Güncelleme Tarihi:
HSK'dan yapılan yazılı açıklamada, bağımsız ve tarafsız olarak görevini gerçekleştiren Türk hakim ve savcılarının birinci önceliğinin anayasaya, kanunlara, dosyadaki maddi gerçeğe ve hukuka uygun elde edilmiş delillere göre hüküm vermek olduğu bildirildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Türk Hâkim ve Savcıları, millet olmanın, bir arada huzur içinde yaşamanın bir gereği olarak; farklılıklara saygı duyma, birbirine anlayışla yaklaşma ve herkese eşit davranma bilinciyle; dil, din, mezhep, ırk, etnik köken, cinsiyet, siyasi düşünce, sosyal ve ekonomik durum, hemşehricilik, yaşam biçimi, dış görünüş, medeni hal gibi sebeplerin ayrımcılığa neden olmaması için toplumun her ferdinin göstermesi gereken duyarlılığın üstünde bir farkındalığa sahiptir. Adil, hızlı, etkin ve güvenilir bir yargı sistemi için hâkim ve savcılar kadar toplumun da sorumluluklarının bulunduğu muhakkaktır. Giyim, kuşam, yaşam biçimi, etnik kimlik gibi çoğaltılabilecek nedenlerle hâkim ve savcıların tarafsızlığına gölge düşürecek açıklamalar, 100 yaşına girmeye hazırlanan Cumhuriyetimize ve demokrasi kazanımlarına ters düşecek; birlik olma, beraber olma ve millet olma şiarımıza uygun olmayacaktır. Hâkim ve savcı olabilmek için gerekli şartlar, anayasa ve yasalarımızda açıkça belirtilmiştir. Yasal mevzuat dışında başka sınırlamalar aramak; anayasamızda ve evrensel hukukta güvence altına alınan temel hak ve hürriyetler anlayışı ve hukuk devleti ilkesiyle de asla bağdaşmayacaktır. Zor şartlarda üstün bir fedakârlıkla görevlerini yerine getiren Türk Hâkim ve Savcılarını; yaşam biçimleri, giyim kuşamları, inançları gibi çağ dışı anlayışla tartışmaya açmak, yargı sistemimize, adalete, ülkeye ve millete hiçbir katkı sunmayacağı unutulmamalıdır."