Herkesle iyi geçinen ‘adam doktoru’

Güncelleme Tarihi:

Herkesle iyi geçinen ‘adam doktoru’
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2013 00:00

Valilikte ve bürokrasideki diğer görevlerinde hep nabza göre şerbet verdi Muammer Güler. Bu sayede Ak Parti iktidarının da gözde valisiydi. Şimdi İçişleri Bakanlığı koltuğunda. Peki ya Hrant Dink cinayetindeki ihmal iddiası? Bu kariyerinde bir leke olarak kalacak...

Haberin Devamı

İçişleri Bakanlığı’nın yeni ismi Muammer Güler’in, eski bakan İdris Naim Şahin ile tek ortak noktası medyatikliği sevmesi olsa gerek. Asıl farklılığı ise Kürt sorununa bakışında. Nitekim ilk açıklamasında Güneydoğu’da barış güvercinleri uçurtmaktan söz edip bu farkını gösterdi. Güler’in bakanlığı, Öcalan ile görüşme sürecine dair umutları iyiden iyiye güçlendirdi. En çok sevinenler de Mardinliler oldu İçişleri’ndeki bu değişime. Zira Güler, onların hemşehrisi.
Aslında Güler, Mardin’de doğmuş. Arap kökenli bir ailenin çocuğu ama hiç orada yaşamamış. PTT memuru babasının tayini nedeniyle 1954’te, beş yaşındayken Ankara’ya gelmiş. Sonra da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, bürokratlık derken Güneydoğu’dan hep uzak kalmış.
Kaymakamlık, içişleri bakanlığı şube müdürlüğü derken bürokraside basamakları birer birer tırmandı. Güler için bürokrasideki dönüm noktalarından biri, 1992’de Demirel-İnönü koalisyonunda vali olmasıydı. Niğde’yi, Kayseri, Gaziantep ve Samsun valilikleri izledi. Temel felsefesini “İyi bir idareci, adam doktorudur” diye açıklıyordu. Bu doktorluk, biraz da nabza göre şerbet anlamına geliyor; siyasiler ve yerel medya başta olmak üzere herkesle iyi geçiniyordu.10 ayrı hükümet döneminde valilik yapan Güler’in kariyer yıldızı, AK Parti döneminde parladı.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaf859f018fbb8f8a27b07

GAZCI KARDEŞLER

Önceden duymuştu üç büyük kentten birine atanacağını. İstanbul olunca çok sevindi. “İstanbul bu mesleğin doruğu” diye açıkladı mutluluğunu. AK Parti döneminde tek parti hükümetiyle çalışmanın rahatlığını yaşadı. AK Parti ilçe teşkilatlarının tanıtıldığı kitapçığa önsöz yazması da bunun kanıtıydı. Yargıtay, hakkında inceleme başlattı bu nedenle...
Güler, 2007’de başlayan, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama girişimlerine karşı tavrını da hükümete bakarak belirledi. Daha önce Bush ve Papa’nın ziyaretlerindeki gibi 1 Mayıs’ta da, Taksim’e giden yolları kapattırdı, yürümek isteyenler de biber gazı bulutuyla karşılandı. Bu icraatı nedeniyle de medyada, mizah dergilerinde ‘Gazcı kardeşler’ adıyla anıldı Güler ve o zamanki İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah.
Polisin sadece gaz bombasını değil, hemen her uygulamasını savundu Güler. Telefonla bağlandığı bir Telegol programında “Polisime el kaldıranı fena yaparım” diye çıkıştı sinirle. Maçlarda olay çıkaranlara da, tepkisini gizleyemedi. “Kardeşim, bizim millet de her şeyden tahrik oluyor!” dedi kendine özgü o hızlı konuşma tarzıyla.
Aslında sıradışı bir Muammer Güler portresi çizmişti o programda. Çünkü her zaman kontrollü olmuş, dışarıda yemek yerken, eğlenirken bile kendini koyvermemeyi yaşam felsefesi haline getirmişti. İşiyle bütünleşmiş, tek hobisi briç için bile vakit bulamayan, tatile çıkamayan bir devlet adamı haline gelmişti. Üniversitede ‘Şarapçı Muammer’ denilmesine rağmen şarabı da bırakmıştı. Vazgeçemediği tek alışkanlığı, ortaokulda başladığı sigaraydı.
“Protokol valisi olmayacağım” diye başladığı İstanbul’da, protokoler görevlerden kaçamadı. Hatta en rahat gününün pazartesi olduğunu itiraf etti bir söyleşide. Nedeni de bakanlar kurulunun Ankara’da pazartesileri toplanmasıydı! (Nuriye Akman, 12 Ekim, Zaman)
İstanbul’daki yedi yıldan sonra yine önemli bir makamı ona teslim etti Başbakan Erdoğan: Kamu Güvenliği Müsteşarlığı. Çok da tutmadı orada. Mardin’den aday gösterip milletvekili yaptı. Meclis’te de aktifti Güler, İçişleri Komisyonu Başkanı’ydı.

Haberin Devamı

AYIPLAR OKYANUSU

Güler’in bakanlığına Kürtler sevinirken, gazeteci Hrant Dink’in dostları üzüldü. Dink, Güler’in İstanbul Valiliği sırasında öldürülmüştü. Dink’i koruyamamakla, hatta öldürülmesine zemin hazırlamakla suçlanıyordu Güler. Dink ailesi ve Agos’un avukatlarının, ihmalleri nedeniyle yargılanmasını istediği 24 devlet görevlisinden biriydi.
Hrant Dink, Güler işbaşındayken 2004’te valililiğe çağırılıp MİT mensupları tarafından tehdit edilmişti. Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nün, “Yasin Hayal’in İstanbul’da Dink’e karşı eylem hazırlığı yaptığını” bildiren yazısı dikkate alınmamıştı. Ama Güler, bu suikastte sorumluluğu olduğuna inanmıyordu. Nitekim bu iddialar Meclis’te gündeme getirildiğinde tam tersine başarılı olduğunu savundu: “Dink’i öldürenin de öldürtenlerin de Allah belasını versin. 32 saat sonra Dink’in katilini yakalayan bir valiyim.”
Güler’in bakan atandığını duyan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, çok üzülmüştü: “Dink cinayeti davasında bugüne kadar ayıptan başka bir şey görmedik. Bu da o ayıplar deryasında yeni bir damla oldu işte.” Okyanusta bir damla fark edilmeyebilir ama Güler’in kariyerindeki bu leke hep göze çarpacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!