Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bakanlığı'na bağlı olarak görev yapan
112 Hızır Acil Servisi, ambulans başına yaklaşık
400 bin kişinin düştüğü İstanbul'da teknik ve maddi imkánsızlıkların yanısıra trafik magandaları, adresini bilmeyen vatandaşlar, dar ve ismi belli olmayan sokaklar, hastaları kabul etmeyen hastaneler ve telefon sapıklarına karşı da mücadele ediyor.
Şehrin 25 yerinde bir telefon veya telsiz ihbarına karşı her an harekete hazır bekleyen 3'er kişilik ekipler bazen, hastaneler tarafından alınmayan bir hastayı 12 saat boyunca ambulansla dolaştırmak, bazen görevleri olmadığı halde bir cenazenin başında 6 saat beklemek zorunda kalıyor.
Türkiye'nin ilk ambulans ekibi ‘077’, 1985 yılında üç büyük şehirde belediyeler bünyesinde kuruldu. 14 Mart 1994 tarihinde Hızır Acil Servisi, Sağlık Bakanlığı'na bağlanarak ismi ‘112 Hızır Acil’ olarak değiştirildi.
Değeri 10-15 milyar lira olan ambulanslarla, özel şirketlerin milyonlarca lira karşılığında verdiği bu hizmet, Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor ama isteyenler makbuz karşılığında yardım edebiliyor.
400 kişiye bir ambulans
İlk olarak 1 komuta merkezi, 16 istasyon ve 16 ambulansla göreve başlayan Hızır Acil bugün 25 istasyonda 27 ambulansla çalışıyor. 140 doktor, 170 hemşire ile 105 şöför, günde 24 saat haftada 7 gün zor durumda kalan insanların yardımına koşuyor. Gelişmiş ülkelerde en fazla 100 bin kişiye bir ambulans düşerken, İstanbul'da 400 bin kişiye bir ambulans düşüyor ve ‘‘Hızırlar’’ günde en az 100 hasta taşıyor. Doğal afet, yangın veya ceset taşıma gibi sorumluluk alanları dışındaki olaylara da gitmek zorunda kalan 112 Hızır Acil, devlet büyüklerinin takibi, spor müsabakaları, konser ve şölenlerde tedbir olarak bekletildikleri için zaman zaman bir ambulans 7-8 gün hizmet dışı kalıyor.
Kuruluşundan bu yana Hızır Acil'in hemen her biriminde çalışan Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Abdurrahman Kavuncu, Türkiye'de ilk yardım ve Hızır Acil bilincinin yerleşmediğini belirterek, ‘‘Müdahale ettiğimiz olayların yüzde 10'u trafik kazaları. Maalesef bir olay olduğunda hemen polise haber veriliyor. Polisin işini bitirip bize haber vermesi arasındaki zaman hastanın yaşamında büyük rol oynuyor. Ağır hastalarda en önemli zaman ilk 5-20 dakikadır. Ne kadar çabuk gidersek gidelim geç kalmış oluyoruz ve faturası bize kesiliyor. Gelen ihbar ile olay yerine varışımızın zamanı merkezce kaydediliyor. Dokuz dakikada gittiğimiz bir olayda 1,5 saat geç gitmekle suçlanıyoruz. Oysa kimse bize haber vermiyor, herkes birbirine ambulans çağırıldı mı diye soruyor. İçlerinden biri ‘‘Ambulans geliyor’’ deyince başka kimse aramıyor. Oysa 112 tamamen ücretsiz bir telefon, hatta cep telefonlarından kartsız bile aranabilir’’ diyor.
