Güncelleme Tarihi:
Aslında bizim zamanımızda dilek feneri yoktu. En büyük telaş okuldan gelince başlardı. Mahallenin en küçükleri ağabeylere, ablalara yardım eder sokağın orta yerine kurulacak Hıdrellez ateşinin hazırlıkları yapılırdı. Mahalleler arası biraz da yarış vardı. En büyük, görkemli ateşi yakmak için uğraşılır, yan mahallelere de göz atılırdı. Akşam çökünce ateş yanar, her sokaktan duman ve kahkaha sesleri yükselirdi. Kahramanlar’dan Tepecik’ten 9 8 müzik eşliğinde Romanlar; ya fuara ya Kordon’a doğru şarkılar söyleyerek turlardı. Ellerine kına yakıp, makyajını yapıp en süslü elbisesini giyen kadınlar ellerini şakırdata şakırdata hem oynar, hem şarkı söylerdi. Saçlarına kırmızı, pembe güller iliştirirler, öyle güzel görünürlerdi.
İzmir Hıdrellezi’nden yok olmaya yüz tutan ritüellerdi bunlar. Ateşten atlamak ve gül ağacına dilek asıp sabah Körfez’e bırakmaksa hala devam ediyor. Hıdrellez’in en bilinen dilek dileme yöntemi gece gül ağacının dalına, kağıda çizilmiş dilekleri asmak dün gece de İzmirlilerin yine unutmadıklarındandı. Gül dallarında dilekler salındı tüm gece. Sabah erken saatlerde dalından alınan dilekler Kordon, Karşıyaka sahilinden denize bırakıldı. Dün gece gökyüzü ne kadar dilek fenerleriyle aydınlandıysa sabah da Körfez, usul usul salınan kağıtlarla dilek tarlasını andırıyordu.
Öğle saatlerine doğru Kültürpark yani Fuar da tıpkı eskiden olduğu gibi dolmaya başladı. Bolluk ve bereket dağıtılacağı inanılan Hıdrellez’de piknik yapılıp sofralar kuruldu. Darbukalar yine 9 8 ritmi vurdu, eli kınalı kızlar kadınlar en güzel oyunlarını döktürdü…
Hıdrellez’le ilgili yüzyıllardır dillenen söylenceye gelince…
Her yıl 5 Mayısı 6 Mayıs'a bağlayan gece Hıdırellez olarak kutlanır. Hıdırellez Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biri olarak bilinir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanır. adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır.
Hızır ve Hıdırellezin kökeni hakkında çeşitli fikirler ortaya atılmış. Bunlardan bazıları Hıdırellezin Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine ait olduğu; bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu yolunda.
Hıdırellez nerelerde kutlanır ?
Hıdrellez kutlamaları genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılır. Bu gibi yerlere bu nedenle Hıdırlık denildiği de olur. Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
Hıdırellez gecesinde neler yapılır?
Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdeleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler. Bazı kimseler de ateş yakıp, dilek dilerler. Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar.
Kısmet için:
Evlenmek isteyen kızlar gelin maketi yapar ve gül dalına asarlarsa evlenecekleri kişiyi düşlerinde göreceklerine inanılır. Aynı amaçla tuzlu yiyecekler yiyip su içmeden yatmak gelenektendir. Düşlerinde kendilerine altın tastan su verecek kişinin koca adayı olduğuna inanılır. Evlenmekte gecikmiş olanlar o gece başlarının üzerinde kilit açtırırlar.
Şans için:
O yıl şansının açık olup olmadığını denemek için başvurulan uygulamalar da vardır:
Anadolu’nun birçok yöresinde 5 Mayıs gecesi, kapının önüne süt dolu bir tas konulur, bu süt yoğurda dönüşürse evin bereketinin artacağına, evdekilerin şansının açılacağına inanılır. Yalnız, uğurun bozulmaması için kimsenin bu konuda birbirine soru sormaması gerekir. Aynı amaçla, boyları eşit iki yeşil soğandan birine beyaz diğerine siyah iplik bağlanır. Ertesi gün bakıldığında beyaz iplik bağlı olan daha çok büyümüşse o yılın uğurlu geçeceğine yok eğer siyah iplikli daha çok büyümüş ise yılın çileli geçeceğine inanılır.
Türkiye'de Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları:
• Kalbi temiz, Allah'a inanan insanlara yardım eder.
• Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar.
• Dertlilere derman, hastalara şifa verir.
• Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar.
• İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder.
• Uğur ve kısmet sembolüdür.
• Mucize ve keramet sahibidir.
