Homoseksüellerin hakları insan hakkı mıdır?

Güncelleme Tarihi:

Homoseksüellerin hakları insan hakkı mıdır
Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2004 00:16

Her şey, Brezilya’nın Birleşmiş Milletler’in Cenevre’de süren İnsan Hakları Komisyonu toplatısına getirdiği öneri ile başladı.

Komisyonda yer alan Brezilya heyeti, eşcinsel haklarının, evrensel insan haklarından sayılmasını istiyordu. Gelen teklif, komisyonu bir anda cephelere ayırdı. Bir tarafta Türkiye’nin de üyesi olduğu İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi ülkeler ile Çin, diğer yanda eşcinsel haklarının tanınmasını isteyen Avrupa Birliği (AB) ve diğer demokratik ülkeler kıran kırana bir mücadeleye girdi. Tartışma, gözlemci olarak katıldığı toplantılarda Türkiye’yi de zor bir durumda bıraktı. Türkiye, bu tartışmada hangi tarafta yer alacağı konusunda şimdilik kararsız. Üyesi olmaya çalıştığı AB mi, üyesi olduğu İKÖ mü?

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu’nun 15 Mart’ta Cenevre’de başlayan 60. toplantısı ilginç bir mücadeye sahne oluyor. Eşcinsel haklarının evrensel insan haklarından sayılması için Brezilya’nın yaptığı öneri, Avrupa Birliği (AB) öncülüğündeki demokratik ülkelerle İslam ülkelerini karşı karşıya getirdi. Katolik Cephe adı verilen ve aralarında Bahreyn, Mısır, Etiyopya, Pakistan, Suudi Arabistan ve Sudan’ın bulunduğu İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi ülkeler, Çin’in de desteğiyle tasarıya karşı çıkıyor. Sonuç için iki tarafa da yüzde 50-50 şans veriliyor.

Türkiye, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun üyesi değil. Ama mesele Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Çünkü bir kampta üyesi olduğu İKÖ üyeleri, diğer tarafta üye olmak istediği Avrupa Birliği var. Gerçi İKÖ’nün bu konuda aldığı bağlayıcı bir kararı yok ama AB’ye uyum sürecinde, konu Türkiye için yakın dönemde AB açısından bağlayıcı olacaktır. Yine de, komisyon üyesi olmasa da, birçok ülke toplantıda gözlemci olarak bakanlık düzeyinde temsil edilirken, burada daha alt kademe bir temsili tercih eden Türk delegasyonunun ‘çekingen’ tavrı Türkiye’nin bu çetrefil konuda ‘Ne şiş yansın ne kebap’ politikası uyguladığı yorumlarına yol açıyor.

HERKES TÜRKLERİ SORUYOR

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin eşcinsellik konusunda topu taca atan bir tavır izlediği eleştirilerine katılmıyor. Türkiye’nin toplantıda BM Daimi Temsilcisiyle temsil edildiğini doğrulayan Dışişleri yetkilileri, altı hafta sürecek toplantıya, gerektikçe Türkiye’den yetkililerin gelip gideceğini belirtiyorlar.

Cenevre’deki toplantıyı yakından izleyen, dünyanın en önemli eşcinsel örgütlerinin başında gelen Uluslararası Gay Lezbiyen Örgütü’nün (ILGA) Türk Genel Sekreteri Kürşat Kahramanoğlu ise Dışişleri’yle aynı görüşte değil:

‘Burada Müslüman ve demokratik bir ülke olarak Türkiye’nin tavrına çok önem veriliyor. Türkiye’nin imajı açısından bulunmaz bir fırsat. Karşılaştığım herkes bana ‘Türkler nerede’ diye soruyor. Ama Türk delegasyonu, tavrını belli etmektense sanki buharlaşma politikası uyguluyor. İyi de bu mevzudan sonsuza dek kaçamazsınız ki, eninde sonunda AB sürecinde karşınıza gelecek.’

