Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Gül, yemekteki konuşmasına, Hollande ve heyetini Türkiye'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı. Fransa'nın eski cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın 1992'deki ziyaretinden 22 yıl sonra gerçekleşen ziyaretin tarihi önemi olduğunu vurgulayan Gül, "Ziyaretinizin, köklü bir mazisi bulunan ilişkilerimizin, tarihi derinliğine yakışır seviyelere taşınması bakımından mihenk taşı teşkil edeceğine inanıyorum" diye konuştu. Gül, Hollande'ın heyetindeki bakanlar ve iş adamlarının ziyarete verilen önemi en güzel şekilde gösterdiğini ifade etti.
Türkiye ve Fransa'nın tarih boyunca çok yakın ilişki içinde olduğunu anımsatan Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Akdeniz ve merkezi Avrupa ekseninde paylaştığımız ortak kader, Fransa ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilerin temellerinin 16. yüzyılda atılmasını sağlamıştır. Böylelikle, Avrupa tarihinde farklı dinlere mensup iki ülke arasında ilk ittifak anlaşması 1536'da imzalanmıştır. Siyasi, diplomatik ve ticari alanda başlayan ilişkilerimize, zamanla çok zengin beşeri boyutlar da eklenmiştir. Bugün Fransız kahvaltı kültürünün vazgeçilmez unsuru olan 'kahve',17'nci yüzyılda bu topraklardan size gelmiştir. Batı dünyası da bu toprakları ve kültürü, İstanbul'dan 'dünyanın başkenti' olarak bahsedecek kadar şehrin büyüsüne kapılan ve Türkiye'ye yerleşmeye karar veren Fransız Lamartin'in gözünden, Piyer Loti'den, Flaubert'den ve De Nerval'den tanımıştır. Avrupa Kıtası'nda ortak mazimizin bu kadar köklü, aynı zamanda siyasetten sanata, kültürden hukuka birçok alanda ilişkilerimizin bu denli yoğun olduğu çok az ülke vardır. Günümüzde de köklü bir maziyi ve müşterek değerleri paylaştığımız Fransa ile ilişkilerimizi her alanda derinleştirme irademiz tam ve güçlüdür. Fransa'nın da aynı iradeyi göstermesi halinde, iki ülke halklarının birbirleriyle ilgili toplumsal algılamalarının süratle olumlu yönde değişeceğinden hiç şüphe duymuyorum."
"Ekonomik ilişkilerin desteklenmesi için geniş imkanlar var"
İkili ilişkilerin ekonomik ve ticari alanda desteklenmesi için de çok geniş imkanlar olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin yatırımcılara sayısız fırsatlar sunduğunu vurguladı. Türkiye'de siyasi istikrarın sağlandığını, Maastricht kriterlerinin büyük ölçüde karşılandığını belirten Gül, makroekonomik göstergelerin güçlülüğüne, finans ve bankacılık sektörünün, ekonomik şoklar karşısındaki sağlamlığına işaret etti. Gül, Türkiye'nin, küresel kriz ortamında, yabancı yatırımcılar için "güvenli bir liman" olduğunu dile getirdi.
Fransız müteşebbislerin de Türkiye'nin sunduğu imkanlardan yararlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke arasında ticaret hacmini 20 milyar avroya yükselme hedefinin konulduğunu anımsattı. Gül, Hollande'ın çok sayıda Fransız işadamıyla gerçekleştirdiği ziyaretin, ticaretten enerjiye, otomotivden telekomünikasyona kadar uzanan geniş bir yelpazede güçlü bir sinerji oluşturarak, ikili ilişkilere ilave bir dinamik kazandıracağına olan inancını ifade etti.
"Avrupa'nın özgürlüğü için aynı çatı altında mücadele"
Türkiye ve Fransa'nın, 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana Avrupa'nın özgürlüğü için aynı çatı altında mücadele veren iki müttefik olduğunun unutulmamasını isteyen Cumhurbaşkanı Gül, NATO, Avrupa Konseyi, AGİT, OECD gibi uluslararası platformlarda demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük, insan hakları ve serbest piyasa gibi ortak değerler ve ilkeler birlikte mücadele edildiğine vurgu yaptı
Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
"Yaklaşık 40 yıl süren bu mücadelenin başarıyla sonuçlanmasında güçlü ittifak ilişkilerimiz çok önemli rol oynamıştır. Bugün Avrupa'da barış, huzur, özgürlük ve refahın sağlanmış olmasında, Soğuk Savaş'ın ardından birçok Avrupalı devletin NATO'ya üye olmasında ve hatta bunların çoğunun AB ile bütünleşmelerinde tarihi ortaklığımızın rolü büyüktür. Ortak ilke ve değerlerimiz temelinde her alana teşmil edilen Türkiye-Fransa ortaklığı bugün de önemini korumaktadır. Nitekim, Türkiye ile Fransa, karşı karşıya olduğumuz birçok küresel ve bölgesel konuda bakış açıları ve politikaları büyük ölçüde örtüşen iki ülkedir. Pozitif bir gündemle sürdürülecek Türkiye-Fransa ilişkilerinin, tüm bu meselelerin hallinde müspet bir sinerji oluşturacağı da aşikardır. Bu itibarla bölgesel ve küresel meselelerle ilgili yakınlığımızın, ikili ilişkilerimize ve AB üyelik sürecimize mutlaka pozitif biçimde yansıtılması gerektiğine inanıyorum."
