Güncelleme Tarihi:
Eski haline geliverir
Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatma davasının ardından Erbakan'ın söylemi bütünüyle değişti. Üslubunu yumuşatıp, ‘‘Demokrasi, insan hakları ve özgürlük’’ sözlerini dilinden düşürmez oldu. Türkiye için çağdaş Batı standartlarında demokrasi ve insan hakları taleplerinde bulunmaya başladı. Bu ise akıllara bir soruyu taktı: ‘‘Hoca gerçekten değişti mi?’’ Politikaya ilk atıldıklarında en yakın çalışma arkadaşları arasında yer alan, ancak daha sonra yolları ayrılan MNP'nin ilk Genel Sekreteri Gündüz Sevilgen'in anılarında, MSP Malatya milletvekili Turan Akyol'a atfedilen şu değerlendirme, belki de sorunun yanıtını içeriyor: ‘‘Hoca lastik gibidir. Basıyorsun yamyassı oluyor. Ezdim sanıyorsun, bıraktığın zaman eski haline geliveriyor.’’
MSP 11 Ekim 1972'de kurulduğunda, kurucular arasında, siyasi yasaklı olduğu için Necmettin Erbakan yer almıyordu. Parti Genel Kuruluna üyelik konusunda tanınan beş kişilik özel kontenjandan yararlanarak, hakkındaki siyaset yasağını delen Erbakan, 20 Ekim 1973'de MSP'ye Genel Başkan oldu. Ardından da, CHP ile kurulan koalisyonla Başbakan Yardımcısı... Bu hükümet, Erbakan ve arkadaşlarının, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in İskandinavya gezisi kararnamesini imzalamamaları üzerine dağılınca, yerine 1. Milliyetçi Cephe (MC) hükümeti kuruldu, Erbakan yine koltuğunu korudu. Bu arada, parti içinde Erbakan'a yönelik isyan da büyüyordu. Partinin ağır topları Erbakan'ı suçlayan şu muhtırayı yayınlayarak yollarını ayırdılar:
‘‘Usulüne uygun istişare etmediniz. Halisane ikazlarımızı dinlemediniz. Kardeşlerimiz arasında meşrep farkı gözettiniz. Dalkavuklara güvendiniz, emaneti ehline vermediniz. Kamuoyunda davamızın hafife alınmasına vesile olan beyanatlar verdiniz. Maslahat icabıdır diyerek yalan söylediniz.’’ Erbakan ise yüzüne karşı okunan bu muhtıraya şu ünlü yanıtını verdi: ‘‘Evet, birçok hatalar yapmış olabiliriz. Ama, iştirak etmediğimiz husus, yalan söylediğimi zannetmenizdir. Hayatım boyunca yalan söylemeye asla tenezzül etmedim. Bundan sonra da etmeyeceğim.’’ Bu isyan sonuç verdi ve Erbakan'ın liderliğinde girilen 1977 seçimlerinde MSP'nin oyları yarı yarıya eriyip, milletvekili sayısı 24'e düştü. Ancak Erbakan kurulan 2. MC hükümetinde de koltuğunu korumayı bildi.
MSP de iki yıl sonra, 12 Eylül askeri müdahalesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi kararıyla kapatıldı. Erbakan, müdahale olur olmaz gözaltına alındı ve İzmir-Uzunada'ya gönderildi. Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen ve beraatle sonuçlanan MSP davasında yargılanan Erbakan, ancak 21 Temmuz 1981'de tahliye edildi.
24 Şubat 1983'de sonuçlanan davada Erbakan önce, dört yıl hapis ve 1.5 yıl da Eskişehir'de zorunlu ikamet cezasına çarptırıldı. Diğer MSP'lilere ise iki ile dört yıl arasında hapis cezaları verilmişti. Ancak, Askeri Yargıtay bu kararı bozunca, Erbakan ve arkadaşları için, 13 Şubat 1985'de bu kez kanıt yetersizliğinden beraat kararı verildi. İlginçtir ki, MSP davasının askeri hakimleri Hikmet Şahin ve Hamdi Sevinç 10 Ekim 1993'de, Erbakan'ın yeni partisi RP'ye üye oldular.