ŞİMDİ DE SUÇ DEĞİL

Kahramanoğlu’nun işaret ettiği durum, daha önce AB’ye adaylık sürecinde birçok ülkenin başına gelmişti. Örneğin Kıbrıs Rum Kesimi ve Romanya, Avrupa Konseyi’nden gördükleri yoğun baskı sonucu, yasalarından eşcinselliği suç sayan maddeleri çıkarmışlardı. Bu süreç, kilisenin muhalefeti dolayısıyla Kıbrıs’ta çok zorlu geçmişti.

Yine de, tüm muhafazakar değer yargılarına karşın Türkiye, Kıbrıs Rum Kesimi’yle kıyaslandığında bu konuda bazı avantajlara sahip. Çünkü Kıbrıs yasaları, eşcinselliği suç sayan İngiliz hukukuna dayanıyordu. Ama Türkiye, medeni kanununu bu konuya hiç değinmeyen Fransız hukukundan aldı. Bu sayede eşcinsellik, örneğin Almanya’da 1967’ye kadar suçken, Türk yasalarında hiçbir zaman suç sayılmadı. Bir bakıma, hukuken yok sayma politikası, durumu bugüne kadar idare ettirdi.

CİNSEL YÖNELİM İBARESİ

Kamuoyuna pek yansımasa da, Türkiye eşcinsel hakları konusunda tamamen hazırlıksız da değil. Meclis Adalet Alt Komisyonu, yeni ceza kanunu tasarısında ayrımcılık suçunu düzenleyen 170. maddeye ‘cinsel yönelim’ ibaresini ekledi. Böylece cinsel yönelimler nedeniyle ayrımcılığa maruz kalan eşcinsellere ilk kez hukuki mücadele yolu açılacak. Kimse bir eşcinseli cinsel tercihleri yüzünden dışlayamayacak.

Ama tasarı bu şekilde yasalaşırsa, bu kez eşcinsellere diğer vatandaşların yararlandığı evlenme, miras, evlat edinme gibi hakların tanınması gündeme gelecek. Bu da medeni hukukta, ceza hukukunda, velayet-vesayet hukuklarında ciddi değişikliklerin yapılması anlamına geliyor.

Konu, eşcinsellerin kurduğu sivil toplum örgütleri tarafından yakından takip ediliyor. Eşcinsel sivil toplum girişimi Lambda-İstanbul bu konuları tartışmak üzere Bilgi Üniversitesi’nin desteğiyle bir sempozyum düzenlemeye hazırlanıyor. 7-8 Mayıs’ta üniversitenin Dolapdere kampusunda gerçekleşecek uluslararası sempozyumda, yerli ve yabancı katılımcılarla eşcinselliğin hukuki boyutu ile yapılması gerekenler masaya yatırılacak. Türkiyeli eşcinseller kim olduklarını, ne istediklerini ve haklarının ve sınırlarının neler olduğunu bulmaya çalışacaklar.

HÜRRİYET ŞENER

(İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı)

Evlilik hakkı tanınmalı

Türk kanunlarında eşcinsellere karşı doğrudan bir ayrımcılık yok ama dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de ayrımcı uygulamalar çok yaygın. Mesela bir Hortum Süleyman konusu var. Beyoğlu’nda Ülker Sokak’ın boşaltılması sırasında travestilerin kapıları kırıldı, geri giremesinler diye demirci çağırılıp evlerin kapıları demirle kapatıldı, ekmek bile satmasınlar diye bakkallar tembihlendi. Bunların hepsini biliyoruz. Biz dernek olarak toplumun diğer kesimlerinin faydalandığı evlenme, miras bırakma, çocuk edinme gibi hakların eşcinsellere de tanınması gerektiğine inanıyoruz. Almanya’da iki eşcinsel evlenirken, Türkiye’de neden evlenemesin?

