Hükümeti düşüreceklerini anladım

Darbe soruşturması kapsamında tutuklanan eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, savcılık ifadesinde çarpıcı açıklamalarda bulundu. 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra cemaate bakışının değiştiğini belirten Hamsici, “25 Aralık operasyonundan sonra İzmir’deki operasyon, Adana’daki tır operasyonu yapılınca bu cemaatin hükümeti devirmeye yönelik eylemler içinde olduğunu anladım” dedi. 

Darbe soruşturması kapsamında tutuklanan 112 yüksek yargı mensubu arasında yer alan Hamsici, savcılık ifadesinde çarpıcı açıklamalarda bulundu. Memur Suçları Soruşturma Bürosunda görevli savcılarca ifadesi alınan Hamsici, özetle şunları söyledi:

İÇKİ VE SİGARADAN UZAK DURSUN DİYE 

“Ben Fethullah Gülen olarak bilinen şahısla isimlendirilen cemaatin içinde bulunmadım, toplantılarına katılmadım. Hukuk fakültesini bitiren oğlum liseyi İncek’te bulunan okullarda okudu. Bunun sebebi ise oğlumun içkiden, sigaradan uzak kalıp, iyi ahlaklı olarak yetişmesini sağlamaktı. Küçük oğlum, lise bir ve ikinci sınıfı cemaate yakın olduğunu bildiğim İvedik’teki Samanyolu’nda okumuştu. 17-25 Aralık olarak bilinen olaydan sonra ben oğlumu bu okuldan aldım. 

CEMAATİN GERÇEK YÜZÜNÜ 17 ARALIKTA GÖRDÜM 

Ben bu cemaatin gerçek yüzünü 17 Aralık’tan sonra öğrendim ve anladım. O dönemde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turhan Çolakkadı’yı aradım. ‘Ne oluyor’ dedim. O da bana dört bakanı ilgilendiren bir yolsuzluk dosyasının olduğunu söyledi. ‘Dosyada delil var mı’ diye sordum. ‘Dosyada delil var’ dedi. Aynı gün 1. Daire Başkanı olan İbrahim Okur yanıma geldi, bana ‘bu operasyon cemaat kaynaklı, devamı da gelebilir ve bu operasyonu yapanlar cemaate yakın kişiler. Biz de tedbirimizi alalım’ dedi. Daha sonra 25 Aralık operasyonu yapılınca ben bu hakim ve savcıların cemaate yakın olduğunu iyice kabul ettim. 

AMAÇ HÜKÜMETİ DEVİRMEK 

25 Aralık operasyonundan sonra İzmir’deki operasyon, Adana’daki tır operasyonu yapılınca bu cemaatin hükümeti devirmeye yönelik eylemler içinde olduğunu anladım. Ben o ana kadar bu cemaatin bu şekilde hareket ettiğini sezinleyememiştim. Ben bu ana kadar bu cemaatin yetiştirdiği çocukların sigara içmeyen, kötü alışkanlık edinmeyen, vatanını milletini seven dürüst kişiler olduğuna inanmıştım. Bu operasyonlardan sonra bu cemaate benim bakış açım değişmiştir. 

SEMPATİM KALMADI

Hatta Muammer Akkuş (17 Aralık savcısı) isimli savcının dosyadan el çektirilmesi ve dosyadan el çektirilmesi kısmının soruşturulmasını veto ettim, bildiri dağıtım soruşturmasını inceleme iznini onayladım. Hatta birinci dairenin yapısını değiştirip bu savcıların başka yerlere tayin edilmesi yönünde teşvik ettim, çalıştım ve oy kullandım. 17 Aralık’tan sonra ben bu cemaatin yapılanmasını öğrendiğim için herhangi bir sempatim kalmadı.” 

YARGITAY’A 160’LAR NASIL ATANDI 

Savcının, 2010 yılında Yargıtay’a atanan 160 üyenin neredeyse tamamının FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmak suçundan soruşturulduğunu hatırlatarak, “Bu şahısların seçiminde size kimler talimat verdi?” sorusuna da Hamsici şu yanıtları verdi:

ÖZ’ÜN TEHDİTİNİ İŞLEME KOYDUM 

“HSYK üyelerinin her biri yaklaşık 160 hakim ve savcı ismi yazmasıyla, 12 rakamına ulaşan şahısları seçtik. Bu seçilen kişilerin çoğunluğuna şu an için FETÖ/PDY örgütünden dolayı soruşturma yapılmasına bir şey diyemiyorum. O dönem bakanlık yapan kişinin (Bekir Bozdağ), Zekeriya Öz’ün Cumhurbaşkanına tehdidini işleme koymuyorlar diye HSYK hakkındaki açıklaması sırasında da kurulun üç defa toplanmasını sağladım. Ancak karar yeter sayısı çıkmayınca karar veremedik. Ben Fetullah Gülen’e yakın olduğu belirtilen şahısların bir terör örgütü içinde yer aldıkları kanaatine vardıktan sonra bu yönde tüm incelemelere izin verilmesini sağladım veya bu yönde karar verdim. 

YARGITAY BAŞKANI DA VARDI 

(Yargı imamı olduğu anlaşılan ve haklarında iddianame düzenlenen Ahmet Can, Osman Karkuş ve Abdulkadir Aksoy’u tanıyor musunuz?) Osman Karakuş isimli şahsı Emniyet Müdürlüğünde emniyet mensubu olmasından dolayı bilirim. Nihat Ömeroğlu, Hakkı Manav, İsmail Rüştü Cirit’in olduğu bir ortamda birkaç defa yemek yedik. Benim Ahmet Can olarak bildiğim tek şahıs Teftiş Kurulu Başkanı olduğu dönemde Yargıtay üyesi olarak seçtiğimiz şahıstır. Fetullah Gülen isimli şahıs ile bire bir görüşmüş değilim. Ondan bana herhangi bir talimat ve telkin gelmiş değildir. Aklımı hiç kimseye de ipotek etmedim. Suçlamaları reddediyorum. Darbeyi gerçekleştirmek isteyen kişileri de şiddetle kınıyorum.”