Herkesin hakkını verelim…

Güncelleme Tarihi:

Herkesin hakkını verelim…
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 2002 00:00

AB uyum yasaları, Türkiye için devrim niteliğindedir. Peki, bu noktaya gelinmesinde kimler ne rol aldılar? Bu insanları unutmamamız gerekir.A. Avrupa Birliğine uyum yasaları bir devrim niteliğindeydi. Gerektiği şekilde uygulanabilirse, bu ülkenin ellerini kollarını bağlayan en önemli zincirlerin kırıldığını göreceğiz. Kopenhag Kriterlerine tam uyum sağlayabilmek için atılması gereken daha bir çok adım var. Ancak en güç engel aşıldı. Bundan sonrası çok daha kolay olacaktır. Bu olay Türkiye Cumhuriyetinde bir “ilk” tir. İlk defa Sivil Toplum Örgütleri ile medya işbirliği ön plana çıkmış ve lokomotif rolü oynamışlardır. Eskiden Siyaset ön çeker, Sivil Toplum Örgütleri seyrederlerdi. Şimdi tam tersine, STÖ ve Medya başa geçti ve Siyaset hemen ardından geldi.B. MESUT YILMAZ, AB konusunu adeta bir bayrak yaptı. Siyasi yaşamında şimdiye kadar hiçbir konuda böylesine bir ısrar göstermemişti. Bir çok cesur adımlar atıp ardından geri çekilmekle suçlanan Yılmaz, AB için sonuna kadar direndi. Bu tutumu sayesinde, partisinin üstündeki bazı kara bulutların dağılmasını sağladı ve “eski lider” konumundan çıkıp, Türkiye’ye vizyon getiren genç kuşaklar için çalışan bir lider durumuna girdi.C. İSMAİL CEM, AB bayrağını canlı tutan ve Türkiye’nin önünü açan siyasetçilerin başında geliyor. Avrupa Birliğine Türkiye’yi anlatmak, aşırılıkları tırpanlamak ve koalisyon içi çekişmeleri yatıştırmak açısından son derece önemli bir rol oynadı. DSP’den ayrıldıktan sonra da tutumunu sürdürdü ve uyum yasalarının çıkması için çaba harcadı. Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerinin hemen başlaması gerektiğini söyleyen liderlerden biriydi.D. 1. TANSU ÇİLLER, bu defaki oylama öncesinde bir ara, Mesut Yılmaz’a kızgınlığından veya AB bayrağını ANAP’a kaptırma tehlikesinden olacak, olumsuz bir tutum sergiler gibi davranmış, ancak ardından “Apo mu AB mi, derseniz AB derim” diye tutumunu netleştirmişti. Çiller, Gümrük Birliği döneminde son derece cesur adımlar atmış ve son dakikada kritik oylamadaki tutumuyla, yasaların geçmesine büyük katkıda bulunmuştu.D. 2. H. SAMİ TÜRK, uyum yasalarının hazırlanması, orta yol bulunabilmesi ve özellikle 22 saatlik maraton sırasındaki kritik müdaheleleri ve takındığı tutumla son derece önemli rol oynadı.D. 2. NEJAT ARSEVEN, kendi alanındaki yasa hazırlıklarında çok cesur davrandı. Tutumunu hiçbir zaman değiştirmedi. En tehlikeli konuları da cesur şekilde savundu.E. M.ALİ İRTEMÇELİK, Helsinki doruğu sonuçlarının koalisyon ortakları, özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından kabul edilmesi konusunda en önemli rolü oynamış bir siyasetçidir.F. MERAL GEZGİN ERİŞ, AB konusunda Sivil Toplum Örgütü adına bir rekor kırdı. Eğer uyum yasaları, herkesi şaşırtacak şekilde geçmişse bu, Sivil Toplum Örgütlerinin kayıtsız şartsız başarısıdır. Eğer STÖ böylesine bir kampanya açmamış olsaydı, siyasi kararlılık sürdürülemezdi. Hiçbir siyasi lider bu yasaları TBMM’den geçiremezdi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Sivil Toplum Örgütleri böylesine etkili bir kampanya gerçekleştirdiler.Bu kampanyaya yüzün üstünde Sivil Toplum Örgütü katıldı, ancak Amiral gemisi IKV ve sembolü olan Meral Gezgin Eriş idi. Eriş’e en büyük desteği TUSİAD ve başkanı Tuncay Özilhan, TOBB ve başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu