Güncelleme Tarihi:
YASAKLANIRSA ANNELERİN ÖLÜMÜ ARTAR
Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı Eriş Bilaloğlu, Başbakan Erdoğan’ın “Kürtaj cinayettir” sözleri için, “Yasal bir uygulamaya cinayet demek çok yanlış. Ortada cinayet varsa cinayeti işleyen birileri de var demektir. Bu üslup kadına ve hekime şiddeti artırır. Kürtaj yasaklanırsa anne ölümleri artar” dedi.
“İSTEĞE BAĞLI KÜRTAJA KARŞIYIZ”
Doç. Dr. Banu Dane (Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Jinekoloji Anabilim Dalı Başkanı)
Hastane olarak kürtaj yapılmasına karşıyız. Hastanemizde isteğe bağlı kürtaj yani gebelik sonlandırma yapmıyorum. Ancak annenin hayati bir tehlikesi varsa bu durumda yapılabilir. Sadece annenin hayatını tehlikeye sokuyorsa, o da belli haftalar içinde uygulanabilir. Kürtaj riskli bir şey. Etik kurul kurulması gerekiyor. Gerçekten gereklilik varsa etik kurul onayı alındıktan sonra yapılması gerekiyor. Ben kişisel olarak da gebelik sonlandırılmasına karşıyım. Cenin de bir canlı nihayetinde. Onun da bir hakkı olmalı.
“4 HAFTADA GEBELİK ULTRASONDA GÖRÜNMEZ”
Prof. Dr. İsmail Mete İtil (Türk Jinekoloji ve Obstetrik DerneğiBaşkanı):
İstenmeyen gebeliklerin güvenli koşullarda sonlandırılması ve buna bağlı oluşan anne ölümlerinin engellenmesi BM’nin Binyıl (Millennium Goals) Amaçları içerisinde yer alıyor. Çünkü bu dünyada ciddi bir sağlık sorunu. Dünyada her yıl 46 milyon kadın düşük yapıyor ve bunların yüzde 49’u güvenli olmayan koşullarda gerçekleşiyor. Güvenli olmayan düşükler yüzünden ölümlerin yüzde 95’i Afrika ve Asya’da, yüzde 4’ü Latin Amerika’da görülüyor. Bu ülkelerde isteğe bağlı düşük yasalarla kısıtlanmış. İsteğe bağlı düşüklerin kısıtlanmadığı dünyanın gelişmiş bölgelerinde, düşüğe bağlı anne ölüm oranları yüzde 1 civarında. 4 haftada gebelik ultrasonda bile görülmez. Ancak kan testiyle anlaşılabilir. Bu nedenle rahim tahliyesi (kürtaj) işlemi için uygun bir hafta değil. Avrupa ülkelerinde bu sınır 12’nci hafta. Bizde 10 hafta. Bu sınırla oynanması doğru değil. İstenmeyen gebelikler için bir açık kapı bırakılması lazım.
HAKLI KADIN PLATFORMU’NDAN BAŞBAKAN’A AÇIK MEKTUP
KADER: KADIN BEDENİNE SİYASİ TACİZ
DIŞ BASIN ELEŞTİRDİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “kürtaj” ve “sezaryen” konusundaki sözleri dünya basınına da yansıdı. “Dikenli tartışma” başlığını atan İtalyan La Stampa gazetesi, Erdoğan’ın kürtajı Uludere katliamı ile eş tutmasına yer vererek “Sezaryen konusunda başbakan haklı olabilir. Sezaryen pahalı bir ameliyat. Ancak laik ve demokratik bir ülkede kürtajın yasaklanması bu sorunu çözmez. Çünkü yasadışı yapılması muhtemel kürtajlar pek çok ölüme neden olabilir. O zaman şu soruyu sormak lazım. Türkiye’de onca ciddi kadın sorunları varken Erdoğan’ın kürtajdan daha önemli değerlendirmeleri olamaz mıydı?” diye yazdı. Önceki gün de Erdoğan’ın sözlerine verilen tepkileri yazan Amerikan Washington Post gazetesi ise “Türkiye, başbakanın sözlerinden sonra kürtajı yasaklama arayışında” başlığıyla verdiği haberinde “Erdoğan, uzun zamandır nüfusu genç ve dinamik tutmak için Türk ailelerine en az 3 çocuk önerisinde bulunuyor. Erdoğan’a göre kürtaj ülkeyi dünya sahnesinden silmek için hazırlanan sinsi bir plan” şeklindeki ifadelere yer verdi.
