Hınç alma seviş

Güncelleme Tarihi:

Hınç alma seviş
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2003 00:00

Sevgili Hıncal Uluç'la önünde sonunda bir askeri müşahite gerek kalmadan buluşacağız galiba. Mesleki büyüğüme ''sevgili'' diye hitap etmemin nedeni tanışıklığımızdan değil ''sevgi''nin içinde ''saygı''yı da barındırmasından.Sevgili Uluç, geçen pazarki yazısının başlığını ''Ben senin a&*%*n*m'' diye atmış. Türkçe karakterlerin, yaygın olarak kullanılan uluslararası bilgisayar standartlarına girmemiş olmasının yarattığı bir soruna dikkat çekiyor bu başlığıyla. Neredeyse F-Q klavye sorunu kadar eski bir sorun bu da aslında. Ama günlük hayata yansıması için İnternet kullanımının yaygınlaşması gerekti. Şimdi artık e.posta kullanan herkesin karşılaştığı bir sorun. Türkçe abece ile yazılan bir e.mektubun, yolda uğradığı bilgisayarlarca ırzına geçilip, anlaşılmaz bir hal alarak alıcısına ulaşmasıyla su yüzüne çıkıyor daha çok. Yani siz oturup bir mektup yazıyorsunuz, ancak mektubunuzdaki ''ı, İ, ş, ğ'' gibi Türkçe’ye has harfler, anlaşılmaz işaretlere dönüşmüş olarak varıyor mektubun alıcısına. Hıncal Uluç da diyor ki: ''Türk aydınlarının, entelektüellerinin, münevverlerinin asıl, esas, baş işi, devletin ilgili kuruluşları ile işbirliği yaparak, bize has harflerin, uluslararası dolaşımda yer almasını sağlamak için savaşmak olmalı değil mi?.. Değil.. Ona aldıran yok.. i, Ş, Ü, Ğ olmasa da olur.. Yeter ki F harfi üçüncü sıranın soldan birinci harfi olsun.''Ama ona aldıran var, yanılıyorsunuz Sevgili Uluç... F-Q klavye tartışması önemli bir simge. Tüketicinin bilinçsizliği, devletin ilgisizliği ve ithalatçının sorumsuzluğu üçlüsünün bir araya geldiğinde nelere yol açabileceğine ve bu üçlüyü önemsemediğimiz takdirde bizi bekleyen sorunlara dikkat çekmek amacıyla büyüttüğümüz bir simge. Bunu başından beri söylüyorum. F klavye tartışmasıyla ilgili yazdığım hemen her yazımda asıl sorunun Türkçe’yi bekleyen daha büyük tehditler olduğuna dikkat çekiyorum. Sevgili Emre Kongar da değindi, birkaç yazısında... medyatava.net/turkce adresinde başlattığımız ''Bilgisayar Türkçesi İstemiyoruz'' kampanyasında altını özellikle çiziyoruz.Tempo dergisinin bu haftaki sayısında Sevgili Zeynep Bölükbaşı Ertem de aynı soruna dikkat çekiyor. ''F ve Q klavye tartışması yeni bir boyut kazandı: Bilgisayar Türkçesi İstemiyoruz'' diyor, ''Turkcenin gunahi ne?'' başlıklı haberinde. Sevgili Emre Aköz'den demeç almış. ''1928'de Arap alfabesinden Latin alfabesine geçen Türkiye, bir bakıma geçmişe dönüyor'', diyor Aköz. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Sevgili Edip Emil Öymen ise, ''Teknoloji elbette ki Türkçe’yi tehdit ediyor'', diyor. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın'ın tespiti ise ibret verici; ''70 milyonluk Türkiye, karakter setine Türkçe’yi yerleştirmede ısrarlı davranmayınca nüfusu yarım milyonu bile bulmayan İzlanda'nın alfabesi Latin-1 karakter seti içerisine alındı.'' Belki diyeceksiniz ki, asıl konuyu çok gölgede bıraktınız, yanlış strateji uyguladınız. Peki, olabilir, diyelim ki haklısınız. Ama bakın asgari müşterekte buluştuk. O zaman hadi bir el verin, biraz da bu sorunları kaşıyalım.Otomobile zeytinyağı cep telefonuna alkolDurdurun savaşı, Irak'taki petrolün değeri kalmadı! Keşke savaşın nedeni gerçekten petrol kaynakları gibi basit bir neden olsaydı. O zaman belki de şimdi vereceğim haber, Irak'ın Kuveyt'i işgal ederek başlattığı savaşı da bitirirdi. Petrolün pabucunu bir ölçüde de olsa dama atacak bir buluş yapıldı. Bir ölçüde diyorum çünkü yeni bir motor yakıtı değil, yeni bir motor yağı söz konusu olan. ABD Tarım Bakanlığı bilim adamları, yemeklerde kullandığımız bitkisel yağları motor yağı olarak kullanabilmenin yolunu keşfettiler.Bir diğer müjdem de akşamcılara. Artık cep telefonlarının şarjı bittiğinde, hafiften uçma pozisyonundayken fişi prize denk getirmeye uğraşmayacaklar. Günlük istihkaklarından ayıracakları birkaç damlayla cep telefonlarını şarj edebilecekler. Bu buluşun kaynağı da ABD. Saint Louis Üniversitesi bilim adamları alkolle şarj edilen pil geliştirdiler.