Güncelleme Tarihi:
Erbakan hakkında, laik devleti yıkmak için PKK, Dev-Sol, İBDA-C ile işbirliği yaptığı yaptığı iddiasıyla Yüce Divan'da yargılanmak üzere fezleke düzenlenecek. Erbakan, Anayasal düzeni yıkmak istediği iddiasıyla idamla yargılanan ilk Başbakan olacak.
Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, eski RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı idamla yargılatacak süreçte ilk adımı dün attı. RP'nin kapatma kararı ile milletvekillikleri düşen Erbakan'ın en yakın dört kurmayına, aynı suçlamalarla TCK 146/1'den iddianame düzenleyerek dün dava açtı. Açılan şok davada, kapatma kararından sonra yurtdışına kaçan RP'nin en radikal isim Şevki Yılmaz ile diğer siyasi yasaklı arkadaşları Hasan Hüseyin Ceylan, İbrahim Halil Çelik, Hasan Hüseyin Ceylan, Ahmet Tekdal 146/1'den idamla Ankara DGM'de yargılanacaklar.
Aynı iddianame ile Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüsten TCK'nın 146/3 maddesi uyarınca 22.5 yıla kadar ağır hapisle yargılanacak 24 sanık da şöyle:
Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak, Mezarlıklar Müdürü İmdat Kaya, MÜSİAD Genel Başkanı Erol Yarar, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Ali Bayramoğlu, Milli Gazete Yazarı Ahmet Akgül, RP'nin kasası Süleyman Mercümek, MGV Genel Başkanı Adnan Demirtürk, MGV eski Genel Başkanı Nevzat Laleli ile vakfın yöneticileri Tacettin Çetinkaya, Yılmaz Bölükbaşı, Sadık Küçükgünay, Mecit Dönmezbilek, Fikret Erçoban, Ahmet Ertok, Abdülkadir Geylan, Muzaffer Baydar, Ali Tandoğan, Mehmet Bozgeyik, Mustafa Akgün, Mükremin Karakoç, Mehmet Karaman, Tuncer Tabak, Asım Sezen ve Nuh Mehmet Solmaz.
MÜSİAD VE MGV'YE KAPATMA İSTEMİ
İddianamede, ‘‘Anayasal düzeni yıkarak yerine din devleti kurmak amacıyla militan yetiştirdikleri sabit olan Milli Gençlik Vakfı ile Milli Görüş'e büyük destek verdiği sabit olan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin Atatürk düşmanlığının odaklaştığı kurumlar olmaları da dikkate alınarak’’ kapatılmaları istendi.
İLLEGAL ÖRGÜT BAĞLANTISI
Savcı Yüksel'in iki yıldır yürüttüğü soruşturma sonunda hazırladığı 75 sayfalık 28 sanıklı iddianame ile Erbakan ve kurmaylarının laik devlet düzenini yıkmak için PKK, Dev-Sol, İbda-C ile Milli Görüş Teşkilatları ile Milli Gençlik Vakıfları arasındaki bağlantı delilleri ile ilk kez ortaya kondu. Bu açıdan ‘‘Milli Görüş Hakkında İddianame’’ başlıklı iddianame büyük önem taşıyor ve ‘‘Erbakan'a ikinci şok’’ olarak niteleniyor.
İddianamede, Erbakan ve 28 sanığın laik devlet düzeni karşıtı, şeriat özlemli, cihat çağrısı yapılan birçoğu da DGM'ler tarafından soruşturma ve dava konusu yapılan konuşmaları da delil gösterildi.
146 İÇİN SİLAHA GEREK YOK
Yüksel, TCK'nın 146. maddesindeki ‘‘Anayasal düzeni yıkma suçunun’’ oluşabilmesi için silahlı eyleme gerek olmadığı tezini ilk kez ortaya attı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vural Savaş'ın RP'nin kapatma davasındaki, ‘‘Böyle bir partinin yöneticileri TCK'nun 146. maddesiyle müeyyideye bağlanmış Anayasa'yı ihlal suçunun sanığı dahi olabilirler’’ paralel görüşünü anımsattı. Hukuk profesörlerinin bu yöndeki görüşlerine de yer veren Yüksel, ‘‘TCK'nın 146. maddesinde her ne kadar cebir unsuru öngörülmüşse de devlet gücünü, devletin insanlarını elinde bulunduranların Anayasa ihlal suçunu işlemeleri için cebir kullanmalarına gerek kalmamaktadır’’ dedi.