AİHM: KADIN HAKLARI İHLALİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kürtajı yasaklayan İrlanda’yı 2 yıl önce, Polonya’yı da geçen yıl suçlu bulmuş ve kürtaj yasağının kadın haklarının ihlali olduğu hükmüne varmıştı. Böylelikle kürtaj ile ilgili yasağın ihlal olarak görülmesi ‘içtihat’ haline gelmişti. İrlanda ile ilgili dava, kürtaj için ülke dışına çıkmak zorunda kalanların sağlıklarını tehlikeye attığını savunan üç İrlandalı kadın tarafından beş yıl önce açılmıştı. Her yıl dört bin kadar İrlandalı kadının, kürtaj için başta İngiltere olmak üzere başka ülkelere gitmesi ve bu durumun kadınlar üzerinde ‘depresyona’ ve ‘sağlık sorunlarına’ yol açması üzerine AİHM’de dava açılmıştı. Polonya’da da kürtajla ilgili ‘katı’ kuralların uygulanması, AİHM’de dava konusu olmuştu. AB raporlarına göre her yıl ülkede 180 bin ‘kaçak kürtaj’ yapıldığı belirtiliyor. Strasbourg mahkemesindeki davalarda kadınların avukatları, kürtaj için ülke dışına çıkmanın ya da ‘kaçak kürtaj’ olmanın müvekkillerini aşağıladığını, depresyona ve sağlık sorunlarına yol açtığını savundular. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kürtaj yasağının kadın haklarının ihlali olduğuna karar verdi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘özel hayatı koruma’yı güvence altına alan 8’inci maddesi ile, ‘işkence ve kötü muameleyi’ yasaklayan 3’üncü maddenin ihlal edildiğine hükmetti.
CEDAW SÖZLEŞMESİ: KADIN KARAR VERİR
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 1979 yılında kabul edilen ve Türkiye’nin de imzaladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) kadınlara “çocuk sayısına ve çocukların ne zaman dünyaya geleceklerine serbestçe karar verme hakkı” tanıyor. Ayrıca cinsellik ve üreme ile ilgili bu iki hak 1993 yılında kabul edilen Viyana Bildirgesi Eylem Planı, 1994 tarihli Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı’nda kabul edilen eylem planı, 1995 tarihli Sosyal Kalkınma Dünya Zirvesi ve 4. Dünya Kadın Hakları Konferansları’nda da aynen kabul edildi. Türkiye bu sözleşmelerin de tarafları arasında yer aldı. Kürtajla ilgili bir düzenleme yapılırsa bu uluslararası antlaşmalarla çelişkili maddeler içerecek.
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Başkanı Çiğdem Aydın:
“Başbakan Erdoğan’ın sözleri kadın bedenine siyasi taciz. Türban bitti, ‘3 çocuk-5 çocuk yapın’ başladı, o bitti, kürtaj başladı. Başbakan’ın bu açıklamaları, insan haklarına, kadının insan olma hakkına, Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır, saldırıdır”
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Gülden Türktan ise “Kadının insan hakları mücadelesi kapsamında bugüne dek kazanılmış tüm haklar çok önemli ve taviz verilmeyecek temel haklardır” diye konuştu.
