Nesrin COŞKUN/İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2006 11:38
İzmir'de kabızlık ve karın ağrısı şikayetiyle başlayan sağlık sorunu ameliyatla çözümlenen 2.5 yaşındaki Hilmi Mülayim, dikkatsizlik kurbanı oldu.
Kapalı yöntemle gerçekleşen karın ameliyatında kanamaya karşı kullanılan koter cihazı, minik Mülayim'in sol bacağını diz altından yaktı, sinirlere zarar verdi. Oğullarına fizik tedavi başlanıp doku nakli planlandığını belirten anne 34 yaşındaki Sultan Mülayim, “Oğlum sakat kalabilir” derken, baba 35 yaşındaki Hikmet Mülayim, “Hekimlerin, yetkililerin olayı bilmezden, görmezden gelmeleri üzüntümüzü 100 kat artırıyor” diye konuştu.
Memenem'de oturan, oğlunun rahatsızlığı nedeniyle çalıştığı muhasebecinin yanından ayrılan Sultan Mülayim ile Aliağa'da Demir Çelik Fabrikası'nda işçi Hikmet Mülayim'in iki çocuğundan küçüğü Hilmi Mülayim geçen temmuz ayında rahatsızlandı. Oğlunu kabızlık çekmesi yüzünden önce Menemen Devlet Hastanesi'ne götürdüklerini söyleyen Sultan Mülayim, ardından Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi ile özel doktor ve hastanelerde şifa aradıklarını, son duraklarının Ege Üniversitesi Hastanesi olduğunu anlattı.
Sultan Mülayim, “Daha ilk başta tetkiklerde Hilmi'nin karın boşluğunda kitle olduğu söylendi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde bir hafta yattık. Hilmi grip oldu, ameliyatı ertelendi. Kapalı ameliyatın uygun olacağı söylendi, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne geldik. 21 Ağustos'a gün verdiler. Ancak tek lokma yese karın ağrısından kıvranıyordu. Nitekim bekleyemedik, 24 Temmuz'da Ege Üniversitesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde ‘kistik lenfangiom’ tanısıyla, kapalı yöntemle ameliyata alındı. SSK'lı olmamıza, oğlumun durumu acil olmasına karşın 2 bin YTL katkı payı ödeyip çocuğumuzu ameliyat ettirdik. Oğlum ameliyat sonrası gözlem odasına getirildiğinde sol bacağının dize yakın yan tarafında derin yanık izi vardı. Doktora sorduk, hiç kimse görmemiş, ‘koter cihazı yakmış’ dediler. Büyük bir umursamazlık yaşadık” dedi.
Ameliyatla iyileşen oğlunu, yine ameliyat sırasındaki bir dikkatsizlik yüzünden bir aydır fizik tedaviye getirip götürdüklerini anlatan anne Mülayim, “Hem manen hem madden yıkıldık. Doktorlara, tamamen iyileşip iyileşmeyeceğini soruyoruz. Bize ‘inşallah’ diyorlar. Sinirler yanmış, bir ya da birkaç ameliyat gerekebileceği söylendi. Sakat da kalabilirmiş. Oğlum bir dertten kurtuldu, bir başka derdin sahibi oldu. Kahroluyoruz” diye konuştu.
Haftanın 5 günü Menemen'den Ege Üniversitesi Hastanesi'ne fizik tedavi için gelip gittiklerini, ne zaman sonuç alacaklarını bilemediklerini belirten baba Mülayim ise hekimlerden yana dert yandı. Ameliyatı yapan doktorun, oğlunun ayağının yanmasına “Olmasını istemediğimiz bir durum” dediğini, olayda sağlık çalışanlarının hatasının bulunmadığını, cihazdan kaynaklandığını savunduklarını belirten baba Mülayim, şunları söyledi:
“Benim muhatabım doktorlar. Ama başhekime, dekana kadar çıktım, ‘bakarız’ dediler. Döner sermayeden yardımcı olamayacaklarını, kliniğin destek verebileceğini söylediler. Bugüne kadar tek kuruş destek almadık. Kliniktekiler firmayı korur havadalar. Oysa hem manevi hem maddi yıkım yaşıyoruz. 600 YTL maaşla bizi bekleyen 10- 12 bin YTL'lik ameliyatların altından nasıl kalkacağım? Oğlumun durumu acil diye katkı payına karşı çıkmadım, ödedim. Ama bu vurdumduymazlık bizi daha çok yıkıyor. Bir ay önce hastanenin Hasta Hakları Birimi'ne şikayetçi oldum, tek kelime yanıt almadım.”
Hikmet Mülayim, SSK'lı oldukları için katkı payı dışındaki tüm masrafları SSK'nın ödediğini vurguladı. Hastanenin hatasının faturasının da SSK'ya ödetildiğini, buna hakları olmadığını belirten Mülayim, “Bizim günahımız ne, SSK'nın günahı ne? Dert üstüne dert aldık” diye konuştu.