ÜÇÜNCÜ KEZ SAHNEDE
MSP'nin kapatıldığı ve Necmettin Erbakan'ın da siyasi yasaklı olduğu dönemde yeni parti için kollar sıvandı. Refah Partisi 19 Temmuz 1983'de kuruldu. Erbakan ve arkadaşları yasaklı olduğu için yeni partinin kurucuları o güne kadar pek tanınmayan kişilerden oluşuyordu. Hedef, o yıl yapılacak seçimlere katılmaktı. Ama vetolar buna engel oldu. RP ancak, 25 Mart 1984 yerel seçilmelerine katılabildi ve 4.8 oy aldı.
Erbakan, partisinin başına, siyasi yasakları kaldıran 1987'deki Anayasa referandumundan sonra geçebildi. Geçer geçmez de 29 Kasım 1987 seçimlerine katıldı, yüzde 7.2 oy almasına karşın yüzde 10 barajına takıldı. 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde oy oranını yüzde 9.8'e yükselten RP, 20 Ekim 1991 seçimlerinde Alparslan Türkeş'in MÇP'si ve Aykut Edibali'nin IDP'siyle ittifak kurarak, oy oranını yüzde 16'ya taşıyıp, 62 milletvekili çıkardı.
MÇP ve IDP'lilerin ayrılmasından sonra 39 milletvekili kalan RP, daha sonra, sözleri kamuoyunda büyük tepki çeken Hasan Mezarcı'yı da ihraç etti. Ancak, RP'nin MÇP ile yaptığı ittifak, Erbakan'a karşı partisi içinde isyan hareketi başlattı ve çok sayıda Doğu ve Güneydoğulu istifa etti. Erbakan'ın RP'si, en büyük oy patlamalarını ise 27 Mart 1994 yerel seçimleri ile 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde yaptı. 27 Mart'ta, İstanbul ve Ankara'nın da aralarında bulunduğu 30 kadar il ve 400 kadar da ilçe ve belde belediye başkanlığını kazanırken, 24 Aralık'ta ise yüzde 21'lik oy oranıyla 158 milletvekili çıkardı.
1995 seçimleri ortaya, ilginç bir sonuç çıkarmıştı. RP birinci parti olurken, ANAP ve DYP ise ‘‘Kafa kafaya’’ olarak nitelenen bir sonuç almıştı. Bu tablo hükümet senaryolarını da arapsaçına dönüştürmüştü. İşte, Erbakan'ı, yıllardır özlemle beklediği düşünü gerçekleştirme konusunda bu tablo umutlandırıyordu. Önce, ANAP ve DYP'nin ANAYOL koalisyonu gündeme geldi. Ancak bu koalisyon kısa ömürlü oldu. Artık sıra Erbakan'a gelmişti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den, ‘‘50 gramlık zarf’’ dediği hükümeti kurma görevini alan Erbakan, hemen kolları sıvadı. 28 Haziran 1996'da kurulan Refahyol, 8 Temmuz'da Meclis'ten güvenoyu alarak işbaşı yapıyordu. Bir yıl işbaşında kalan ve 18 Temmuz 1997'de, Başbakanlığı Çiller'e devretmek isteyen Erbakan'ın istifasını Cumhurbaşkanına sunmasıyla devrilen Refahyol iktidarı, yarattığı çalkantı ve tartışmalarla Türkiye'de adeta yeni bir dönemi başlatıyordu.
KRİZ ÜSTÜNE KRİZ
Erbakan için önce, ‘‘İslam Ortak Pazarı, İslam NATO'su, İslam UNESCO'su’’ ve ‘‘İslam Dinarı’’ gibi muhalefet döneminde söylediği sözler sıkıntı kaynağı oldu. Başbakan olarak yaptığı ‘‘Taksim ve Çankaya'ya cami’’ sözleri de tepki çekti. Muhalefetteyken ağır suçlamalar yöneltip üç ayrı Meclis Soruşturma Önergesi verdiği Çiller'i, koalisyon ortağı olunca ‘‘Sütten çıkmış ak kaşık’’ diye niteleyip aklamasıyla büyük tartışma yaratan Erbakan'ın, Başbakanlık Konutu'nda tarikat ve cemaat liderlerine iftar yemeği vermesi de büyük yankı uyandırdı. RP'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın düzenlediği ünlü ‘‘Kudüs Gecesi’’ de, Refahyol'un büyük gürültü koparan icraatları arasında yer aldı.