"Avrupa, müşterek çıkarları paylaştığımız bir ortaklık projesi"
Modern Türkiye'nin, Avrupa ile ilişkileri hiçbir zaman sadece güvenlik eksenli bir bakış açısıyla ele almadığına dikkati çeken Gül, "Bizim için Avrupa, ortak bir maziyi, ortak ilke ve değerleri, bölgesel ve küresel meseleler karşısında müşterek çıkarları paylaştığımız bir ortaklık projesidir. Geçmişinde özgürlük ve güvenliği için büyük fedakarlıklar üstlendiğimiz ve parçası olduğumuz Avrupa'nın, geleceğinde de ortak ilke ve değerlerimiz temelinde yer almak istiyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Türkiye ile AB ilişkilerinin 50 yıllık geçmişi olduğunu anımsatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AB üyelik müzakerelerini, ahde vefa ilkesi temelinde sonuna kadar götürmek istiyoruz. Müzakere sürecini tamamlamış ve her alanda Avrupa standartlarını yakalamış bir Türkiye, şüphesiz herkesin yararına olacaktır. Dostumuz Fransa'dan geçmişte AB katılım sürecimizde güçlü destek gördük. Ancak zamanla maalesef Paris'te belli tereddütlerin ortaya çıktığına da şahit olduk. Bugün Fransa'nın, Türkiye'nin AB üyelik süreci konusunda yeniden müspet bir yaklaşıma yönelmesini memnuniyetle karşılıyoruz.'Avrupa için en büyük tehlike yılgınlıktır.' Bu tespiti, zamanında Cumhurbaşkanı Mitterrand da yapmıştı. Avrupa projesi, her zamankinden daha fazla vizyon, stratejik bakış ve pragmatizm gerektirmektedir. Gelecek kuşaklara ancak bu şekilde heyecan ve umut aşılayabiliriz. Türkiye ve Fransa, hiç şüphesiz Avrupa projesinin geleceğine yeni bir soluk getirebilecek basiret, sağduyu ve liderlik anlayışına sahiptir."
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını, Hollande'ın ziyaretinin, köklü ve çok boyutlu ilişkilere her alanda dinamizm kazandıracağına olan inancı dile getirerek bitirdi.
Hollande, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Çankaya Köşkü'nde onuruna verdiği akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Gül'ün, NATO Zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri ilk görüşmede ilettiği daveti gerçekleştirmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Fransa'dan 22 yıl aradan sonra Türkiye'ye cumhurbaşkanı düzeyinde ziyaret gerçekleştiğini anımsatan Hollande, 16. yüzyıla dayanan ilişkilerin tarihine bakıldığında 22 yılın çok da uzun bir zaman olmadığını belirtti. Hollande, "İlişkilerin geçmişi, I. François ile Kanuni Sultan Süleyman arasındaki ilişkilere dayanıyor. Zamanında 'leylak ile hilal arasındaki ittifak' olarak adlandırılan bu ittifak herkesi şaşırtmıştı çünkü son derece modern bir ittifaktı. O zaman bile dini aidiyetlerin ötesinde bir ittifaktı" diye konuştu.
Bu orijinal ittifaktan hareketle iki ülke arasında hiçbir zaman kesilmeyen çeşitli temaslar kurulduğunu anlatan Hollande, diller, kültürler ve toplumların bu ilişkinin tanığı olduğunu kaydetti.
''ÇANKAYA'DA TOPLANIYORUZ VE TABİİ Kİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü DÜŞÜNÜYORUM''
"Bu akşam Çankaya Köşkü'nde toplanıyoruz ve tabii ki Mustafa Kemal Atatürk'ü düşünüyorum. Fransa o zaman, cumhuriyetin kurulmasından önce Kemal Atatürk'ün hükümetini tanımış ilk Batılı ülke olmuştu" diyen Fransa Cumhurbaşkanı Gül, geçmişten sonra şimdiden ve gelecekten de bahsetmek istediğini ifade ederek Türkiye'nin son yıllarda büyük bir dönüşüm geçirdiğini vurguladı.