ÜMİT KOCASAKAL

(İstanbul Barosu AB Komisyonu Başkanı)

Eşcinsel hakları dendiğinde, bütün yasaların toptan değişmesi gerek

Eşcinsel hakları deyince bu konuyu iki ana başlık altında incelemek mümkün. Birisi doğrudan Medeni Kanun’u ilgilendiriyor. Medeni Kanun aynı cins evlenmelerini yasaklıyor. Peki evlendi, o zaman ne olacak? O zaman mesele ceza hukukunun alanına giriyor: 237. Madde, kanunun evlenmelerini men ettiği kimselerin, bu yasaklılıklarını bildikleri halde akitlerini yapan memurların, bu suretle evlenenlerin, bu evliliğe rıza gösteren veli ya da vasilerin 3 aydan iki yıla kadar hapislerini öngörüyor. Mesele burada da bitmiyor. Bunu tanıyacak olursanız evlat edinme, velayet, vesayet hukuklarının bu duruma göre yeniden düzenlemesi gerekecek. Ben askeri savcılık yaparken birkaç eşcinseli ordudan çıkarmıştık. Aynı mantıkla anayasamızın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi de çiğnenmiş sayılabilir. Yani Türkiye’nin bu konuda önünde tartışması ve yapması gereken çok şey var.

KÜRŞAT KAHRAMANOĞLU

(Uluslararası Gay Lezbiyen Kuruluşu Genel Sekreteri)

Türkiye eşcinsel hakları konusunda sabıkalı değil

Türkiye eşcinsel hakları konusunda sabıkalı bir ülke olarak nitelenemez. Bildiğim kadarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde aleyhinde açılmış bir dava da yok. Ama eksiklikler var tabii ki. NATO bünyesinde eşcinselliği hastalık diye gören tek ordu Türk Ordusu. Oysa Dünya Sağlık Örgütü (WHO) eşcinselliğin bir hastalık olmadığını 15 yıl önce kabul etti. Avrupa ve gelişmiş Batı’da eşcinsel haklarının insan hakkı olup olmadığı artık tartışılmıyor. O yüzden bu birliğe (AB) girmek isteyen ülkeler, ceza ve anayasa hukuklarında bu yönde hükümler varsa bunları değiştirmek durumundalar. Türkiye’nin de bu konudaki eksiklikleri süreç içinde fark edilecek ve önüne gelecektir.

ERSÖNMEZ YARBAY

(TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi, Ankara Milletvekili)

Homoseksüel aileler kurulmasına karşıyım

Eşcinsellere bugüne kadar yapılan dışlama, hor görme gibi yaklaşımlara kesinlikle karşıyım. İlke olarak insanların cinsel tercihleriyle uğraşılmamalıdır. Ancak bu asgari yaşam standartları sağlanırken iki konuyu birbirinden ayırmak gerekir. Ben bunu bir hastalık olarak görüyorum. Bu davranışlarından vazgeçmeleri hatta bu marjinal grupların topluma kazandırılması için eğitim çalışmaları da yapılmalı diye düşünüyorum. Elbette ki bu insanlar toplumun bir parçası olarak bizlerle yaşamalıdır ama homoseksüel aileler kurulmasını ya da evlat edinme gibi durumları kişisel olarak hem yanlış hem de gayri ahlaki buluyorum.

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN EŞCİNSEL TARTIŞMALARI

* Çalışma hukukunda ayrımcılığa karşı önlem alınması

* Cinsiyet değiştirme ile ilgili mevzuatın normalleştirilmesi

* Askere alma ile ilgili uygulamanın değiştirilmesi

* Anayasa, Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu’nda ayrımcılığa karşı hükümlerin yer alması

* Evlenme, evlat edinme, miras, velayet, vesayet gibi konularda eşcinsellerin lehine düzenlemeler yapılması

* Ailenin korunmasına dair kanunun eşcinselleri de kapsaması

* Yasalardan ve müfredattan ayrımcılığa neden olabilecek muğlak hükümlerin çıkarılması
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!