Ezgi BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2008 00:00
Şu anda dünyada en çok konuşulan politik figürlerden biri olan Fransız Jacques Attali, 40’ın üstünde kitap yazmış bir düşünür, ekonomist, girişimci. Birçok Avrupa ve Birleşmiş Milletler projesinin mimarı. Mikro-finans üstüne çalışan PlaNet adlı bir STK’nın kurucusu ve danışmanı. Bir dönem eski Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand’ın sağ koluydu.
Şimdi yeni Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin isteği üzerine kurduğu komisyonun raporu Fransa’nın ekonomik yapısını değiştirecek 300 öneride bulunuyor. Türkçe’ye çevrilen son kitabı Geleceğin Kısa Tarihi’ndeki kehanetleri üzerine sorularımızı yanıtladı.
Dünyanın her yerinde dinin günlük politikanın önemli parçası haline geldiğini görüyoruz. Gelecekte din bu bakımdan hakimiyetini yitirecek mi?
- Umuyorum. Dini politikanın dışında tutan ülkeler güçlenecek. Çünkü din ancak kişisel bir kavram olduğunda iyidir, toplumsal hale getirildiğinde bir ülkenin içten içe çürümesine ve gücünü kaybetmesine neden olur.
Geleceğin Kısa Tarihi adlı kitabınızın ilk bölümünde tarihi tekrar eden olaylar çerçevesinde inceliyorsunuz. Buna göre uygarlığın itici gücü ne olmuş tarihte?
- İnsanlık, kişisel ve kolektif özgürlüğü ararken uygarlıklar oluşmuş, geleceğin anahtarı da bu kelimede yatıyor: Özgürlük! Gelecekte organize özgürlüğün sınırları pazar ekonomisi ve kıtlığa dayanacak.
Dünya nüfusundaki aşırı artış dünya ekonomisini nasıl etkileyecek?
- Pozitif ve negatif yönde. Çevre kirliliği ve açlık çok artacak ama bununla birlikte dünya gençleşecek. Bu da hem üretimi hem tüketimi çok artıracak.
Bundan 100 yıl sonra açlık ve yoksulluğun boyutları ne olacak?
- Eski tahminlere göre 2015’te açlıktan kimse ölmeyecekti. Ama durum hiç de öyle değil. Bana göre 2050’ye geldiğimizde dünyadaki 9 milyar insanın 5 milyar kadarı çok yoksul olacak.
ÜST VE LİDER SINIF YARATICILAR OLACAK
Toplumsal sınıf diye bir şey olacak mı gelecekte?
- Bugün anladığımız şeklinin dışında olacak. En üst, lider sınıf, sermayeyi elinde bulunduranlar değil, yaratıcılık kabiliyeti olanlar olacak. Onlara yaratıcı sınıf diyorum. Aktörler, reklamcılar, patent sahipleri, teknolojik ürünler icat edenler bu sınıfın üyeleri.
Çin, Anglosakson hegemonyasının korkulu rüyası. Egemenliği hakikaten Çin’e kaptıracaklar mı?
- Bu kadar korkulacak bir şey göremiyorum. Çünkü Çin sanıldığı gibi süper güç olup, dünyayı değiştirebilecek duruma gelmeyecek. Çin kendi altyapısını çok geliştirecek. Tarım alanında önemli bir güç haline gelecek. En önemli gelişme Rusya ve Çin’in enerjiyi kontrol etmek için birbiriyle yarışacak olması.
Birçok makalenizde Marx’ın teorilerinin 21. yüzyıl ekonomik sistemine ne kadar uyumlu olduğundan bahsediyorsunuz. Eğer kapitalizm doygunluğa ulaşırsa, sosyalizm küllerinden tekrar doğar mı gelecekte?
- Sanmıyorum. Sosyalizmin küllerinden doğması tahmininizden çok daha uzun zaman alır. Bana göre yakın gelecekte başka bir sistemle karşılaşacağız: Modernitenin Fedakarlığı. Kapitalizmin başka bir versiyonu bu. Buna hiper demokrasi de diyebiliriz.
Ne demek hiper demokrasi?
- İnsanların mutluluğu ekonomik gelişmeye, pazarın büyümesine bağlı olmayacak. Zamanı daha iyi ve özgürce kullanmanın peşinde koşacaklar. Bu da onları sivil toplum kuruluşlarına yönlendirecek. STK’lar her şeyin üstünde, çok güçlü oluşumlar haline gelecek. Hiper demokrasiden kastettiğim bu.
ABD’NİN ÇÖKÜŞÜ KAÇINILMAZ
ABD’nin çöküşünü Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne benzetiyorum. Onlar da bu çöküşün kaçınılmazlığının farkında ve buna karşı hazırlıklı olmaya çalışıyorlar. Ama yapacak bir şey yok, en azından çöküşü engelleyemeyecekler. Bana göre ABD’nin yerini alacak başka bir büyük güç de çıkmayacak. Nasıl başka hiçbir devlet Roma İmparatorluğu’nun gücüne ve etkisine erişemediyse, bundan 100 yıl sonra da ABD gibi tek bir süper gücümüz olmayacak. Rusya çok güçlenecek ama tamamen kendi içine dönecek, kendisiyle ilgilenecek. ABD’nin bugünkü liderlik görevini üstlenmeyecek.
TÜRKİYE VE RUSYA OLMADAN AB SADECE YAŞLI BİR KITA OLUR
AB’nin gelecekte ne olacağı bugün atacağı politik adımlara bağlı. Çok güçlü bir aktör de olabilir, yaşlı ve kenarda köşede kalmış bir kıta da. Eğer Rusya ve Türkiye’yi içine almazsa nüfusunun üçte biri 65 yaşın üstünde, yaşlı bir kıta haline gelecek.
TÜRBAN TASARINIZ İYİYE İŞARET DEĞİL
Fransa Avrupa’nın en sert laiklik yasalarına sahip ülkesi. Türkiye’deki türban tartışmalarına ne diyorsunuz?
- Türkiye’nin iç meselesine girmek istemem. Ama bana göre türbanın üniversiteye girmesini sağlayacak söz konusu yasa Türkiye’deki modernlik açısından hiç iyiye işaret değil.