163 İÇİN ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURU
Savcı Yüksel, irticanın cezalandırıldığı TCK'nın 163. maddesinin Anayasa'daki yasak sürmesine rağmen kaldırılmasını eleştirirken, bu durumun Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu. Yargılama aşamasında 163. maddenin kaldırılmasına ilişkin yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi de gündeme gelebilecek.
ERBAKAN'IN GİZLİ İRAN TOPLANTISI
İddianamede, Erbakan'ın şimdiye kadar gizli kalan İran'daki gizli toplantısı da yeraldı. Erbakan, İran'da 25 Aralık 1993'te Hamaney Başkanlığı'nda 17 Kasım örgütü, El Fetih, Lübnan Hizbullahı, Japon Kızılordu, Abunidal, Türk Hizbullahı ve RP'lilerle toplantı yaptı. Bu konuda Bakü Büyükelçisi Altan Karamanoğlu'nun ifadesi delil gösterildi.
Toplantıda alınan karar gereğince ortak bir komutanlık kurulması, merkezinin şimdilik Tahran olması, Türkiye'de dine dayalı bir rejim kurulması halinde komutanlığın merkezinin Türkiye'ye kaydırılması planlandı.
ÖCALAN'IN İFADELERİ İDDİANAMEDE YERALDI
Öcalan'ın Erbakan'la bağlantılarını kendi ağzından açıklayan şok ifadesi delil gösterilirken, ‘‘Başbakan olur olmaz, PKK örgütünün başı Öcalan'la, üstelik El Muhaberat'ın mensubu kişiyi kullanarak temasa geçti. PKK meselesini Şeyh Osman ile çözerim demek Şeyh Said ile çözerim demek arasında fark yoktur. PKK örgütünü ve örgütün başını muhatap kabul edip temasa geçmek eşkıyaya meşruiyet vermektir’’ denildi.
Apo'nun Erbakan'ı yakan sözleri
İddianemede bölücübaşı Apo'nun şu sözlerine yer veriliyor: ‘‘Erbakan, 1996 yılında Başbakan olduktan sonra Suriye'de devletin yakın adamı olan Ağa kod adlı Mervan Zerti ve Suriye'de bulunan benim adamım Delil vasıtasıyla bana mesaj gönderdi. Bu mesajda Güneydoğu'ya ekonomik, siyasi, kültürel açılımlar yapacaklarını bunun için barışın sağlanması ve ateşkes ilanını istiyordu. Bende kendisine aynı şahıslar vasıtasıyla mektup gönderdim. Önerisini olumlu bulduğumu, kabul ettiğimi bildirdim.’’
Hürriyet’in 10 Ağustos 1996 tarihli, Başbakan Erbakan'ın PKK ile mücadelede büyük ümit bağladığı Kuzey Irak dini lideri Şeyh Osman'ın kardeşi Sıddık Aziz Muhammed ile Ankara'daki görüşmesi delil gösterildi.
Hollywood tarikatı ile işbirliği içinde
İddianemede Türkiye'de şeriat devrimi için mücadele eden Milli Görüş'ün Hollywood'un ünlülerin bağışları ile yaşayan sanatçılara uygun bir ortam taşıyan Scietelogy Tarikatı ile yakın ilişkisi olduğu da iddia edildi. Kuzey Vestfalya İçişleri Bakanlığı'nın bu yönde açıklamaları olduğu belirtildi.
İddianamede şöyle denildi: ‘‘Erbakan, Uluslararası İslami Halk Komutanlığı'nın Asya İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısıdır. Bu komutanlık, 1989 yılında Libya'da Uluslararası İslama Çağrı Cemiyeti tarafından Kaddafi'nin emriyle kurulmıştur. Cemiyetin her yıl Libya'da düzenlediği toplantılara Erbakan ve diğer Milli Görüş mensuplarının katılmıştır.’’
Milli Görüş Cezayir'i örnek aldı
Milli Görüş, Cezayir'i örnek göstererek, Türkiye'deki laik Cumhuriyet'e bağlı kişi ve güçleri tehdit etmek gaflet ve ihanetine düşmüştür. Bu durum, ülkemizdeki Milli Görüş'ün, Cezayir'deki İslami Selamet Cephesi'yle aynı yapıda ve yolda olduklarını göstermektedir. Milli Görüş, sırf amacına ulaşabilmek, yani şeriat devletini kurabilmek için demokrasiden istifade ederek, devleti ele geçirme faaliyeti içine girmiştir.Milli Görüşçüler'in FİS'e gönül bağı ile bağlı oldukları, katliam yapan, adam boğazlayan bu kanlı örgüte övgüler yağdırdıkları ve onların kanlı eylemlerini ‘‘Şanlı direniş olarak’’ nitelendirdikleri belirtildi.