Güncelleme Tarihi:
1937 yılında evlenip Anadolu Hisarı'na gelin gelmiş. Temizliğe gitmiş, inşaatlarda çalışmış, Hisarlı balıkçılarla balığa çıkmış ve tam 25 yıl, şimdi müdavimi olduğu kahveyi işletmiş. Bu arada 20 yıl ihtiyar heyeti üyeliği de yapmış.
Anadolu Hisarı'nda kedilerin, yaşlıların, fakirlerin yardım meleği. Her yaştan Hisarlı erkeğin sevgilisi. Hisarlı balıkçıların, kendi cinslerinden olmasa da kendilerinden bildikleri meslektaşı. Hisar'daki kahve yarenliklerinin baş kahramanı; okey'in, 51'in kompetanı. Anadolu Hisarı Merkez Muhtarlığı'nın uzun yıllardır rakipsiz sahibi: 81 yaşındaki Nazmiye Korkmazlar Hisar sokaklarında yürürken, her geçenin, her duranın selamını alıyor, kendisine atılan her lafa laf yetiştiriyor.
Sahildeki cadde üzerinde tek göz bir odada yaşayan ve 27 yıldır aralıksız muhtarlık yapan Korkmazlar, eğer evinde -yani muhtarlıkta- değilse, bir hastane ziyaretine, cenazeye, para toplamaya ya da erzak dağıtmaya gitmemişse, 25 yıl işletip devrettiği kahvededir. Muhtarlığın kapısı kapalıysa, sokakta oynayan çocuklar yönlendirir tecrübesiz yabancıları 20 metre ötedeki kahveye. 4 bin 500 seçmeni olan Anadolu Hisarı'nın sakinleri, ‘‘köy’’lerini onsuz düşünemezler bile...
Bir Boğaz insanı
Tam bir Boğaz insanı Nazmiye Korkmazlar. Sarıyer'de doğmuş. İlkokul dörde kadar okuyabilmiş. 1937'de evlenip Anadolu Hisarı'na gelin gelmiş. Tabii ki Hisarüstü o yıllarda yemyeşil ormanlık, Göksu pırıl pırıl, adına yazılan şarkılara layık bir dere... Çocuklar yüzmeyi önce Göksu'da öğrenip sonra denize giriyor; içine altın, para vs. düşse atlanıp alınacak kadar net görünüyor suyun dibi; kıyısından kocaman torikler, palamutlar avlanıyor... Ama Nazmiye Korkmazlar'ın gözleri, 62 yıl boyunca ağaçların tek tek kesilip yerlerine beton yığınlarının dikilmesine, derenin günden güne kirlenişine, balıkların yokoluşuna tanık oluyor... Yine de, hep sevdiği gibi seviyor köyünü ve insanlarını.
Hayatı boyunca neler yapmamış ki! Evlere temizliğe gitmiş; inşaatlarda işçilik yapmış; kocasıyla -daha sonra da kocası evde uyurken onun arkadaşlarıyla- birlikte gece yarıları balığa çıkmış. 25 yıl boyunca da şimdi oturup oyun oynadığı, çay içip sohbet ettiği kahveyi işletmiş. Bu arada 20 yılını da ihtiyar heyeti üyeliğine vermiş. Bir ve pir muhtar oluşunun hikayesini ise şöyle anlatıyor:
‘‘Ben azayken CHP'li muhtarımızın karşısına rakip aday çıkardılar. İşte o zaman hangisi vardı Demokrat Parti mi, Adalet Partisi mi?.. Ben de seviliyorum, bari gir de yine biz kazanalım, dediler. Nitekim ben aday olunca karşı aday çekildi. Hatta bir fabrika müdürü vardı, Orhan bey, 'Niye çekildin?' diye sormuş ona. O da, 'Sıkıyorsa sen gir, onun karşısında kim kazanabilir!' cevabı vermiş.’’
Korkmazlar'ın rakipsizliği öyle bir noktada ki, 27 yıldır karşısına doğru dürüst bir aday bile çıkmaya cesaret edemiyor. Bir mahalleli, ‘‘Aslında bir önceki seçimlerde bir aday çıktıııı...’’ diyor, ‘‘Genç, güzel, manken gibiydi...’’ Tabii ki sonunun hüsran olduğunu, bir iki sandık açıldıktan sonra ortadan kaybolduğunu anlatıyor. Nazmiye Hanım kendinden emin, eski rakibesine empati yapıyor: ‘‘Tecrübesizdi, dolduruşa getirdiler kızı.’’