Fransa ve Almanya'da ‘‘Hızır Acil’’ hizmetlerini izleme olanağını bulduğunu belirten Kavuncu, şunları söylüyor: ‘‘Avrupa ile hizmet açısından çok farkımız yok. Doktor ve hemşire arkadaşlar, çeşitli hastanelerde 45'er günlük acil yardım kursu görüyor. Şöförlerimiz de ilk yardımdan araç kullanmasına kadar değişik eğitimlerden geçiyor. Şişli Etfal Hastanesi'ndeki merkezimizi yakında Bakırköy'de E-5 üzerinde modern bir binaya taşıyacağız. Ayrıca iki yeni istasyon kurmak üzereyiz. Ambulans sayısını da 30'a çıkaracağız. Merkeze kurmayı planladığımız yeni santral bizi çok rahatlatacak. Öncelikle bizi arayan telefon numarası düşecek ve adres alamasak bile adresi tespit edebileceğiz. İlk anda olayın heyecanıyla verilen adresler yanlış çıkıyor’’.
İlk müdahale
Koşuyolu Hastanesi'ndeki Kadıköy Nokta'da görev yapan Dr. Şengül Kılıç ise ilk anda doğru müdahalenin önemli olduğunu belirterek, ‘‘Vatandaşlar bizi beklemeden kulaktan duyma bilgilerle ilk yardım yapmaya çalışıyorlar ve hastanın durumunun daha kötüye gitmesine neden olabiliyor. Bazen hastaneler yaralıları boş yer olmadığı gerekçesiyle kabul etmiyor. Bir hastamı 10 saat dolaştırdım kimse kabul etmedi. Sadece Haydarpaşa Numune Hastanesi bütün hastaları kabul ediyor’’ diyor. Bulaşıcı hastalıklarla ilgili hiçbir önlem alınmadığını da söyleyen Kılıç bulaşıcı hastalıkların sağlık personeline de diğer hastalara da bulaşabileceğini dile getiriyor.
Yardım etmiyorlar
Hemşire Birgül Elagözlü ise vatandaşların yardımcı olmamasından şikayet ederek şu örneği veriyor: ‘‘Bir kalp krizi ihbarı geldi. Verilen adrese gittiğimizde kahvehane olduğunu gördük. Hasta ortada yatıyor, diğerleri hiçbirşey olmamış gibi oyunlarına devam ediyordu. Hastayı kaldırmaya çalışırken kimse yardımcı olmadı. Bağırınca birkaç kişi yardım etti.’’
Ambulans sürücüleri ise trafik magandalarından yakınarak ‘Ambulansın önüne oturan hasta yakınları, yol vermeyen araçlara bozuk para fırlatıyor, camı açıp küfür ediyorlar. İnsanlar ancak ambulansın arkasında yakını varken yol vermenin önemini anlıyor’’ diyor. Şoför İskender Şahin, genç sürücülerin ambulansın önünden gitmeye bayıldıklarını belirterek şunları söylüyor: ‘‘Sirenle açtığımız yolu ambulansın önünden giderek makam yolu gibi kullanıyorlar. Bizim ilerlememize de engel oluyorlar. ‘
Cenaze bile taşıtılıyor
* Bitişik olan Doktor Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi'nden Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne her iki hastanenin de 24 saat görev yapan ambulansı ve yeterli personeli olmasına rağmen hasta taşımak için 112'den ambulans isteniyor.
* Buluntu, öldüğü kesin olarak belirlenmiş, polis ve savcı tarafından incelenmiş cesetler için bile ambulans çağrılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait Cenaze İşleri veya adli vakaysa Adli Tıp Kurumu aracının yapması gereken ceset naklini doktor ve hemşireler milyarlarca liralık sağlık ekipmanıyla yapmak zorunda kalıyor. Bu sırada acil müdahaleye ihtiyacı olan vatandaşların yardımına gidilemiyor.
25 istasyonda 27 ambulans
Protokol için merkezde ve İstanbul'un Avcılar,
Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Basın, Bayrampaşa, Beykoz, Büyükçekmece, Etiler, Eyüp, Gazi, Güngören, Hadımköy, Haseki,
İstinye, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sarıyer, Sultanbiyli, Şişli,
Tepeüstü, Tuzla, Ümraniye, Yedikule Merkezlerinde hayat kurtarmak
için hazır bekliyor.