Kordon’dan renkli manzaralar
* En renkli Hıdrellez kutlamalarının yapıldığı İzmir Kordon’da dün gece renkli görüntüler vardı. İlk kez gökyüzüne dilek fenerleri bırakıldı. Çimlerin üzerinde davul zurna darbuka ile oynayanlar da vardı. Sayar ailesi onlardan biri… Çoluk çocuk en küçüğünden en büyüğüne öyle bir döktürüyorlardı ki!
* Bu arada Galatasaray’ın şampiyonluk kutlama ateşi Hıdrellez ateşiyle karıştı. Kutlamalara ve kalabalık büyüdükçe büyüdü…
* Şeyma Erdemli ve Töre Sarı dileklerini gül dalına asmışlar. Denize atmak için sabahı bekliyorlar. Feneri uçuramayan bir gruba yardım edip, fener uçunca büyük sevinç yaşadılar.
* Gamze Şener ve arkadaşları da önce ateşten atlamışlar. Kordon’da fenerlerini uçurmak için uzun süre uğraşıp başardılar.
Denizlerin buluşması
İzmir’i Sevenler Platformu Başkanı, gazeteci Sancar Maruflu Hıdrellez kutlamalarına farklı bir bakış açısı getirdi:
“İzmir ve Ege Bölgesi başta olmak üzere Türkiye’nin kuzeyden güneye, doğudan batıya her yerinde mutlaka “Hıdırellez” denilen gelenek yaşandı. Şu anda da İzmir’in ve ilçelerinin tüm mesire yerlerinde; özellikle Kültürpark’da Karşıyaka Bayraklı Altınyol Turgut Özal Rekreasyon sahilinde ve İzmir Kordonboyu’nda özellikle Roman hemşehrilerimizin önderliğinde “Hıdırellez” şenlikleri yaşanıyor. Bazı etkinlikler ise bağlı olunulan yerel yönetimlerce Şenlikler şeklinde kutlanıyor. 6 yaşımdan itibaren yaşayıp gördüklerimi biraz bulanık da olsa iyi hatırlarım. İzmir’in farklı bölgelerinde çok farklı Hıdırellez günleri ve geceleri yaşadım. Hala da yaşıyorum. Hıdırellez’lerin en önemli “olmazsa olmazı” geleneksel olarak yakılan ve alevlerinin üzerinden “dilekler tutularak” atlanılan Hıdırellez Ateşleridir. Sokak aralarında gelişigüzel yakılan Hıdırellez Ateşleri yüzünden yaşanılan ölümlü ve yaralanmalı kazalar, 4-5 evi yakıp, yok eden yangınlar da görüp, yaşadım. Üzüldüm. Çok keyifli, çok eğlenceli, fasıllı, oryantalli, harmandalılı, zeybekli Hıdırellez günleri hep aklımdadır. İzmir’deki Roman Dernekleriyle aram oldukça iyidir. Kültürpark’da her yıl 6 Mayıs’larda tertipledikleri yemeli, içmeli, mangallı, ızgaralı Hıdırellez Şenliklerine her yıl mutlaka gittiğim gibi yine bir ara gidip onların mutluluklarını onlarla paylaşacağım.
Ben ve benim gibi radikal düşünenler için; 5 Mayıs’ı, 6 Mayıs’a bağlayan Mayıs günleri; ‘acı-hüzün ve öfke’ günleridir. 41 yıl önce dün sabaha karşı yaşanılan ‘Üç Fidanlar’ dediğimiz Deniz Gezmiş’in, Yusuf Aslan’ın ve Hüseyin İnan’ın usulsüz kurulmuş mahkemelerde usulsüz alınmış kararlarla asılarak katledilmiş olmaları onların arkadaşları olarak bizleri kahretmiştir. Bizler uzun süre ‘6 Mayıs’ları bir öfke ve nefret günü’ olarak kabullendik. Artık; Hıdırellezleri acı, hüzün ve buruklukla izlemek yerine, bu değerlerimizi de anarak yaşıyoruz. Kuran’da ‘Kehf suresi’nde Musa ile bir gencin kıssasının anlatıldığını hep okurum. Açıkça belirtilmemişse de belirtilen Hızır, ‘Deniz’ olarak yorumlanır. Hıdırellez ise ‘İki Deniz’in yani Denizlerin’ buluşmasıdır. Artık anladık ki; meğer darbeciler bizlere kötülük yerine iyilik yapmışlar. Biz 68’lilerin Kahramanı ile Deniz’i ve yol arkadaşlarını buluşturmuşlar.
Hıdırellez'in UNESCO'nun 'İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi'ne alınması amacıyla 2010 yılında başlatılan çalışmalara 68’liler olarak biz de destek verdik.”