Her yol reytinge çıkar

Güncelleme Tarihi:

Her yol reytinge çıkar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 1998 00:00

Haberin Devamı

Yunanistan'ı sarsan olay, uyuşturucu bağımlısı cezaevi firarisi Sorin Mati'nin bir aileyi rehin almasıyla başladı...

Milyonlar nefesini tutarak ünlü televizyon sunucusu Nikos Evangelatos'la firari Sorin Mati arasında geçen pazarlığı beş saat boyunca canlı yayında izledi.

27 yaşındaki saldırgan Mati, polisten kaçmak için girdiği evde rehin aldığı dört kişiyi öldürecek miydi? Mati'nin 25 yaşındaki rehine Amalia Ginakis'in pantolon cebine koyduğu el bombası oyuncak mıydı, yoksa gerçek miydi? Evi saran polis ne yapacaktı? Rehineleri kurtarmak için saldırganın istediği 500 bin drahmiyle (yaklaşık 500 milyon TL) Yunanistan'dan çıkış izni verilecek miydi?

Bu olaydan bir hafta önce köşeye sıkıştırıldığında bir polisi rehin alan, ardından kaçmasına izin verilince serbest bırakan Sorin bu kez de rehineleri serbest bırakacak mıydı? Milyonlar, bir polisiye diziyi izlercesine, gece yarısına kadar heyecanla rehine krizinin sonunu bekledi. Gece yarısı el bombası patlayıp her yer kana bulandığında en büyük şoku, dehşet saatlerinin başrol oyuncusu SKY televizyonunun ünlü haber spikeri Nikos Evangelatos yaşadı. Ünlü spiker stüdyodaki ekrandan polisin operasyonunu izlerken ‘‘Neden, neden yaptılar? Adam rehineleri bırakacaktı?’’ diye bağırdı. Ama olan olmuştu. Patlayan bomba geride 12 yaralı ve itibarı sarsılan Yunan polis teşkilatını bıraktı. Olayın ardından operasyon kararını veren emniyet müdürüyle Attika bölgesi polis şefi derhal istifa etti. Saldırgan Mati'nin hafif yaralı olarak kaldırıldığı Koridalos hapishanesinin kliniğinde 48 saat sonra ölü bulunması ise skandalın boyutlarını daha da büyüttü. Ve bütün bu olayın başrol oyuncusu ünlü haber spikeri Evangelatos, Yunan Gazeteciler Cemiyeti tarafından bir katile ekranları açıp basın ilkelerini çiğnemekle suçlandı. Evangelatos'un en güçlü rakibi Mega Televizyonu'nun haber spikeri Nikos Hacınikolau da ‘‘Katil beni arasaydı konuşmazdım. Bir teröriste propaganda yapma imkanı vermezdim’’ diye meslektaşını eleştiriyordu. Bu olay Yunanistan'da, bizde de sıkça gündeme geldiği gibi, özel televizyonlar arasındaki reyting savaşlarının zaman zaman basın ahlakını yok ettiği tartışmasını alevlendirdi. Üniversitelerde de ders olarak okutulabilecek bu olayın başrol oyuncusu ünlü spiker Evangelatos'la sadece dehşet gecesini değil, Yunan özel televizyonculuğunu da tartıştık.

Nasıl oldu da bir anda kendinizi olayın başrol oyuncusu olarak buldunuz?

- Saat 19.00'a geliyordu. Haberlere hazırlanıyordum. Bir hapishane kaçağının bir eve girip dört kişiyi rehin aldığını duyduk. Biraz sonra adam, televizyonu arayarak benimle konuşmak istedi. Koşarak stüdyoya girdim, derhal bağlantı kuruldu ve konuşmaya başladık.

Hiç tereddüt etmediniz mi?

- Hayır. Elinde rehineler vardı ve reddedemezdim. Onu sakinleştirip rehinelere birşey yapmaması için ikna etmeye çalışabilirdim. Elimden geldiği kadar onu yatıştırmaya çalıştım.

Bu olay reytinginizi yüzde 55 artırmış galiba.

- SKY'ın haberleri zaten iki yıldır en yüksek reytingi alıyor. Böyle bir olaya ihtiyacımız yok. Ayrıca, böyle bir olay benim için büyük bir riskti. Bir hata yapsam mesleğim tehlikeye girerdi. Niye mesleğimi tehlikeye atayım? Ama insan olarak kendimi mecbur hissettim.

İlk kez mi böyle bir olay yaşadınız?

- Rehine olayı olarak ilk kez. Ama 3 yıl önce bir başka olay daha yaşadım. Bir binanın tepesine çıkıp intihar edeceğini söyleyen bir genç benimle konuşmak istedi. Gittim, konuştuk ve sakinleşti. Aşağıya inmesi için ikna ettim. Televizyon olarak yardım ettik. Şimdi durumu iyi. İşi bile var.

