Güncelleme Tarihi:
Hilye, hilye-i şerîf, hilye-i saâdet ya da hilye-i nebî, Osmanlı hattatlarca 17. yüzyılda geliştirilen bir süsleme sanatı. Kelime anlamı olarak süs, ziynet, güzellik gibi anlamlara gelen hilye bunların yanında suret, sıfat, hilkat gibi anlamlar da taşımaktadır. Evlere hilye asılmasının ev halkını hastalıktan ve kötülükten koruyacağına dair bir inanış olmasına rağmen bu doğru değildir.
Hilye aslen Muhammed bin Abdullah'ı görenlerin göremeyenlere onu anlatımlarıdır. Bu anlatımlar içerisinde Ali ve Enes bin Mâlik gibi ilk müslümanların anlatımları önemli bir yer tutar. İslam adetleri Muhammed'in resminin çizilmesini hoşgörmediğinden dolayı onu sözle tasvir etme yöntemi tercih edilmiş ve hilye geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Osmanlı'da hattatlar bu anlatımları süslü bir biçimde levhalara işleyerek hilyeyi sanat haline getirmişlerdir.
Bilindiği kadarıyla tarihteki levha halindeki ilk hilyenin hattatının Hâfız Osman olduğu görüşü kabul görmektedir. En çok yazılan hilye ise Tirmizi'ye ait olan Şemail'de geçen Ali bin Ebu Talib tasviridir. Büyük ebatlarda ilk büyük hilye yazarının ise Kazasker Mustafa İzzet Efendi olduğu bilinmektedir. Türkiye'de şimdiye dek satılan en yüksek bedelli hilyenin yazarıysa 1.150.000 TL ile yine Kazasker Mustafa İzzet Efendi'dir.