Önce petrol bazlı motor yağlarının yerini alacak bitkisel yağ haberinin ayrıntılarını vereyim. Bitkisel bazlı yeni motor yakıtı zeytinyağı, mısırözü yağı gibi bildiğimiz bitkisel yağların modifiye edilmesiyle üretiliyor. Yeni yağ petrol bazlı eski motor yağlarına göre çok daha temiz ve çok daha ekonomik. Çevreyi daha az kirletiyor, motorun aşırı ısınmasını, aşınmasını daha fazla önlüyor. Ekonomik bitkisel motor yağının beş yıl içinde piyasaya çıkması bekleniyor.Gelelim alkolik pillere. Alkali pillerle karıştırmayın, alkollü piller, enerjilerini tamamen alkolden alıyorlar. Şarj edilmeleri için harici hiçbir enerji kaynağına ihtiyaç duymuyorlar. Enerjileri bittiğinde tekrar doldurulmaları için birkaç damla alkol yeterli oluyor. Üstelik bu alkolün saf olması da gerekmiyor. Votka, rakı, beyaz şarap, cin el altında ne bulursanız iş görüyor. Ama bira kullanacaksanız dikkat. Yeni pil gazlı içeceklerden hoşlanmıyor, şişeyi pilin ağzına dayamadan önce biranın gazını kaçırmayı ihmal etmeyin.Bu teknolojiyle üretilen piller cep telefonlarından dizüstü bilgisayarlara kadar çok geniş bir ürün yelpazesinde kullanılabilecek. CeBIT’ten mobil manzaralarSIemens SL55Siemens Mobile az ve öz ürün çıkartan bir firma olarak bilinirdi. Ancak son birkaç aydır bu stratejisinden vazgeçmiş bir görüntü sergiliyor. Son birkaç aydır tanıtımı yapılan yeni Siemens modellerini izlemeye çalışmaktan başım döndü. Farklı zevk ve ihtiyaçlara hitap etmeyi amaçlayan farklı modellerin arasına CeBIT'te iki yeni Siemens cep telefonu modeli daha katıldı; M55 ve SL55... M55, multimedya özelliklerini makul bir fiyata sunan bir model. SL55 ise ne şıklıktan ne de teknolojiden vazgeçmem diyenlere hitap ediyor. Ufacık boyutlarıyla klas bir şıklık sunan Siemens SL55 ustaca hazırlanmış yeni mönü sistemiyle tuş takımına gerek duyulmadan kolayca kullanılabiliyor. Tuşlar gerektiğinde sürgülü olarak açılabiliyor. SL55 minik boyutuna rağmen cep telefonuyla ilgili son teknolojilerin hepsini destekliyor.Motorola E390Motorola daha çok ciddi tasarımlı modelleriyle tanınan bir cep telefonu markasıydı. Motorola cep telefonlarının üzerimde bıraktığı izlenim hep çok sağlam, dayanıklı ve ileri teknolojiyle üretilmiş ürünler olduğu yönündeydi. Zaten bu özellikleriyle daha çok ABD pazarına hitap ediyor, ABD'li tüketicilerin beklentilerini karşılıyor, cicili bicili ürünlere meraklı Avrupa tüketicilerinden nispeten daha az ilgi görüyordu. Motorola'nın farklı beğenilere hitap eden ürünler geliştirmek üzere tasarım alanında son birkaç yıldır yaptığı yatırımların sonuçları kendini göstermeye başladı. CeBIT 2003'te duyurduğu E390 da bu yeni modellerden biri. Motorola E390 herkesin içinde yatan çocuksu yönüne sesleniyor. Ses, ışık, titreşim ve fotoğraf teknolojilerini birkaç adım öteye taşıyarak kullanan E390, çift hoparlörlü ''surround sound'' sistemiyle dikkat çekiyor. Motomixer yazılımıyla da kullanıcıya kendi müziğini yaratma şansı tanıyor.Nokia 007Piyasadaki ürünlerinin zengin çeşitliliğiyle yeni model canavarı unvanını hak eden Nokia CeBIT'te yeni modelleri 3300 ve 6210'a ek olarak sıradışı yepyeni bir ürününü daha duyurdu. Daha önce çeşitli fuarlarda geliştirilmekte olan bir ürün olarak karşılaştığım dijital iletişim kalemi, CeBIT 2003'te bitmiş, hazır bir ürün olarak karşıma çıktı. Nokia bu yeni ürününe diğer ürünlerine yaptığı gibi bir numara vermemiş, Dijital Kalem ismini takmış. İlla bir numara ile adlandıracak olsaydı, James Bond'a layık bir ürün olduğundan herhalde Nokia 007 ismiyle anılırdı. Nokia Dijital Kalem'le özel bir kağıda yazılan yazılar, çizilen resimler cep telefonuna transfer edilip, multimedya mesaj olarak başkalarına gönderilebiliyor. Kalemle çizilen resimler telefona Mavidiş teknolojisi ile aktarılıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!