Güncelleme Tarihi:
Hollanda'nın Leiden Üniversitesi Kadın Araştırmaları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Joyce V. Outshoorn, Bilgi Üniversitesi'nde bir konferans vermek üzere Türkiye'deydi. Outshoorn'un konferans konusu AB üyesi ülkelerde, kadın haklarıyla ilgili düzenlemelerin yetersizliğiydi. Bu yetersizliği çeşitli örneklerle dile getiren Outshoorn'a göre, İskandinav ülkeleri dışındaki ülkelerde kadının sosyal yaşamı göz ardı ediliyor.
Hollanda Leiden Üniversitesi Kadın Araştırmaları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Joyce V. Outshoorn Avrupa Birliği Üyesi ülkelerin kadın haklarıyla ilgili düzenlemelerini yetersiz buluyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Hollanda Leiden üniversitesi'nin birlikte yürüttükleri Avrupa Etüdleri Programı çerçevesinde Türkiye'de bulunan Outshoorn, aynı zamanda Joke Smit Enstitüsü Kadın Çalışmaları Bölümü'nün de yöneticiliğini yapıyor.
AB yetkililerinin sık sık dile getirdikleri ‘Avrupa Birliği sadece ekonomik bir birlik değil, sosyal boyutu da olan bir oluşum’ görüşünün tersine, Outshoorn AB'nin temellerinin ekonomik olduğunu, bu yüzden de kadınlara dair düzenlemelerin, sadece iş hayatına göre yapıldığını belirtiyor. Bu da kadının sosyal yaşamını gözardı etmek anlamına geliyor.
ÇALIŞMIYORSAN YOKSUN
Outshoorn'un ‘‘Avrupa Birliği'nde kadınlar için varolan düzenlemeleri tatmin edici buluyor musuz?’’ sorusuna yanıtıysa şöyle:
‘‘Hayır. Tatmin edici bulmuyorum. AB bu konuda birçok kanun çıkardı ama bence bunlar yeterli değil. Kadını sadece ‘çalışan' olarak ele alıp hayatındaki çocuk bakımı, ev ile ilgili işler gibi önemli diğer konuları ele almıyorlar. Eşit ödeme, iş hayatında eşit muamele, emekli maaşlarında eşitlik gibi konular düzenleniyor ve sosyal güvenlik hakları sağlanıyor. Yani her şey işle ilgili. Çalışmayan kadınlar bunlara sahip değiller ve sadece ülkelerinin belirlediği düzeyde sosyal güvenceye sahipler. Yani AB'nin kadın uygulamaları eksik’’
Outshoorn’un AB üyesi devletlere eleştirisi, AB makamlarının Türkiye'ye yönelttikleri 'AB kriterlerini siz kendinize göre yorumluyorsunuz' eleştirisinin de bir benzeri:
‘‘Avrupa Birliği ve ondan önce kurulmuş olan AET gibi kuruluşlar kadın erkek eşitliği konusunu hiçbir zaman ciddi bir sorun olarak görmemişlerdir. Kadın hakları konusunda temel engeller AB hukukunun dar bir ekonomik bakış açısına sahip olmasından çok, üye devletlerin ortak bir sosyal politika geliştirmek istememelerinden kaynaklanmıştır.’’
SOSYAL AYRIMCILIK VAR
Prof. Dr. Outshoorn'a göre, kadınların işe girişi konusunda Avrupa'da ulusal kanunlar düzeyinde artık kadın erkek ayrımı kalmadı. Ancak Outshoorn sosyal ayrımcılığın kendi ülkesinde hala çok olduğunu şu sözlerle belirtiyor:
‘‘Hollanda'da politikada kadın oranı hala yüzde 5 seviyesinde. Türkiye'de benim ülkemden fazla kadın mühendis var. Çünkü benim ülkemde kadınlar teknoloji ve ekonomiden çok, öğretmenlik, hemşirelik gibi alanlara yönelmeye teşvik ediliyorlar.
Güney Avrupa ülkeleri çoğunlukla Katolik iken, Kuzeybatı ülkeleri Protestan. Protestan ülkeler kadınlar için daha kaliteli koşullara sahip; Güney'deki Katolik ülkelerde daha fazla sosyal ayrımcılık görülüyor.’’
Prof. Outshoorn, Avrupa'da sosyal demokrat hükümetlerin kadına daha olumlu yaklaşmalarına rağmen Almanya'daki gibi Hıristiyan Demokratlar'ın kadın sorunlarını hep daha az önemsediklerinin de göze çarptığını belirtiyor. Outshoorn, Avrupa Birliği'nde çalışan 'femokratlar'ın da kadın sorunları konusunda etkili olduğunu şöyle dile getiriyor:
‘‘Bu kadınlar feministler ve bürokratlar. Bunun için onlara iki kelimenin birleşiminden oluşan ‘femokrat' deniliyor. Femokratlar 1970'lerden beri oluşturdukları lobi faaliyeti ile AB içinde kadın hakları konusunda birçok kanunun çıkmasına ivme kazandırıyorlar.’’
Outshoorn, AB’nin 1996'da çıkardığı bir kararnameyle ilk kez iş yaşamının ötesine geçen bir karar aldığını ise şöyle anlatıyor:
‘‘Kararname anne - babaların çocukları doğduktan sonra 13 hafta izin alabilmelerini ve babanın da çocuğuna bakmasına izin veriyor. Bu AB'nin konuyla ilgili, işyerlerinin ötesine geçerek aldığı ilk karar oldu. Üye ülkelerin kararnamelere uyması gerekiyor. Ancak bazı ülkeler bunu kendilerine göre yorumlamak istiyor. Sosyal düzenlemeler çok ağır ekonomik yükler getiriyor. Muhtemelen Türkiye üye olduğunda da bunları yaşayacak.’’