Çocuk Vakfı’ndan yapılan açıklamada ise “Toplumsal hassasiyetler ve vicdanlar birbirleri ile yarıştırılmamalıdır” ifadeleri kullanıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nden yapılan açıklamada ise Erdoğan’ın “kadın düşmanlığında sınır tanımadığını” bu sözleri ile kanıtladığı belirtilerek “Kadın bedenini devletin ve erkeklerin mülkü olarak gördüğünü kanıtlıyor” denildi.
Ayşe Kulin / Yazar
Kürtaj siyasilerin vereceği bir karar hiç değildir. Herhalde gündemi kaydırmak için böyle bir açıklamada bulundu Başbakan ama ağzından çıkanı mutlaka yerine getirmek istediği için şimdi bir de kürtaj adlı nur topu gibi bir çocuğumuz oldu. Türkiye‘nin kadınlarına yazık olacak. Çünkü hakikaten Başbakan’ın, siyasilerin emriyle olmuyor bu işler; istenmeyen çocuklar oluyor hayatta.
Fatma Tülin / Ressam
Çocuk doğurmak kadının hayatını doğrudan etkiler; emek ve zaman veren, yapmak istediklerini çoğunlukla geride bırakmak zorunda kalan ya da sürekli bir özveriyle her şeyi bir arada yürütmeye çalışan hep kadındır. Bu böyle olduğu için de, doğurmak istememek ya da istenmeyen bir hamileliği durdurmak, kadının en doğal hakkıdır. Toplum, din, siyaset, devlet, aile; hiçbir konuda kadının gövdesinin sahibi olamaz ve onun adına kararlar veremez. Aksini düşünmek insan haklarına aykırı ve ilkel bir bakıştır.
Gülsün Karamustafa / Ressam
Bu karar kesinlikle siyasilerin vereceği bir karar değildir. Tamamıyla kadının tasarrufudur kürtaj; kendi bedenini kendi kullanma hakkında sahiptir kadın.
Deniz Türkali / Oyuncu
Kadınların bedeni hakkında siyasilerin, erkeklerin söz söylemeye hakları yoktur. Bedenimiz bize aittir; kürtaj mı olacağız, hamile mi kalacağız, sadece sevişecek miyiz tüm bu kararlar bize aittir sadece. Kadınların bedeni kadınlara aittir; kürtaj olmak isteyen olur, olmak istemeyenler olmaz. Cinayet konusuna gelince; onlar önce kendi yaptıkları cinayetlerin hesaplarını versinler, bizim bedenlerimizle uğraşmasınlar.
Hümeyra / Oyuncu
Kadın ne yapacağını bilir, kendi kararını kendi verir. Muhafazakarlar benim kanımca kadın karşıtı insanlar. Döllenmeden dokuz aya kadar fetüsle kafayı bozmuşlar. Amerikalıaktör George Carlin’in bir lafı var, nedense hep doğmamışın peşindeler. Yaşayan bebekler istiyorlar ki ölü askerlere çevirebilsinler.
Görkem Yeltan / Oyuncu
Evrensel bir bakış yakalamayı hedefleyerek, bu mesele ile ilgili, bedenin özgürlüğünden yana olduğumu söylemek isterim.
Şebnem İşigüzel / Yazar
Başbakanın bu memleketteki kadın meselesine belden aşağı bakışını yadırgıyorum doğrusu. En az üç çocuk, kürtaja hayır, ne oluyoruz Allahaşkına? Siyaset dayatmaz, güzel şeyler vaad eder ve yapar. Bedenimiz bizimdir. Doğurmaya da aldırmaya da biz karar veririz.
Canan Şenol / Ressam
Sumru Yavrucuk / Oyuncu
Babalık öğrenilen bir şeydir. Sonradan öğrenmeselerdi, kadınların kürtajı bir doğum kontrol yöntemi olarak tercih etmeyeceklerini de bilirlerdi. Kadınlar çok büyük çaresizliklerde bu yola başvuruyor ve en büyük zararı da kendilerine veriyor. 13 yaşında kıza tecavüz edip gebe bırakanlar çocuğunun peşinde değildir herhalde.