Polis evin etrafını sarmıştı. Bütün televizyonlar canlı yayına başlamışlardı ve siz Mati'yle konuşuyordunuz. Rehineleri bırakacağını mı tahmin ediyordunuz?

- Evet sonunda olayın rehinler bırakılarak biteceğine neredeyse emindim. Çünkü 2 hafta önce de bir polisi rehin almıştı. Ama sonunda polis kaçmasına izin verince rehin aldığı polisi bırakmıştı. Polise zarar vermediğine göre, sade vatandaşlara birşey yapmaz diye düşündüm. Ayrıca rehinelerle arasında kişisel bir sorun da yoktu. Polis sıkıştırınca tesadüfen bu eve girmişti.

Durumun giderek ciddileştiğini hissediyor muydunuz? Konuşmayı kesmeyi düşündünüz mü?

- Hayır. Tam aksine. Bir saat sonra bir rehineyi bırakması için ikna ettim. Bıraktı. İkinci rehineyi bırakabileceğini hissediyordum. Durum giderek düzelirken konuşmayı kesemezdim.

Ama esas tartışma da bu noktada başlıyor, basın özgürlüğü nerede başlıyor, nerede bitiyor? Rolümüz ne olmalı?

- Tabii ki biz suçluyu suçsuz göstermeye çalışmamalıyız. Ama olayın da içinde olmalıyız. Hata yapabiliriz ve yapıyoruz da. Hata yaparak öğreniyoruz. Ama hatalarımıza rağmen, devleti kontrol altında tutuyoruz. Bunun büyük yararı var.

ŞOKE OLDUM

Peki ne oldu da birden herşey berbat oldu? Polis nerede hata yaptı?

- Polisin en büyük hatası Mati'nin elindeki bombanın oyuncak olduğunu düşünmesi oldu. Akıl alacak gibi değil.

Operasyon kararı nasıl alındı. Haberiniz var mıydı?

- Hayır yoktu. Şoke oldum. Mati, annesini aramak için telefonu kapatmıştı. O sırada polis içeri girdi. Bence bütün olay emniyet müdürüyle Attica polis şefinin hatası. Paniğe kapıldılar.

Mati'nin hafif yaralı olarak yakalandıktan 48 saat sonra ölmesi sizce kuşkulu mu?

- Birşey oldu ama kasıtlı mı yoksa bir hata sonucunda mı oldu emin değilim. Bence doktorların hatasıydı.

Özel televizyonlar basında büyük bir değişimi beraberinde getirdi. Sizce Yunanistan'daki değişim olumlu mu yoksa olumsuz mu oldu?

- Hatalar yapılabilir ve yapılıyor da ama bence yine de değişim genellikle olumlu oldu, çünkü artık insanlar daha fazla bilgi alabiliyorlar. Siyasetçileri daha fazla kontrol altında tutabiliyoruz. İnsanların sorunlarını yansıtabiliyoruz.

Medya son yıllarda giderek birinci kuvvet haline geliyor. İnsanlar sorunlarının çözümü için önce devlete değil medyaya geliyorlar.

- Evet gerçekten öyle. Biz halka çok yakınız. Bir vatandaş hastaneye gidip doktordan kötü muamele gördüğü zaman hemen SKY televizyonunu arıyor çünkü biz onların sorunlarını ekrana yansıtıyoruz.

REYTİNG ÇIKMAZI

Ama tabii bir de çıkmaz yaşanıyor. Kıyasıya reyting yarışı sansasyonel haberciliğe yol açıyor.

- Evet öyle. Çoğu zaman istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalıyoruz ya da farklı yapabileceğimiz halde reyting kaygısı rol oynuyor. Haberleri etkileyici ve cazip hale getirmeye çalışıyoruz. Haberlerde müzik ve dehşet, hep reyting kaygısı yüzünden. Evet ne yazık ki reytinglerle yaşamak zorundayız. Özel televizyonlar ticari kuruluşlar. Para kazanmaları gerekiyor. Gazeteler de benzer şeyler yapıyor. Kocaman başlıklar, güzel kadın fotoğrafları, hep tiraj kaygısından kaynaklanıyor.

Televizyonların elinde büyük bir güç var. Toplumları şekillendiriyorlar.

- Evet ama hata yaparsam beni eleştirme hakkına sahipler. Ayrıca, gazeteciler olarak birbirimizi daha fazla eleştiriyoruz. Hatalara rağmen herkes daha fazla bilgi alıyor artık. Ama bunun da bir bedeli var. Hayatta bedeli olmayan hiç birşey yok. Daima hem kötü hem de iyi yanları var. Tanrı da var şeytan da. Bence özel televizyonlarda iyiler kötülere göre daha fazla.

Basın ya da televizyon konseyi gibi kuruluşlara nasıl bakıyorsunuz?

- Bütün bu kuruluşlara karşıyım. İzleyici bizi cezalandırmak istediği zaman zaten izlemiyor. Bizim için en büyük ceza izlenmemek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!