AYNI YAŞTA EMEKLİLİK
Outshoorn dışardan bakan bir uzman olarak Türkiye'de kadınlar için ilk dikkatini çekenin ekonomi sorunu olduğunu söylüyor. Outshoorn ‘‘Türkiye'de yoksulluk sorunu var. Bence Türkiye'deki kadınlar için en önemli sorunlardan biri de kağıt üzerinde yapılan değişikliklerin hayata geçirilememesi ’’ diyor. Kültürel uygulamaların çok önemli olduğunu belirten Outshoorn'a göre, demokratikleşme ve modernize edilmiş bir ekonomi bir çok sorunun çözümü için olduğu gibi kadın konusunda da gerekli. Bu yüzden de, eğer modern bir ekonomi kurulmak isteniyorsa kadınların iş hayatında yer almaları şart.
Outshoorn Türkiye'nin, Avrupa Birliği'ne girmesi halinde kadınlarla erkeklerin aynı yaşta emekliliğini kabul etmek zorunda kalacağını söylüyor.
Türkiye'de kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı AB standartlarına göre aynı olmak zorunda. 1991'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülen ‘Barbour Davası’ AB tarihinde en önemli antlaşmalardan biri olan Maastricht Antlaşması'nı etkiledi. Kadın iş arkadaşlarıyla aynı primleri ödemesine rağmen onlardan 5 yıl sonra, 65 yaşında emekli olmasına tepki gösteren Barbour'un davası, AB'nin 1993 yılında kabul edilen kuruluş anlaşmasına da ‘kadınlarla erkekler aynı yaşta emekli olur’ şeklinde yansıdı. Outshoorn ‘‘Türkiye AB'ye girerse emeklilik yaşını da buna göre değiştirmek zorunda’’ diyor.
İtalya ‘da cinsel taciz büyük problem
Outshoorn'a göre Avrupa Birliği içinde kadınların sosyal yaşamda en rahat olabildikleri ülkeler İskandinav ülkelerinden İsveç ve Danimarka. Avrupa'da kuzeye doğru gidildikçe demokratikleşmeyle birlikte kadın haklarında da düzelme gözlemleniyor. İsveç'te parlamentonun yüzde 49'u kadınlardan oluşuyor. Bu ülke diğer haklar bakımından da kadınlar için tam cazibe merkezi. İşte Outshoorn'a göre Avrupa'dan bazı ülkelerin kriterleri:
HAREKET ÖZGÜRLÜĞÜ ve CİNSEL TACİZ
İtalya ve Yunanistan gibi bölgelerde kadınların fazla hareket özgürlüğü yok. Ama Belçika, İngiltere gibi daha kuzeydeki ülkelerde kadınlar daha rahat geziyorlar. Bu, kadınının toplumda kabul edilişiyle ilgili. Latin ülkelerde kadına çok daha farklı bakılıyor ve bu yüzden hareket özgürlüğü çok kısıtlı. İtalya'da cinsel taciz hala büyük bir problem, İspanya'da biraz daha az... Görebildiğim kadarıyla Türkiye'de de bu sorun var. Hollanda ve Almanya'da tamamıyla ortadan kalkmış değil. Cinsel taciz Danimarka ve İsveç'te neredeyse tamamen yok oldu.
İslam geleneğinde de kadın sokakta pek yok. Buraya geldiğimden beri sokakta çok az kadın gördüm. Aynı şeyi İsveç'te düşünemiyorum. Ama Türkiye AB üyesi olduğu zaman insanlar daha çok seyahat ederek oradaki kadınların konumunu da görecekler.
ÇALIŞMA YAŞAMI ve ÇOCUK BAKIMI
İsveç çalışma yaşamında da kadınların en etkin olduğu ülke. Finlandiya, üst düzey yöneticilik gibi işlerde çalışan kadınların da en çok bulunduğu ülkelerden biri. Danimarka, Finlandiya, İsveç ve Fransa'da çocuk bakımı konusu çok daha iyi düzenlenmiş. Almanya'da çocuklu kadınlar için iş ve ev yaşamını bir arada yürütebilmek hala oldukça zor. Hollanda'da da çocuk bakımı hala zor bir konu. Bu ülkelerin hükümetleri kadını evde tutmak istiyor, bu yüzden de yeterli (çocuk bakımı) düzenlemeleri yok. Amsterdam'da bir çocuk bakım merkezi bulmadan önce bir yıl beklemeniz gerekiyor. Kadınlar da hamile kaldıklarını anlar anlamaz bir çocuk bakım merkezine gidiyor ve kayıt oluyorlar. Ben de böyle yaptım.
Katolik ülkelerde doğum kontrolü bile sorun
Avrupa'da bazı ülkelerde görülen sorunlar şöyle:
Katolik nüfusu yoğun ülkelerde kürtaj ve doğum kontrolü hala sorunlu.
Alışveriş yerlerinin ve devlet dairelerinin erken kapanması yüzünden çalışan kadınlar hem çocuk bakımı hem de diğer işlere zaman bulamıyor.
Çocuk bakım yuvalarına kayıt için gereken bekleme süresi uzun. (Hollanda'da 1 yıl)
Bazı ülkelerde okul saatleri ve tatiller çocuk bakım yerlerinin çalışma saatleri ile uyumlu düzenlenmiyor.
Güneydeki bazı üye ülkelerde (Özellikle İtalya'da) cinsel taciz var.
Erkeklerle aynı yaşta emekli oluyorlar (AB kararnamesine göre)