Güncelleme Tarihi:
2015 yılında Diyarbakır’da çatışmalardan en çok etkilenen Sur ilçesinde eski bir Diyarbakır konağındayız. Şehadet Çitil, annesi ve ablası hummalı bir paketleme çalışması içerisinde. TRT Kurdi, TRT Haber ve Habertürk’te muhabir ve editör olarak çalışan Şehadet Çitil tam da Hendek olayları sırasında doğup büyüdüğü şehirde yaşanan olaylardan etkilenerek gazeteciliği bırakıp İstanbul’dan memleketi Diyarbakır’a dönmüş. O dönem hem maddi hem de psikolojik olarak büyük bir yıkım yaşayan bölgedeki kadınlarla birlikte yeni bir tarım modeli geliştiren Çitil, altı senedir “Hevsel Bahçesi” adındaki girişimiyle bölgedeki kadınların ürettiği organik ürünleri alarak Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırıyor. Şu anda Diyarbakır, Bitlis, Van, Hakkâri, Şırnak ve daha pek çok şehirde 200’ü aşkın kadın üreticiyle çalışıyor.
ANNEMİN MUTFAĞI YETMEDİ
Çitil hikâyesini şöyle anlatıyor: “Doğma büyüme Diyarbakırlıyım. İstanbul Fatih Belediyesi’nde iş bulunca soluğu İstanbul’da aldım. Üniversite sınavlarına girdim ve Kocaeli Üniversitesi’ni kazandım. Hem okuyup hem çalışıyordum. Daha sonra gazetecilik maceram başladı. 2015 yılına geldiğimizde doğup büyüdüğüm yerlerde Sur olayları başladı. Haber yapmak için beni bölgeye gönderdiler. Geldiğimde camlar yere inmiş, kum torbaları yığılmış, tüm Sur kapanmış. Korkunç bir manzaraydı. Bir Diyarbakırlı olarak şehir bu kadar kötü bir haldeyken İstanbul’da olmak vicdan azabı yaşamama sebep oldu ve ailemin yanına Diyarbakır’a döndüm. İstanbul’daki küçük çevremden salça, kurutmalık gibi ürünler isteniyordu. Ben de ‘anneme yaptırayım, ufak ufak satayım harçlık olsun’ dedim. Sonuç insanlar beğendi ve almaya başladı. Annemin mutfağı yetmemeye başladı.”
DÜKKÂNIMIZI SUR’A KURDUK
Çitil, işleri nasıl büyütebilirim diye düşünürken sosyal medya imdadına yetişmiş. İclal Aydın’ın sayfasını paylaşmasıyla daha geniş kitlelere ulaşmayı başarmış:
“Ürün çeşitliliği arttı, talep arttı. Bir yer tutma ihtiyacımız doğdu. 2016 yılında 5 mahalle kapalıydı. Olayların bitmesinden 1 sene geçmesine rağmen bölge hâlâ bomboştu. Biz mutfağımızı ve depomuzu Sur’a kurmaya karar verdik. Etrafımızdakiler ‘Tüm Diyarbakır Sur’dan kaçıyor siz neden burada işyeri tuttunuz’ diyordu. Ama zamanla Sur’un eski günlerine döneceğini biliyorduk. Yatırımı buraya yapmak istedik.”
KÖY KÖY GEZİYOR
Çitil, ardından Hevsel Bahçesi’ni büyütmeyi hedeflemiş: “Diyarbakır’da salçayı başka bir şehirden, kurubiberi başka şehirden alıyorlar. Bu kadar tarım arazisinin olduğu yerde bir marka yok. Marka kurmak için üretimi artırmak gerekiyordu. İşte burada ev ev dolaşıp kadınları ikna etme dönemim başladı. Ata tohumunun önemini, temiz üretime ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlattık. Ürettikleri takdirde alım garantisi verdik. Örneğin Lice’de coğrafi işaretli domates yetişiyor. Ama Lice’de salça yapılmıyordu. Lice’deki kadınları salça yapmaları için ikna ettik. Lice’nin ayak basılmadık dağları var. İnanılmaz kekikler yetişiyor. Dağ köylerindeki kadınlardan o kekikleri toplamalarını istedik.”
Şehadet Çitil’in Diyarbakır, Bitlis, Batman, Van, Hakkâri, Şırnak ve Mardin’de girmediği köy, tanışmadığı kadın üretici kalmamış. Çayını içemediği, hikâyesini bilmediği üreticiden kesinlikle ürün almıyor: “Kadın bu işten para kazanmaya başlayınca hemen eş ve akrabalar devreye girdiler. Tarımın tüm yükünü kadın çekiyor ama tarımın ticaretinin tüm vitrininde erkek var. Önemli bir prensibim de parayı direkt kadına vermek. Üretici kadınların eşlerine harçlık verir duruma geldiğini görüyorum.”
BİR DE KİTAP PLANI
Köylerden edindiğimiz kadim bilgileri not alıyoruz. Tedavi yöntemleri, üretimi verimli kılmak için kullanılan metotlar. Okuma yazma bilmeyen kadın ve genç kızlar, ziraat fakültesindeki öğrencilerin kaç katı bilgiye sahip. Bitkilerin hastalıklarıyla nasıl başetmişler? Toprağın verimini nasıl artırmışlar? Bunları kitap yapma planımız var.
Çitil’in birlikte çalıştığı ablası yüksek ziraat mühendisi. Ama o esas kontrol mekanizmasının annesi olduğunu söylüyor. Çitil, “Annem inanılmaz bir tarım bilgisine sahip. Annemin onayından geçmeyen hiçbir ürünü satmıyoruz” diyor.