Güncelleme Tarihi:
Yılmaz, "paralel yapılanmanın" basit bir yapı olmadığını, devletin bugüne kadar karşılaştığı en ciddi örgütlenme olduğunu belirtti. Yılmaz, bu yapılanmanın son derece profesyonel şekilde algı operasyonları ile HSYK’yı taraflı gösterip yıpratarak, kendi eylemlerinin soruşturulmasını engelleyerek kendi mensuplarını masum göstermeye çalıştığını savundu.
SON ANA KADAR FAYDALANMAK İSTEDİ
Yakalama çıkarılınca yurtdışına kaçan Zekeriya Öz’ün meslekten ihracına dair tebligatın içinden bir tek ihraç yazısının çıkmadığına ve bu nedenle HSYK olarak Ankara Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarına dikkat çeken Yılmaz, “Zekeriya Öz, son ana kadar hakimlik ve savcılık mesleğinin ayrıcalıklarından faydalanmak istedi. İhracına ilişkin evrak ancak 10 Ağustos’ta yani firar ettiği günün sabahı teslim alındı. Avukatı 11 Ağustos’ta Öz’ün ihracına yeniden inceleme talebiyle HSYK’ya başvurdu” dedi. Yılmaz, özetle şunları söyledi:
MUHALEFET ŞERHLERİ BİR AYDA GELDİ
“Firar eden üç savcıyla ilgili ihraç kararını HSYK 12 Mayıs’ta verdi. Biz yasa gereği gerekçeli kararı 15 gün içinde yazdık ve 27 Mayıs’ta verdik. İki HSYK üyesi ise muhalefet şerhlerini ancak 29 Haziran’da teslim etti. İhraç kararlarının imzaları 7 Temmuz’da tamamlandı. Üç savcıya 548 gramlık 105 sayfalık evrak, 8 Temmuz’da tebligata çıkarılabildi. Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’in tebligatları sorunsuz yapıldı. Ancak Öz’e yapılan tebligat ekinden ihraç kararı çıkmadı. Bu nedenle HSYK olarak ikinci bir tebligat çıkardık, 6 Ağustos’ta postaya verildi. Evrak Öz’ün avukatı tarafından 10 Ağustos’ta yani Öz’ün firar ettiği günün sabahı teslim alındı. Avukatı 11 Ağustos’ta ihraç kararına yeniden inceleme istedi. Ancak bu talep henüz HSYK’ya ulaşmadı. Savcılık da PTT de konuyu araştırıyor.
KONU ÇARPITILIYOR
Öz ve diğer savcılar için 17-25 Aralık hadisesi ile ilgili soruşturma izni eski HSYK zamanında verildi. Bu soruşturma bir yıl sürdü. 31 Aralık 2014’te karar verilebildi. Ergenekon ve Balyoz yargılamalarıyla ilgili soruşturma izni ise bizim dönemimizde daha altı ay öne verildi. Bu konu çarpıtılıyor. Hakim savcıların soruşturma izni ve yargılama süreçleri farklı ve uzuyor. Örneğin Selam-Tevhid soruşturması ancak 1.5 yılda soruşturma izni aşamasına gelebildi.
HUKUKSUZLUĞU YAPANIN KARŞISINDAYIZ
Hukuksuzluğu kim yaparsa yapsın, kime karşı yapılırsa yapılsın HSYK olarak karşısındayız; gereği hukuk çerçevesinde yapılır ve hesabı da sorulur. Hükümete karşı yapıldığında o savcıları kahraman ilan edenler var. Biz buna da karşıyız. Objektif ve bağımsız olarak gerekeni yapıyoruz. Ama maalesef bir kesim HSYK’yı ısrarla taraflı göstererek yıpratmak için çalışıyor. HSYK olarak seçimle geldik. Anayasal görevimizi yapıyoruz. Hakim ve savcı arkadaşlarımıza karşı sorumluyuz. Kurul’un siyaset zemini dışına çıkararak hukuk içinde kalmasını arzuluyoruz.
TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATILMALI
Hiçbir şekilde ne olursa olsun yargıda siyaset konuşulmasını, siyasi davranışlar sergilenmesini arzulamıyoruz. Yargıya sarsılan güveni yeniden onarmak ve milletin güvenine sahip bir kurum haline getirmek istiyoruz. Halk adliyeye güvenle gelsin, huzurla ayrılsın ve yargısal süreci gönül rahatlığı ile beklesin istiyoruz. Anayasanın 38. maddesi açık. Hukuka aykırı hiçbir delil hükme esas alınamaz. Hukuksuz dinleme ayıbı tarihin çöplüğüne atılmalıdır. Sümeyye Erdoğan dosyasında görev alan iki savcıyla ilgili dosya basına yansıyan iddialar üzerine rutin işlem olarak açıldı. Eleştiriler için erken. HSYK’nın halk nezdinde yıpratılması için yapılıyor.
YARSAV BENİ HEDEF YAPTI
Her türlü eleştiriye saygılıyım. Ama eleştirinin ötesine taşan beni hedef gösteren yargılamayı etkileme niteliği taşıyan YARSAV’ın Suruç’un açıklamasına çok üzüldü. Bu açıklama ile hedef haline getirildim. Yüzlerce tehdit aldım. Bir yargı örgütünü hiç yakışmadı. Acaba kendilerine aynı şey yapılsa ne olur?”