verdiler. Tepedeki bu isimlerin yanısıra öylesine etkin çalışmalar yapılmış, öylesine etkin isimler rol oynamışlardır ki, tümünü buraya almamız imkansızdır.G. MEDYA, Sivil Toplum Örgütleri ile eşdeğerde bir rol oynamıştır. Başka bir deyişle, AB uyum yasaları, Sivil Toplum Örgütlerinin bastırması ve Medya’nın da büyük destek vremesi sayesinde TBMM’den geçmiştir. Yazılı ve görsel medya’da katkıda bulunanların listesi son derece uzun. Ancak en önde görünen birkaç isimden söz etmeden yapamayacağım. Özellikle Sami Kohen- Hasan Cemal- Güneri Cıvaoğlu- Tufan Türenç- Ferai Tınç- Ertuğrul Özkök- Oktay Ekşi – İsmet Berkan- Güngör Mengi- Cüneyt Ersever- Altan ailesi (baba Çetin’den, çocuk Mehmet’e kadar)- Zeynep Göğüş- Ahmet Sever vs… vs… Daha onlarca isim var, ancak yerim yok…H. NİHAT AKYOL –AKIN ALPTUNA ve VOLKAN VURAL, bürokraside uyum yasaları ve Türkiye’nin AB yolundaki macerasında önemli rol oynayan isimlerin başında geliyorlar. Akyol’dan önce Brüksel’de daimi delegelik yapan Bülükelçileri unutmuyorum, ancak Nihat Akyol bu konuya çok emek vermiş isimlerin başında. AB yetkilileriyle pazarlıkları bu ülkeye çok şey kazandırdı.AKIN ALPTUNA’da Dışişleri Bakanlığının AB konusunda en büyük yükünü taşıdı. Onun gibi daha nice isimsiz kahramanlar var, (örneğin, görünmeyen anacak bakanlıklar arası koordinasyonu sağlayan Mümin Alanat gibi) ancak Alptuna’nın yeri bambaşkadır.AB Genel Sekreteri VOLKAN VURAL’da , Katılım Ortaklığı çalışmalarında çok başarılı bir performans gösterdi. Volkan Bozkır, Mustafa Dönmez, Tunay İnce ve Güven Erdal gibi değerli yardımcılarıyla nefis bir çalışma yaptı. Volkan Vural sadece teknik değil, yepyeni bir Genel Sekreterlik kurarak, siyasiler ve bürokrasi arası kavgalardan kurtularak, politik yönden üst düzey çok önemli bir rol oynamıştır.K. AB KOMİSYONU, bu noktaya gelinmesinde küçümsenmemesi gereken bir rol oynadı. Avrupa’da Türkiye’ye sempati ile bakılmadığı, mümkün olduğu kadar geç gelmesi için çaba harcandığı bir ortamda, AB Komisyonu yetkilileri cesur biçimde ön plana çıktılar. Başta, Komisyon Başkanı Prodi ve hemen onun yanında Verheugen çok uğraştılar. Aleyhteki başkentlerden gelecek olumsuz rüzgarlara rağmen, Türkiye konusunu gümdemde tuttular. Bu iki simin yanısıra, Türkiye bölümü şefi Michael Leigh aynı bölüm yetkilisi Landebrau, Serge Abou ve tüm eleştirilere rağmen, Türkiye’nin AB gündeminde tutulması, Ankara’nın doğru adımları atmasına önemli katkıları olan Karen Fogg unutulmamalı. Avrupa Parlamentosu kanadından da roportör Lamassoure, Morillon ve Duff’ta önemli katkıda bulunanlar arasındalar.L. ASKER: AB YASALARININ çıkmasında askerinde “görülmeyen” önemli bir desteği oldu. Bu yasaları engellemek isteyenler, bir ara askerin arkasına saklanmak istediler, ancak saklanacak yer bulamadılar. TSK gerçekten isteseydi, özellikle idam ve Kürtçe konularını engellerdi. Engellemesi, TSK’nın da, Türkiye’nin geleceğini, Avrupa’da gördüğü anlamını çıkarmaktadır. Dikkatleri çeken diğer bir unsur, tartışmalar sırasında Askerin rol almaktan kaçınması kadar, siyasilerin de belki de ilk defa Asker’i işin içine sokmak istememesiydi.M. TBMM Başkan Vekili SÖKMENOĞLU’ nun da son derece önemli bir rolü oldu. MHP’li bir Milletvekili olmasına rağmen, Meclis’in MHP tarafından bloke edilmesine izin vermedi. Kendi partisini gözeten değil, görevini hakkıyla yapan bir Başkan olduğunu gösterdi. Bu yönüyle büyük taktir kazandı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!