"Hükümet, operasyon yapma kararlığında değil"

Güncelleme Tarihi:

Hükümet, operasyon yapma kararlığında değil
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2007 14:56

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Öyle anlaşılıyor ki bu hükümet, Türkiye'nin bunca ağır terör tehdidine karşılık caydırıcı, etkili bir askeri operasyon yapma kararlılığı, imkanı, siyasi iradesi içinde değildir” dedi.

Haberin Devamı

Partisinin bölge toplantısına katılmak üzere Kocaeli'ne gelen Baykal, Grand Yükseliş Otel'de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin kritik bir dönemden geçtiğini belirterek, özellikle terör konusunda CHP'nin doğru teşhis koyduğunu, zamanında uyarıları bulunduğunu, Türkiye'nin önünde şekillenen tehlikeleri önceden haber veren sorumlu bir parti olarak görev yaptıklarını söyledi.
“Terör sorunu ülkenin temel meselesi haline dönüşmüştür” diyen Baykal, iktidarın yıllarca bu konularda kararlı politika izlemediğini, durumu idare eden, geçiştiren, tehlikeyi görmezlikten gelen yaklaşım sergilediğini iddia etti.
Sorunun katlanarak büyüdüğünü belirten Baykal, şöyle konuştu:
“Son olarak Dağlıca'daki terör saldırısıyla Türkiye'nin terör karşısındaki politikası sürdürülemez hale gelmiş, terör hükümeti aşmıştır. Dağlıca saldırısından sonra olay köklü bir şekilde değişmeye başladı. Türkiye'ye yönelik terörün Irak bağlantısı net bir şekilde ön plana çıktı. 200 kadar terörist Irak'tan geçerek Türkiye'ye girip karakola saldırdı, 12 askerimizi şehit etti, 13 askerimizi yaraladı, 8 askerimizi alıp tekrar Irak'a geçtiler. Böylece Türkiye'deki terörün Irak'la bağlantısı var mı, yok mu tartışması anlamını kaybetti. Ne kadar yerinde bir tespit olduğu, Türkiye'deki terörü Irak'ın beslediği, bir suçüstü durumu yaratılarak tespit edilmiş oldu. Türkiye'nin artık terör karşısında durumu geçiştirme şansı olmadığı, CHP'nin değerlendirmelerinin ne kadar yerinde olduğu görüldü.”

“TERÖRÜ TASFİYE ETMEK HEDEF OLMAKTAN ÇIKTI”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Kış gelmeden askeri müdahaleyi yapacağız” dediğini söyleyen Baykal, artık söylemin değişmeye başladığını, askeri müdahalenin Irak'ın kuzeyinden terörü tasfiye etmenin hedef olmaktan çıktığını, terör örgütünün silah bırakmasını sağlamanın amaç edinildiğini savundu.
Terör örgütünün silahı bırakmasının, terör amacından vazgeçmesinin Irak'ın kuzeyinin tasfiye edilmesi anlamına gelmeyeceğini belirten Baykal, şunları kaydetti:
“Kendi iradesiyle silahı bıraktıktan sonra yine kendi iradesiyle uygun gördüğü anda silahı eline almasına engel getirmez. Türkiye, dünyada bu derece haklı konuma geldiği halde, talebini terör örgütünün Kuzey Irak'tan tümüyle tasfiye edilmesi hedefinden terör örgütünün silah bırakması hedefine doğru indirdiği anda artık olayın Türkiye bakımından anlamı değişmeye başlamıştır. Bu aşamada terör örgütünün silah bırakmasını talep etmek demek, karşılığında bizim de bir şeyler yapmayı kabul etmemiz anlamına gelir. Öyle anlaşılıyor ki bu hükümet, Türkiye'nin bunca ağır terör tehdidine karşılık caydırıcı, etkili bir askeri operasyon yapma kararlılığı, imkanı, siyasi iradesi içinde değildir.”

Haberin Devamı

TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülen Hakim ve Savcılar Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifini eleştiren Baykal, şunları söyledi:
“Olağanüstü bir hız, görülmemiş bir tempoyla bu yasa teklifi derhal komisyon gündemine alındı, tümüyle ilgili görüşmeler hızla tamamlandı ve bu kadar önemli bir konuda yani Türkiye'de yargının nasıl oluşacağı, nasıl şekilleneceğiyle ilgili konuda yeni bir anlayış getiren, sakıncalı, tehlikeli, kabul edilemez, dünyada örneği olmayan bir anlayışı getiren yasal düzenleme bir milletvekili tarafından yüksek yargı kurumlarının haberi olmadan, Adalet Bakanlığı bu işe bulaşmıyor havası yaratılarak sessizce geçiştirildi, komisyondan hızla çıkarılarak genel kurula taşınmak istendi. Önümüzdeki hafta bunun mücadelesi devam edecek. AK Parti iktidarının yargıya bakışına bu olayda net bir şekilde suçüstü yapılmıştır.”

Haberin Devamı

Yasanın amacının, hakim ve savcı alımında mülakat sistemini belirleyici hale getirmek olduğunu savunan Baykal, şöyle devam etti:
“Mülakat sistemi kişisel değerlendirme imkanı getiren bir sistemdir. Bilgiyi objektif şekilde ölçmeyi öngören değil kişisel değerlendirme yapmaya imkan veren bir sistemdir. Mülakat, siyasetçinin tayin ettiği bürokratlarca yapılacaktır. Dünya bu sistemi reddetmiştir, BM kararları, AB kararlarında istikrarlı bir şekilde reddedilen bir yöntem ve yargıyı siyasallaştırmanın yoludur. Tehlikeli bir şekilde yargıyı siyasetin hegemonyası altına alabilecek bir yaklaşımdır.
Bu seçim öncesi denenmiş, kanun girişimine karşı Yargıtay Daire Başkanlar Kurulu çok sert, kararlı, büyük bir tepki göstermiş, Danıştay daire başkanları da aynı tepkiyi göstermiş, dönemin cumhurbaşkanı bunun çok yanlış olacağını görerek iade etmişti. Bu konu askıya alınmıştı. Anlaşılıyor ki bu konu şimdi sessizce, kimseyi uyarmadan, bir milletvekilinin sıradan bir teklifi görüşülüyormuş gibi yaparak, kamuoyu başka konularla meşgulken sessizce geçiştirilmek isteniyor.”
Bu konuda gerekenleri komisyonda yapmaya başladıklarını ancak bunun Türkiye'nin ortak konusu olduğunu ifade eden Deniz Baykal, “Türkiye'yi bu konuda uyarıyoruz, yargı elden gitmek üzeredir. Yargının siyasallaşması tehlikesi söz konusu. Bunun da ötesinde yargının tarikat etkisi altına girmesi tehdidi ve tehlikesi vardır. Bu düzenleme anayasa değişikliğinden daha önemlidir” diye konuştu.
Baykal, cumhurbaşkanlığının da artık “fren” olmaktan çıktığını, eski cumhurbaşkanları gibi durumu değerlendiren, anayasanın gereğini yerine getiren yaklaşımın artık söz konusu olmadığını ileri sürerek, “AK Parti zihniyeti, dayanışması, dünyaya AK Parti yorumu, AK Parti alt kültürleri cumhurbaşkanlığı dahil Türkiye'nin tüm karar noktalarında etkili olmaya başlamıştır” dedi.

Haberin Devamı

Baykal, daha sonra, basına kapalı yapılan CHP bölge toplantısına katıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!