Güncelleme Tarihi:
HER YERİN AB ÜYESİ OLSA NE YAZAR
“Hollanda’da yaşanan kepazeliği izlediniz değil mi? Dışişleri Bakanımızın uçağının iniş iznini iptal ediyorlar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızın bir hanım, önünü kesip, yanında maslahatgüzar ve ablası konsolosluk binamıza girmesini engelliyorlar. Uluslararası hukukta büyükelçilikler, konsolosluklar kendi topraklarıdır o ülkelerin. Yani şu anda Hollanda’daki büyükelçilik de konsolosluk da bizim toprağımızdır. Kapıyı açmıyorlar. İçeriden konsolosu dışarı çıkartmıyorlar ve bakanımızı oraya göndermiyorlar. Bunu yapan kim, Hollanda. Avrupa Birliği üyesi. Yahu senin her yerin Avrupa Birliği üyesi olsa ne yazar? Sen önce uluslararası hukuku, demokrasi nedir onu öğren.
TÜRKLER TERK ETMEYECEK ORANIN VATANDAŞI ARTIK
Hollanda’da seçim var. Seçimden dolayı, beyler, ırkçılık yapmak suretiyle, oy toplayacaklarını zannediyorlar. Çarşamba günü yapılacak bir seçime, sen Türkiye-Hollanda ilişkilerini feda ediyorsan bunun bedelini ödeyeceksin. Çıkmış bir tanesi ne diyor, Türkler burayı terk edecek. Terk etmeyecek. Bundan sonra oranın vatandaşı artık. Terk etmeyecekler. Bu daha genişledikçe genişleyecek. Hollanda’daki vatandaşlarımın üzerine atlarla yürüyenler, afedersiniz kendi içlerindeki o hırslarını köpekleri sürmek suretiyle ortaya koyanlar bedelini ödeyecekler. Diplomasi nedir onu da öğrenecekler.
◊ Ben şimdi Hollanda’daki Hollanda vatandaşı olan kardeşlerime sesleniyorum; Ne yapacağınızı biliyorsunuz değil mi? Şu anda Hollanda, Almanya, Belçika, İskandinav ülkeleri bizi izliyor. Hepsine sesleniyorum; Ne yapacağınızı biliyorsunuz değil mi? Kullanacakları oyları nasıl değerlendireceklerini o kardeşlerim çok iyi biliyorlar.
ATLARIYLA, İTLERİYLE SALDIRDILAR
Hollanda polisi daha da ileri giderek, protesto eden vatandaşlarımızın üzerine atlarıyla, itleriyle saldırarak, demokratik haklarını kullanmak dışında talepleri olmayan insanları darp etmiştir. Gazetecileri darp etmiştir, yerlere yatırmıştır. Bir süredir Almanya başta olmak üzere, hemen tüm Avrupa ülkelerinde benzer zorluklarla karşılaşıyoruz. Hollanda Başbakanı açıklama yapıyor; ‘Türkiye ile ilişkilerimizi düzelteceğiz.’ Neyi düzeltiyorsun? Dur bakalım, daha sen bedel ödemedin. Önce bunun hesabını vereceksin.
Sabah 4.5’a kadar telefonum durmadı, sürekli aradım. Fatma Betül kardeşime ‘sürekli arayacaksın’ dedim. Fatma kardeşimiz her şeyden önce bir Nene Hatun olarak onların etten duvarlarına karşı her türlü girişimi yaptı, artık en sonunda oradan ayrılmasını tavsiye ettik ve ayrıldı. Sen benim bir bayan bakanıma, orada akla hayale gelmez şekilde, edepsizce ona davranırsan, bunun hesabını vereceksin. Benim vatandaşlarımın üzerine at, it sürersen, bunun hesabını vereceksin. Dolayısıyla öyle Türkiye hakkında bilmem ne raporu hazırlamak falan, geç o işleri.
Akşam benim Başbakanım arıyor kendisiyle (Hollanda Başbakanı) görüşüyor. Verdiği cevap; ‘çarşamba günü seçim var, burada sıkıntılı durum var. Herhangi bir şey yapamayız. Bakan burayı terk etsin.’ Seni Türkiye gibi bir ülkenin Başbakanı arıyor, verdiği cevaba bak. Gün ola harman ola. Sabırla bu işin üzerine giderek, hesabını soracağız. Öyle bu burada kalmaz. Hollanda’da yaşanan hadise, diplomasinin, uluslararası hukukun, teamüllerin, nezaketin ayaklar altına alınmasıdır.
ŞU VAHŞETE BAK EĞİLMEK YOK
Benim bakanım, diplomatik bir arabanın içinde mahkum. Ondan sonra da ‘bizim tayin edeceğimiz arabaya binmezse, çekiciyle alıp götüreceğiz’ diyorlar. Şu vahşete bak. Var mı eğilmek. Biz Allah’ın huzurunda eğiliriz, secdede eğiliriz, başka eğilmek yok. Çünkü bu ülke, kendini hem Avrupa Birliği değerlerine hem de küresel demokratik kabullere sığmayan, ancak faşist yönetimlerde görülebilecek bir konuma düşürmüştür. Meselenin 16 Nisan halk oylamasının ötesinde bir anlama sahip olduğu açıkça ortadadır. Avrupa kıtası, Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, İslam karşıtlığı hastalıklarının pençesinde inlemektedir.
AVRUPA’DAN SES ÇIKMIYOR BUNLAR BİRBİRİNİ ISIRMAZ
Avrupa’dan ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Niye? Bunlar birbirini ısırmaz, aynıdırlar. Hollanda, AB üyesi bir hukuk devleti gibi değil, bir muz cumhuriyeti gibi davranmıştır. Yıllarca Türkiye’ye insan hakları, hukuk, demokrasi nutukları çekenlerin kendilerinin aslında bu değerlerden ne kadar uzak olduğunu tüm dünya gördü. Şimdi, yaptıkları terbiyesizliğe kılıflar uydurmaya çalışıyorlar. Ne söylerlerse söylesinler, mızrak çuvala sığmaz. Yapılan işin adı bir skandaldır. Hollanda, bu terbiyesizliğinin bedelini mutlaka ödeyecektir. AB organlarını ve demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini koruma misyonuyla çalışan tüm uluslararası kuruluşları, Hollanda’ya karşı seslerini yükseltmeye, hatta yaptırım uygulamaya davet ediyorum.
ER VEYA GEÇ KEMAL GİDİCİ
Çıkmış ana muhalefetin başındaki zat milleti aldatmak için elinden gelen yalanı söylüyor. Tutturmuş tek adamlık. Varsa yoksa tek adam sensin. 7 seçim kaybetti hâlâ partinin başında duruyorsun, ya tek adam sensin, öyle mi? Ama er veya geç Kemal gidici. Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.”