Güncelleme Tarihi:
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, Mayıs ayı başlarında tüccar sanayicilerin Toprak Mahsulleri Ofisi’nden (TMO) 24 liradan fındık almak için uğraştığını, tekelci firmalarında 20 bin ton fındığa karşılık 400 bin ton teklif verdiğini hatırlattı. Güler, “Fındığın 24 liradan işlem gördüğü bir zamanda alıcı piyasasında etkin tüccar sanayici ve tekelci firmaların, fındık hasat mevsimi yaklaşırken üreticiden alınan fındık fiyatlarını bir anda 18 liraya düşürmesi oldukça manidardır. Fındık taban fiyatının açıklanacağı ve depolarda stok bulunmadığı bugünlerde söz konusu düşüşün ve oluşan fiyatın spekülatif bir fiyat olduğu açıktır. TMO’ya 400 bin ton fındık bedelinin yüzde 25’ini peşin yatıran ve kendi aralarında fındığı almak için kavga eden tüccar ve sanayicilerin üreticinin fındığına gelince fındık fiyatını niçin 18 liraya indirmelerini sağlıyorlar sorusunun cevabı bulunmalıdır” diye konuştu.
Fındığın Karadeniz Bölgesi’nde 500 bin kayıtlı üreticisi bulunduğunu ve dolaylı yönden ekonomik ve sosyal yönden 8 milyon insanın geçim kaynağı olmasında önemli derecede rol oynadığına dikkat çeken Başkan Güler, fındık ihracatından yılda 2-2.5 milyar dolar döviz girdisi sağlandığını, milli ekonomiye çarpan etkisiyle bu rakamın 3.5-4 milyar dolar gayri safi brüt gelir seviyesine ulaştığını kaydetti.
Hükümet olarak 18 yıldır fındık üreticisinin yanında olduklarını dile getiren Güler, Cumhuriyet hükümetleri döneminde fındığa en fazla değeri AK Parti iktidarının verdiğini belirtti.
Güler, fındık üreticisini tekelci firmaların oluşturduğu serbest piyasa fiyatlarına ezdirmemek için 2009 yılından bu yana ‘alan bazlı” destek sistemi uyguladıklarını hatırlatarak, üreticiye alan bazlı destek sisteminde 11 yılda 10 milyar lira ödendiğini kaydetti. Ayrıca Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) piyasaya girmesini sağlayarak peşin ödeme ile ürün alımı yaptığına dikkat çeken Güler, “TMO, Fındık üreticisi fındık bahçesine girmeden fındık fiyatını açıklayarak onlara ‘Bu yıl da biz sizin yanınızdayız’ güvencesi vermelidir” şeklinde konuştu.
“FINDIĞI ARZ BASKISINDAN KURTARMAK İÇİN LİSANSLI DEPOCULUĞU YENİDEN DÜZENLEMELİYİZ”
TMO’nun piyasaya girmesinin doğru bir uygulama olduğunu kaydeden Güler, şöyle konuştu:
“Fındığın temel sorunlarının başında hasatın hemen sonrası oluşan arz baskısı gelmektedir. Küçük üretici ürünü acil ihtiyaçları için hasattan hemen sonra satarak nakite dönüştürmek zorunda kalıyor. Bu dönemde devlet devreye girerek ekonomik anlamda zayıf üreticiye sahip çıkmak için TMO’yu devreye aldı. Devletin TMO aracılığı ile piyasaya girmesi bu uygulamanın ne kadar doğru olduğunu göstermiştir.
Fındığın biyolojik anlamda 3 temel düşmanı vardır. Isı, ışık ve nem. Lisanslı depolarımızı ısı, ışık ve nem kontrollü olarak düzenleyebildiğimizde ürünümüzün raf ömrünü daha da arttıracak ve ürünümüzü uzun dönemde de piyasa regülasyonunda kullanabileceğiz”
“OLİGOPOLİST FİRMALARIN ÜRETİCİYE ZARAR VERMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Son günlerde fındıkta her sezon öncesi yaşanan tartışma ve spekülasyon hareketlerinin başladığına dikkat çeken Güler, bu tartışma ve spekülatif hareketlerin arkasında tekelci firmaların olduğunu gözlemlediklerini kaydetti. Bu firmaların özellikle serbest piyasa fiyatının oluşmasında rol çalmaya çabaladıklarını vurgulayan Güler, bu firmaları uyardı.
Güler, şöyle konuştu:
“Hiç kimse yabancı firmaların Türkiye’de yatırım yapmasına karşı değildir. Bilakis gurur duyarız. Ancak çalışma sistemleri ve Türk fındığı üzerindeki düşüncelerinde samimiyet testi pek olumlu görünmüyor. Bu firmalar Türk fındık ihracatı 2 milyar dolardan 4 milyar dolara çıkartırlarsa, Türkiye’ye daha çok döviz girdisi sağlarlarsa başımızın üzerinde yerleri vardır. Ama ben güçlüyüm deyip mevcut 2 milyar dolar ihracat yapan firmaların elinden işi almaya kalkarlarsa ve zaten yapılan 2 milyar dolarlık ihracatta payı olan yerli ihracatçı firmaları piyasadan ekarte etmeyi düşünüyorlarsa o zaman bu sektör zarar görmeye mahkumdur ve bu zarardan en fazla nasibini üretici alacaktır. İşte biz buna izin vermeyeceğiz”
FINDIK ÜRETİCİLERİNE BÜYÜK ÇAĞRI
Başkan Güler, açıklamalarını şöyle tamamladı:
“Altını çizerek tekrar söylüyorum. Ordu halkının, çiftçisinin, üreticinin emeğini Roma’ya, Londra’ya Washington’a bırakamayız. Fındığın sahibi biziz, hepimiziz. Ben Ordu’ya önsöz değil sonsözü söylemeye geldim. Bizim önsözümüzü sadece Türkiye değil, bütün dünya biliyor. Ben fındık bahçelerinde alın teri döken, hayatlarını bir lokma ekmek için tüketen, emeğini, hayatını hiçe sayan Ordu’nun, Ordu köylüsünün emeğine bütün yüreğimle sahip çıkmaya geldim. Roma’ya, Londra’ya Washington’a, alınterimizi çalanlara, dünyanın en büyük sermaye gruplarına, faizcilere, rantçılara, fetöcülere, bizim fındıkta bağımlı olmamızı isteyenlerle savaşmaya geldim. Bu mücadelede görüyorum ki yalnız değilim, sizler varsınız. Ordu halkı var. 3-5 tane rantiyeye Ordu’yu bırakacak mıyız? Benim derdim büyük. Bu derdi paylaşalım. Bırakın boş işleri, gelin tarihe geçelim. Sizi tarih yazmaya, Ordumuza, fındığımıza, emeğimize sahip çıkmaya çağırıyorum. Ordu bizimdir, biz bize yeteriz”