor. Genel sağlıklı yaşam hakkı çerçevesinde baktığımızda diyabetlilerin hakları özellikle önem taşıyor. Diyabetliler, haklarını ve bu hakları nasıl alacaklarını bilmeli. Sağlıklı yaşam hakkı sosyal devlet anlayışının da zorunlu bir gereği.
* NUFÜSUN YÜZDE 10’U DİYABETLİ: Gizli diyabet hastası çok sayıda insan var. Babam 74 yaşında, ameliyattan önce fark etti diyabet olduğunu. Ameliyat olması gerekmeseydi belki hiç fark etmeyecekti. Gizli diyabetlileri de düşünecek olursak nüfusun yüzde 10’u diyabet hastası. Diyabet kendi başına öldürücü bir hastalık değil. Ama iyi kontrol ve tedavi yapılmazsa gözünüzü kaybedebilirsiniz, bacaklarınız kesilebilir, böbrek yetmezliğiyle karşı karşıya kalabilirsiniz, diyaliz hastası olabilirsiniz. Vücudun neredeyse bütün organlarını etkileyebiliyor. Bu komplikasyonlarla karşılaşmak diyabetle uğraşmaktan daha zor ve pahalı. Bu nedenle de ileriye yönelik ne yapılması gerektiği üzerinde durmak ve gereken önlemleri almak, sağlık hakkının kullanılabilir hale gelmesi gerekiyor.
* MALZEMEDEN TASARRUF EDİLMESİN: İlaç ve malzemelerin sosyal güvenlik kurumlarınca tam olarak karşılanması çok önemli bir talep. Eskiden bu şeker ölçüm çubukları ödenmiyordu. Şimdi ödeniyor ama bu kez de miktarda sınırlama var. Doktor da hasta da ölçüm çubuklarından kaç tane kullanılacağını önceden bilemez. Kendimden biliyorum, bazen bir akşamda 3 kez şekerimi ölçmek zorunda kalıyorum. Yiyorum, ölçüyorum, şeker istenen düzeye gelmemişse yine yiyorum, tekrar ölçüyorum. Diyabet hastası için şeker düşmesi (hipoglisemi) çok tehlikeli. Hastalık süresi uzadıkça şeker düşmesini fark etme derecesi düşüyor. Bir süreden sonra artık hissedemiyorsunuz. Hissedemediğimiz için de önlem alamıyoruz. Ölçümlerini düzenli yapamayanların bir gece yatağa yatıp, ertesi sabah uyanamaması söz konusu. Ben de bir gece uykumda hipoglisemiye girdim. Eşim fark etmiş ve hastaneye kaldırmışlar. Aradaki 3 saati hiçbir şekilde hatırlamıyorum. Bana günde bazen 2 tane test çubuğu yetiyor. Bazen 5 tane kullanıyorum. Bu konularda anlayışlı olmak gerekiyor.
RTÜK’TE DİYABET ÖNLEMLERİ
* SGK’SI OLMAYANI DEVLET TEDAVİ ETMELİ: Tüm toplumun sosyal güvenlik kapsamında olmaması da bir sorun. 18 yaşına kadar çocukların her türlü sağlık sorunu devlet tarafından karşılanıyor. 18 yaşını geçmiş, iş bulamamış, örneğin babası sosyal güvenlik kurumuna borcunu ödememişse çocuk sosyal güvenlik hizmetinden yararlanamıyor. Sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmayan diyabetlilerin tedavilerine devlet destek vermeli.
* HERKESE DİYABET EĞİTİMİ: Diyabetlilerin üzerinde mutlaka hastalıklarını belirten bir kart bulunmalı. Örneğin diyabetli sokakta düştü, bayıldı. Çevresindekiler şekerli su verebilir. Bu çok riskli bir davranış. Sadece hasta değil, tüm toplum diyabet konusunda asgari bir bilgiye sahip olmalı. Bazı dizilerde diyabetlilere zarar verecek bazı bilgiler yer alıyor. Bu çok yanlış. RTÜK’e başvurarak buna karşı önlem almak gerekiyor.
* DİYABET MERKEZLERİ KURULMALI: Diyabet tedavisi ekip işi. Diyabet doktoru, göz doktoru, nörolog, nefrolog, diyabet hemşiresi, diyetisyen, psikolog ekipte yer almalı. Her yerde bu ekipler kurulamaz ama büyük merkezlerde olabilir. Hastanın eline insülini, yemek listesini verip göndermek yetmez. Belli aralıklarla mutlaka takip edilmesi lazım. Diyabetle uzun yıllar yaşanıyor. Hastalara önerim kendi dosyalarını yapmaları. Yaptıkları tüm tetkikleri, raporları burada saklamaları.