Hisar sokakları Nazmiye Hanım hayranlarıyla dolu. Kimileri ona aşık olduğunu saklamıyor: ‘‘Yanlış anlamayın, insanlığına aşığım. Burada onu görmezsem işim rast gitmez’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Meclistekiler demokrasi, insanlık dersi almak istiyorlarsa önce buraya gelip Nazmiye Hanım'ı görsünler. O ırk, mezhep, cinsiyet ayırmadan herkese yardım eder. Zenginden alıp fakire verir. Kimsesizlerin yardımına koşar, hastaysa ilacını götürür, öldüyse cenazesini kaldırır. Bakın geçenlerde bir yaşlı adamı, yakınları tüm parasını alıp sokağa attı. Burada, sokakta, iki ay altını temizledi. Sonra da Darülaceze'ye yatırdı. Artık Polyanna mı diyelim, romanlardakilerin hakikisidir. ’’
Bırakın Hisar'ı, neredeyse İstanbul'un tamamında nüfuzu var Korkmazlar'ın. Yıllar önce Göksu Deresi'nin temizlenmesi için konuştuğu bir üst düzey büyükşehir belediye yetkilisi ‘‘Anneciğim, babayı sana getireceğim ve sana söz verene kadar da bırakmamanı sağlayacağım’’ diyor ve Bedrettin Dalan'ı Hisar'a getiriyor. Dalan, Korkmazlar'ın istediği sözü veriyor: Seçimleri kazanırsa Göksu Deresi'ni temizletecek! Bunun üzerine iflah olmaz bir Halk Partili olan Korkmazlar, ‘‘sadece o dönem için’’ ANAP'a çalışıyor; tüm halkı ANAP'a oy vermesi için ikna ediyor. Ama nafile; Dalan kazanamayınca Göksu'nun renginin Dalan'ın gözleri gibi olması hayali de suya düşüyor.
24 yıldır Hisar'da yaşayan bir kasap, ‘‘Ben yıllardır kalburüstü insanlara servis yaparım. Ama birinin evinin kapısından adımımı atmışlığım yoktur. O ise elini kolunu sallaya sallaya girer’’ diyor. Onunla ilgili efsaneler dilden dile dolaşıyor. 51 oynadığı masanın arka masasında çay içen kahve müşterileri aralarında konuşuyorlar:
- Bu kadını tanıyor musun? Geçenlerde, bir hastamla Cerrahpaşa'ya gittim, altı ay sonraya gün verdiler. Sonra bunun kartını götürdüm, herkes hazırola geçti...
Göksu'yu konuşalım
Bütün bunlar anlatılırken o susuyor ve ‘‘büyük oynayıp rekora koştuğu için’’ 51'de yenililiyor. Sonra da ‘‘Konuşacaksak, köyün sorunlarından konuşalım’’ diyor. ‘‘Şu Göksu Deresi'nin temizlenmesini bir türlü başaramadık. Hükümetimiz kuruldu, ama bir yararını henüz görmedik, belediye geldi birşey yapamıyor. Gerçi söz verdiler yine ama...
Sonra şurada bir öğretmenevi var, biliyorsunuz. Hisarlılar'ın girmesi yasak! Neden köyümüzün ortasına bir yer yaptılar da insanların girmesine izin vermiyorlar. Öğretmenden yüz lira alıyorsa, onlardan ikiyüz alsın, onlar da önünden geçerken çocuğu buraya girelim dediğinde rezil olmasın.’’
81 yaşında artık ‘‘biraz yorulduğunu’’ itiraf ediyor Nazmiye Hanım. ‘‘Bu dönemden sonra bırakacağım’’ derken, kahveden itiraz sesleri yükseliyor. ‘‘Bunlara kalsa ölene kadar yap, diyorlar ama merak etmesinler, ben muhtar olmadan önce de faydalıydım, bundan sonra olmasam da çalışırım, duramam’’ diyor.