''İLİŞKİLERDE YENİ BİR DÖNEM AÇMAK İÇİN FIRSAT''
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere de değinerek "Türkiye, Fransa için Japonya, Hindistan ve Brezilya gibi çok önemli bir ekonomik ortak" diye konuştu.
"Bu devlet ziyareti, ilişkilerimizde, enerji, ulaşım, tarım, gıda gibi çok farklı alanlarda yeni bir dönem açmak için de çok güzel bir fırsat" diyen Hollande, Fransa'nın Türkiye'nin arzu ettiği bütün alanlarda teknoloji paylaşımına hazır olduğunu bildirdi. Hollande, daha çok sayıda Türk şirketinin Fransa'da faaliyette bulunduğunu da görmek istediklerini söyledi.
Fransa'ya yerleşen Türk vatandaşların sayısının 600 bine ulaştığına işaret eden Hollande, bir kısmı vatandaşlık da alan Fransa'daki Türklerin ülkenin canlılığına büyük katkı sağladığını dile getirdi.
"Türkiye'nin Suriyeli göçmenlerle ilgili çabaları sitayişle anıyorum"
Türkiye ve Fransa'nın, özellikle Suriye konusunda "barış ve güvenlik" hedefini paylaşan iki ülke olduğuna dikkati çeken Hollande, "Suriye dramı konusunda birlikte bir siyasi çözüm bulmaya çalışıyoruz. Burada, bir kez daha Türk halkının, Türkiye'ye gelen 700 bin Suriyeli göçmeni karşılama konusunda gösterdiği çabaları sitayişle anmak istiyorum" ifadesini kullandı.
Akdeniz'de bütün demokratik geçiş dönemlerine eşlik ettiklerini, Tunus'un önden gittiğini, Müslümanlık ve demokrasinin birlikte var olabileceğini gösterdiğini söyleyen Kıbrıs sorununa da değinen Hollande, "Fransa, Kıbrıs konusunda da çözüm için katkıya bulunmaya hazır. Bu konuda kesin, nihai bir çözüm istiyoruz. Her iki tarafla da konuşabildiğimiz için bu konuda katkıda bulunabileceğimize inanıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa perspektifinin Türkiye'de neyi temsil ettiğini bildiğini aktaran Hollande, sözlerine şöyle devam etti:
"2004 yılında başlatılan müzakere sürecinin, iyi niyet ve saptanan prosedürler çerçevesinde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bütün bu sürecin sonunda gerçekler kendini anlatacaktır ve bu süreç devam ettirilmelidir.Fransa, müzakere sürecinde temel haklar, yargının bağımsızlığı, şeffaflık, hukuk devleti gibi konularda yeni başlıkların açılmasına hazırdır. Bu konuda Fransa'nın tarihi gelenekleri çerçevesinde bu ilkelerin gerçekleşmesini arzu etmektedir."
Fransa ve Türkiye'nin kültür, dil ve bilimin ilerlemesinin değerini iyi bilen ülkeler olduğunu kaydeden Hollande, çok sayıda Türk sanatçısı ve aydınının uzun yıllar Fransa'da yaşadığını, Türk sanatının başarılarını hayranlıkla izlediklerini ve çağdaş sanatı da yakından takip ettiklerini ifade etti.
Ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açmak istediğini anlatan Hollande, konuşmasını, "Yaşasın Türkiye, yaşasın Fransa" diyerek tamamladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın onuruna Çankaya Köşkü’nde resmi akşam yemeği verdi.
Yemekte konuşan Cumhurbaşkanı Gül, 22 yıl sonra Fransa’dan Türkiye’ye devlet başkanı düzeyindeki bu ilk ziyaretin tarihi önemine işaret etti. Gül, bu ziyaretin, köklü bir mazisi bulunan ilişkilerin, tarihi derinliğine yakışır seviyelere taşınması bakımından mihenk taşı teşkil edeceğine inandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül konuşmasında, siyasi, diplomatik ve ticari alanda başlayan ilişkilere, zamanla çok zengin beşeri boyutlar eklendiğini belirterek, günümüzde Fransız kahvaltı kültürünün vazgeçilmez unsuru olan kahvenin, 17’nci yüzyılda bu topraklardan Fransa’ya götürüldüğünü kaydetti.
