OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 20, 2005 00:00
Tam 10 yıl önce bir Afrika ülkesi olan Ruanda’da, modern çağın yüzünü kızartacak bir katliam yaşandı. 100 gün içinde yaklaşık bir milyon insan katledildi. Bütün dünyanın görmezden geldiği bu katliam sırasında bir otel müdürü olan Paul Rusesabagina, sayıları 1268’i bulan mülteciyi, müdürü olduğu Milles Collines otelinde saklamayı başardı. "Hotel Rwanda" bu olayı beyazperdeye taşıyor. Yönetmenliğini Terry George'un üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Don Cheadle, Sophie Okonedo, Jaoquin Phoenix ve Nick Nolte yer alıyor. Olayın asıl kahramanı olan Paul Rusesabagina ise ekibe özel danışmanlık yaptı. Filmde Paul Rusesabagina'yı canlandıran Don Cheadle'ın da en iyi erkek oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildiğini hatırlatalım. DUYDUĞUM KORKU HEYECANIMDAN BÜYÜKTÜ Yönetmen Terry George, olayın kahramanı olan Paul Rusesabagina'nın öyküsünü üç yıl önce dinlediğinde çok heyecanlanmış. "Bu öyle bir hikayeydi ki, tüm sinema camiasını içine çekebilecek kadar güçlüydü" diyerek anlatıyor George neler hissettiğini. Ve devam ediyor: "Utanarak söylemek zorundayım, hiçbirimizin haberi bile olmayan, bir konuydu. Ancak bunların dışında daha da önemlisi, bu hikaye, izleyiciye, aşk, sevdiğini kaybetme, korku ve cesaret duygularını tattırabilecek, herhangi birimizin başına gelebilecek, tabii böyle bir cesareti gösterebilirsek, etkileyici ve insanı içine çeken bir olaydı." MODERN SOYKIRIM Ruandalıların müthiş mücadelesi 1990’ların en kanlı katliamı olarak Afrika tarihindeki yerini aldı. Hikayenin daha trajik olmasının nedeni ise dünyanın bu vahşeti gözardı edip, Ruanda halkını bu korkunç teröre mahkum etmesiydi. Dünya gazeteleri bu olayları, sadece alışıldık bir üçüncü ülke haberi olarak duyurmayı tercih etti.Yüz günü aşkın bir süre içinde yaklaşık bir milyon kişi vahşi bir şekilde katletildi, öyleki başkent Kigali’nin caddeleri ve nehirleri olduğu gibi kana bulanmıştı, ama kimse yardıma gelmedi. Ortada ne bir müdahele, ne askeri kuvvet, ne de anlaşma sağlamak isteyen birileri vardı. Ruanda’lı Hutu’lar, kendi Tutsi komşularını, hatta onlara engel olmaya çalışan modern düşünceli Hutu’ları bile zalimce katlettiler.George'u en çok zorlayan ise başaramama korkusu olmuş. "Duyduğum başaramam korkusu heyecandan daha yoğundu" diye anlatıyor yönetmen. NOTLAR... NOTLAR... NOTLAR...* Yönetmen Terry George, Ocak 2003’te, perdeye aktaracağı hikayenin ana mekanını daha iyi tanıyabilmek ve daha ayrıntılı inceleme yapmak için Ruanda’ya gitti. * George, Ruanda’da bir çok yeri gezebilme ve o vahşetten Paul’un yardımıyla kurtulmayı başaran insanlarla konuşma imkanı buldu. Yönetmen Ruanda’yı Paul ile gezmenin önceliklerini, insanların ona sevgi ve hayranlıkla yaklaşmalarının güzelliğini, gözlerinin içindeki mutluluk ışıltılarının kelimelerle anlatılamayacağını düşünüyor. * George’un Ruanda anıları genelde oldukça pozitif olsa da ve tanıştığı tüm insanlardan ilham da alsa hiçbirşey onu katliamın gerçekleştiği bir olay mahallindeki görüntülere hazırlayamazdı. * George ile yazar ve yapım sorumlusu Pearson özellikle filmin bir belgeselden çok, seyirciyi duyguların hakimiyetinde olayların içine çekecek ve otel Mille Collines’de, içindeki ortamı hissettirecek bir
film yaratmaya çalıştılar. * Hotel Ruanda, genel olarak, oldukça kiÅŸisel bir hikaye ve aynı zamanda bir binanın içinde sıkışmış insanları ve onların iliÅŸkileri üzerine yoÄŸanlaÅŸmış bir drama.Â
button