DİYABET TESTLERİ İNSAN HAKKI İHLALİ
Tip 1 diyabetliler askerlikten muaf. Diyabetli olduğumuzu kanıtlamak için sağlık raporu gerekiyor. Aslında devlet veya üniversite hastanelerinden alınmış raporları var. Buna rağmen askeri hastaneler diyabetli olduklarını yeniden tespit etme ihtiyacı duyuyor. Hasta insülin yapıyor, beslenmesine dikkat ediyorsa kan şekeri normal çıkar. Dolayısıyla raporu alabilmek için iki hafta askeri hastanede yatanlar var. Hastalara “24-48 saat ilaçlarını alma, diyabetli olduğun ortaya çıksın, raporunu verelim” deniliyor. İlaçların kesilmesi hastanın riske girmesi demek. Sağlık hakkının ihlali yani. Buna bir çare bulmak lazım. Bazen de rapor alındıktan sonra hasta 1 yıl askere çağrılmıyor, hava değişimine gönderiliyor. Ama ertesi yıl yeniden kontrolden geçmesi isteniyor. Bütün dünya biliyor ki diyabet kroniktir, hayat boyu sürer. İkinci bir teste gerek yok.
RAPORLAR 1 YILLIK
Diyabet geçen bir hastalık olmasa da rapor 1 yıl geçerli. İlaçlar ve malzemeleri alabilmek için bir yılın sonunda yenilenmesi gerekiyor. Raporun yenilenmesi taşrada büyük bir yük. Bu nedenle geçerlilik süresi daha uzun tutulmalı. Yine raporda hangi ilaçların kullanılması gerektiği yazıyor. Ama genel isimlerinin yerine ilacın özellikleri neredeyse belirtilerek yazılıyor. Ama kontrole gittiğimizde doktor o insülini değil de bir başkasını uygun görebiliyor. Ama raporumuzda o ilk insülinin adı olduğu için raporun yenilenmesi gerekiyor. Raporlar genel ilaçları kapsayacak bir şekilde yazılsa bu sorun ortadan kalkacak.
DİYABETLİLER İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
* Diyabet hastası çocukların kendilerine özgü sorunları var. Çocuk oldukları ve her yıl biraz daha büyüdükleri için hastalığı kabullenmede ve sağlıklı ilişki kurmada sorunlar yaşayabiliyorlar.
* Dışlanabiliyorlar. Her aşamada mutlak suretle psikolog desteğine ihtiyaç duyabiliyorlar. Sağlık ekibinde bir psikoloğun da bulunması şart.
* Okul çağındaki diyabet hastaları da birçok sorun yaşıyor. Diyabetli çocuğun günde 6 kez beslenmesi gerekir. Okulda bulundukları saatler içinde ara öğünlerini almalılar.
* Herkesin içinde insülin yapamıyorlar. Okullarda revir bulunmalı ve burada insülinleri yapabilmeliler.
* Okul kantinleri sadece diyabetliler için değil tüm çocuklar için çok önemli bir sorun. Örneğin diyabet hastası çocukların içebileceği şekersiz meyve suyu bulunmaması bir tür ayrımcılık. Kantinlerde hem sağlıklı beslenmeye hem de diyabetlilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yiyecek çeşitliliği sağlanmalı.
* Yaz aylarında çocuklara hastalığıyla ilgili eğitim verebilmek için diyabet kamplarının yapılması çok yararlı. Sivil toplum kuruluşları bu konuda çok çaba harcıyorlar ama desteğe ihiyaçları var. Hiç olmazsa kamu kurumlarından çok düşük ücretle yararlanabilme olanakları sağlanmalı.
* Bütün bunlar lüzumsuz gibi görülebilir. Fakat hastalığa bağlı gelişebilecek komplikasyonlar geliştiğinde yapılacak harcamaların yanında çok ucuz.
Zafer Üskül kimdir?
Mehmet Zafer Üskül, 1944 Mersin doğumlu. 1979’da profesör oldu. Birçok üniversitede öğretim üyeliği görevinde bulunarak lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. Mersin Üniversitesi’nde Anayasa Hukuku Öğretim Üyeliği ve Rektör Yardımcılığı görevini yaptı. İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu Üyeliği ve Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. Birçok sivil toplum kuruluşunun kurucusu, yöneticisi oldu. Şu anda AKP’den Mersin milletvekili. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve Atatürkçülükten arındırılmış yeni anayasa çalışmalarıyla tanınıyor.
Ben, Tip 2 diyabetim. Ama bazı hekimler insüline bağımlı olduğum için artık Tip 1’sin diyorlar. Bir hasta olarak diyabetle ilgili epey şey öğrendim. 20 yıllık bir diyabetli olarak doktorlar beni iyi buluyor. Uzun etkili insülini günde bir, kısa etkiliyi her yemekten önce üç defa yapıyorum. Lokantada, otobüste, trende her yerde insülinimi çekinmeden yaptım. Başkaları rahatsız oluyorsa bakmasınlar. Diyabetlilere önerim de kendilerini asla kötü ya da eksik hissetmesinler.