FRANSIZLARIN GÖZÜNDEN ANADOLU VE İSTANBUL
“Batı dünyası, bu toprakları ve kültürünü, İstanbul’dan ‘dünyanın başkenti’ olarak bahsedecek kadar şehrin büyüsüne kapılan ve Türkiye’ye yerleşmeye karar veren Fransız Lamartin’in gözünden, Pierre Loti’den, Filober’den ve Dö Nerval’den tanımıştır.” diyen Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: “Günümüzde de köklü bir maziyi ve müşterek değerleri paylaştığımız Fransa ile ilişkilerimizi her alanda derinleştirme irademiz tam ve güçlüdür. Fransa’nın da aynı iradeyi göstermesi halinde, iki ülke halklarının birbirleriyle ilgili toplumsal algılamalarının süratle olumlu yönde değişeceğinden hiç şüphe duymuyorum. Esasen ikili ilişkilerimizi ekonomik ve ticari alanda desteklemek için imkanlar geniştir. En başta Türkiye’de siyasi istikrar sağlanmıştır. Ayrıca, Maastricht Kriterleri büyük ölçüde karşılanmıştır. Makroekonomik göstergeler güçlüdür. Finans ve bankacılık sektörü, ekonomik şoklar karşısında rüştünü ispatlamıştır. Küresel kriz ortamında Türkiye, yabancı yatırımcılar için güvenli bir liman olmuştur.”
“BU ZİYARET, İKİLİ İLİŞKİLERİMİZE İLAVE DİNAMİZM KAZANDIRACAK”
Fransız müteşebbislerin, Türkiye’nin sunduğu imkânlardan istifade ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “Nitekim ticaret hacmimiz yaklaşık 11 milyar dolardır. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı ile 20 milyar Evro hedefini koyduk. Son on yılda ülkemizdeki Fransız yatırımları 7,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Fransa’daki Türk yatırımları da 1,2 milyar doları bulmuştur. Önde gelen Fransız iş adamlarıyla birlikte gerçekleştirdiğiniz bu ziyaretin, ticaretten enerjiye, otomotivden telekomünikasyona kadar uzanan geniş bir yelpazede güçlü bir sinerji oluşturarak, ikili ilişkilerimize ilave dinamizm kazandıracağına inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
“KÜRESEL VE BÖLGESEL BİRÇOK KONUDA ORTAK BAKIŞ AÇISINA SAHİPİZ”
Ortak ilke ve değerler temelinde, Türkiye-Fransa ortaklığının bugün de önemini koruduğunu söyleyen Gül, Türkiye ile Fransa’nın, karşı karşıya olduğu birçok küresel ve bölgesel konuda bakış açıları ve politikaları büyük ölçüde örtüşen iki ülke olduğunu belirtti. Pozitif bir gündemle sürdürülecek Türkiye-Fransa ilişkilerinin, müspet bir sinerji oluşturacağını ifade eden Gül, “Bu itibarla, bölgesel ve küresel meselelerle ilgili yakınlığımızın, ikili ilişkilerimize ve AB üyelik sürecimize mutlaka pozitif biçimde yansıtılması gerektiğine inanıyorum. Modern Türkiye, Avrupa ile ilişkileri hiçbir zaman sadece güvenlik eksenli bir bakış açısıyla ele almamıştır. Bizim için Avrupa, ortak bir maziyi, ortak ilke ve değerleri, bölgesel ve küresel meseleler karşısında müşterek çıkarları paylaştığımız bir ortaklık projesidir.” şeklinde konuştu.
AB ÜYELİK MÜZAKERELERİNDE ‘AHDE VEFA’ VURGUSU
Türkiye’nin, geçmişinde özgürlük ve güvenliği için büyük fedakârlıklar üstlendiği ve parçası olduğu Avrupa’nın, geleceğinde de ortak ilke ve değerler temelinde yer almak istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yıl AB ile ilişkilerimizin 50’nci yıl dönümünü idrak ediyoruz. AB üyelik müzakerelerini, ahde vefa ilkesi temelinde sonuna kadar götürmek istiyoruz. Müzakere sürecini tamamlamış ve her alanda Avrupa standartlarını yakalamış bir Türkiye, şüphesiz herkesin yararınadır.”
“FRANSA’NIN MÜSPET YAKLAŞIMI MEMNUNİYET VERİCİ”
Türkiye’nin, Fransa’dan geçmişte AB katılım sürecimizde güçlü destek gördüğünü, ancak zamanla maalesef Paris’te belli tereddütlerin ortaya çıktığını kaydeden Gül, bugün Fransa’nın, Türkiye’nin AB üyelik süreci konusunda yeniden müspet bir yaklaşıma yönelmesini memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti. "Avrupa için en büyük tehlike yılgınlıktır. Bu tespiti, zamanında Cumhurbaşkanı Mitterrand da yapmıştı." diyen Gül, "Avrupa projesi, her zamankinden daha fazla vizyon, stratejik bakış ve pragmatizm gerektirmektedir. Gelecek kuşaklara ancak bu şekilde heyecan ve umut aşılayabiliriz. Türkiye ve Fransa, hiç şüphesiz Avrupa projesinin geleceğine yeni bir soluk getirebilecek basiret, sağduyu ve liderlik anlayışına sahiptir.” şeklinde sözlerini tamamladı.