Bütün bu gelişmelerin ardından ise asıl büyük kriz geldi. 28 Şubat'ta toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nda, irtica tehlikesi masaya yatırıldı. 8 yıllık kesintisiz eğitimi de içeren ve Erbakan'ın da sonuçta altına imza koyduğu MGK kararları, Refahyol'un da sonunu hazırlayan sürecin başlangıcı oldu. Ancak Erbakan'a asıl sürpriz, iktidarda bulunduğu sırada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın partisinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açması oldu.
Anayasa Mahkemesi'ndeki dava görülürken, kapatma olasılığını da dikkate alarak, dördüncü partisini de el altından kurdu: Fazilet Partisi! Şimdi en önemli soru; Erbakan bundan sonra ne yapacak? ‘‘Ruhani lider’’ olmaya hiç niyeti yok. Perde arkasında olmasına karşın, yine aktif olmaya devam edecek. Şimdi Erbakan'ın, ‘‘Fikir Üretim Merkezi’’ niteliğinde bir vakıf ya da merkezin başına geçip, il il dolaşarak fikirlerini aktarmaya devam edeceği konuşuluyor. Yakın çevresi, ‘‘Hoca konferanslar verir. Biz de parti bayraklarımızla olmasa bile salonları doldurmaya devam ederiz...’’ diyor.
Para büyücüsü Erbakan
Erbakan, sekiz ev, 177 dönüm arazi, bir kooperatif hissesi, yaklaşık 50 milyarlık döviz ve üç lüks otomobilden oluşan dev bir servete sahip. Kaynağı konusunda çeşitli kuşkular dile getirilmesine karşın, Erbakan, bu servetini, ‘‘Para büyücülüğü’’ olarak da nitelenebilecek bir yöntemle edindiğini açıklıyor. Önce, küçük küçük birikimlerde bulunmuş, sonra bunları altına dönüştürmüş, ardından da emlak ve döviz olarak değerlendirmiş. İşte Erbakan'ın tapuda gösterilen değerleriyle malvarlığı:
Fatih'te 147 metrekare daire (565 milyon lira) Fatih'te 65 metrekare daire (51 milyon) Ankara'da 135 metrekare daire (115 milyon 960 bin lira) Ankara'da 160 metrekare daire (136 milyon 368 bin) Ankara'da Üniversiteler Sitesi'nde bir hisse İzmit'te 135 metrekare arsa ( 2 milyon 212 bin lira) İzmit'te 2140 metrekare arsa (34 milyon 240 bin lira) Ankara Çayyolu'nda 651 metrekare tarla (651 milyon lira) Ankara'da 750 metrekare tarla (700 milyon) Balıkesir Altınoluk'ta bin 180 metrekare arsa (4 milyon 720 bin) Balıkesir Altınoluk'ta 4480 metrekare arsa (17 milyon 920 bin lira) Balıkesir Altınoluk'ta 8440 metrekare arsa (33 milyon 760 bin) Altınoluk Köyü'nde 215 metrekare yazlık ev (105 milyon 479 bin lira) Altınoluk Köyü'nde 250 metrekare yazlık ev (122 milyon 650 bin lira) Alıtonluk'ta 60 metrekare ev (16 milyon 320 bin) Ankara Balgat'ta 906 metrekare bina (Bir milyar 807 milyon 853 bin) Ankara Balgat'ta 828 metrekare arsa (165 milyon 600 bin) VERASETLE İNTİKAL EDENLER Sinop Uzunyorgancı köyü'nde 16 parça tarla, Sinop Osmaniye Köyü'nde dört parça tarla, Sinop'ta 574 metrekare arsa, Kendisine ait 200 E Mercedes, Eşine ait 300 S Mercedes, Kızına ait Opel Vectra, 421 bin dolar, 532 bin İsviçre Frangı, 611 bin mark