Her türkünün öyküsü var

Güncelleme Tarihi:

Her türkünün öyküsü var
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

Ortalıkta şöhretini türküyle cilalayan bunca isim varken, türkülerin izini süren ve öykülerini araştıran insan sayısının azlığı karşısında şaşar kalırsınız. ‘‘Öyküleriyle Türküler'' adlı 10 kitaplık arşiv çalışmasının ilkini Ada Müzik'ten çıkaran Yaşar Özürküt, bu isimlerden biri.

Biz Yaşar Özürküt ile konuştuktan sonra en yakın müzik markete gidip türkü albümlerinin bulunduğu standa bakma ihtiyacı hissetik. Belki ‘‘Öyküleriyle Türküler'' kitabını okuduktan sonra siz de hissedersiniz...

Araştırmacı ve yazar Yaşar Özürküt ‘‘Öyküleriyle Türküler'' kitabında türkülerin öykülerinin yanı sıra, Türk Halk Müziğine hayat verenlerden Ruhi Su, Aşık Veysel, Muzaffer Sarısözen, Perihan Altındağ Tüfekçi ve Muzaffer Akgün gibi isimlere de yer vermiş. Folklor araştırmacılarının en önemlilerinden Pertev Naili Boratav'ın izini süren Özürküt, bu kitabı öykülerini anlattığı türkülerin bulunduğu bir CD ile desteklemiş. Bu CD'de ‘‘Ağgül'' (Turhan Karabulut okuyor), ‘‘Bebek Oy!'' (Muzaffer Akgün), ‘‘Avşar Beyleri'' (Talip Özkan), ‘‘Kara Koyun'' (Kemalettin Kaya), ‘‘Çökertme'' (Hasan Mutlucan), ‘‘Yıldız'' (Neriman Altındağ) ve ‘‘Ala Geyik'' (Aziz Şenses) isimli türküler yer alıyor.

Çukurova'nın Mercimek Köyü'nde doğan 60 yaşındaki Yaşar Özürküt, radyoların radyo olduğu 70'li yıllarda Ankara Radyosu'nda ‘‘Yurdun Sesi'' programının prodüktörlüğünü yapmış. Kulağı zaten doğup büyüdüğü yerlerin türküleriyle dolu olan Özürküt; bu programda çeşitli türküler çala çala, türkücülerle konuşmalar yapa yapa türkülere olan sevgisi iyice artmış. Bu programı ‘‘Öyküleriyle Türküler'' adlı yapım izlemiş ama hem Özürküt hem de programları 12 Eylül'ün gadrine uğrayınca Özürküt ve ailesine İsveç yolları gözükmüş. Özürküt 141. ve 142. madde marifetiyle 1984'te İsveç'e politik göçmen olarak yerleşmiş.

Çukurova’dan İsveç’e

Yaşar Özürküt çokkültürlülüğün bir devlet politikası olarak benimsendiği İsveç'te zaman zaman örtülü bir ırkçılıkla karşılaşsa da bu ülkede boş durmamış. Sokak Dergisi ve Milliyet Gazetesi'nin Stockholm temsilciliğini üstlenmiş. İsveç Televizyonu için ‘‘Şeytanla Köylü'' isimli bir çocuk filmi yapmış. Bu filmle aynı adı taşıyan kitapla ‘‘Türkülerin Dili'' adlı kitabı da İsveç'te yayımlanmış.

1991'den beri eşinin ve iki oğlunun yaşadığı Stockholm ile kendi yaşadığı Büyükada arasında mekik dokuyan Özürküt'ün Çukurova'nın sıcak ikliminden dünyanın en soğuk ülkelerinden birine uzanan yolculuğunun hikayesi kısaca böyle. Gelelim onun neredeyse bütün ömrü boyunca sürdürdüğü biricik uğraşı olan türkü araştırmalarına.

Şu an ‘‘Öyküleriyle Türküler'' arşiv serisinin yakın gelecekte yayımlanacak beş kitabının malzemelerini hazırlayan Özürküt'ün en hassas olduğu konu, türkülerin sözlerinin deforme edilmesi. Türkülerin onları yaratan halkın tarihinden süzüle süzüle bugünlere ulaştığını söyleyen Özürküt, türkülerin öykülerini yazarken söylencelerin aslına sadık kalıyor ama öyküleri kendi anlatımı ve hayalgücüyle zenginleştiriyor.

‘‘Türküler zaten sözleriyle kendi kendilerini anlatıyor. İnsan hayatında önemli olan hemen her şeyi simgeleyen türküler yakılmış. Türküler hiçbir zaman iktidarın tarafında olmamış, ezilenlerin isyanını anlatmıştır. Bize düşense onların sosyolojik altyapılarını anlatmak'' diyor. Ayrıca türkülerin öykülerini ilk yazanlardan birinin de Yaşar Kemal olduğunu belirtiyor.

Yaşar Özkürküt, radyoların Türk Halk Müziği topluluklarının türküleri tektipleştirdiğine inanmıyor. Özellikle 1941'de Ankara Radyosu ‘‘Yurttan Sesler Korosu''nu kuran Muzaffer Sarısözen'ün abide bir isim olduğunu belirtmeden de edemiyor. ‘‘Sarısözen'den önce radyolarda üç telli bağlamadan utanılıyordu. Sarısözen birçok halk ozanını radyolara kazandırdığı gibi, Türkiye'nin dört bir köşesini dolaşarak onbinlerce türkü derledi ve bunları mum plaklara kaydederek arşivledi'' diyor.

Rant kaynağı türküler

Yaşar Özürküt, o zamanlar belli türküleri sadece belli sanatçıların okuyabildiğini, diğerlerinin bu türküyü okumak için izin alması gerektiğini belirtiyor. Bu uygulama türkülerin dejenere olmaması için alınan bir tedbirmiş. Özürküt türkülerin anonim olduğunu ve türkü bestelemek gibi bir kavramın sözünün bile edilemeyeceğini de üstüne basa basa söylüyor ve ‘‘Türküler rant kaynağı olarak görülürse yozlaşır'' diyor. Çalışmalarının türkülerin kadrini bilen ve buna göre yorumlamak isteyenlere yol gösterici olmasını uman Özürküt, halk arasında onlarca yeni türkünün yaşadığını söylüyor.

Sabahat Akkiraz ve Bingöl

Özürküt, türkülerin elektronik sazlarla yorumlanmasına da karşı çıkıyor, çünkü türküleri layıkıyla seslendirecek kadar zengin çeşitlilikte halk sazı bulunduğuna inanıyor. Yaşar Özürküt'e yaşayan sanatçılardan türküleri hakkıyla kimlerin yorumladığını soruyoruz. Gelenekten gelen Sabahat Akkiraz'in yanısıra Tolga Çandar, Hale Gür, Erkan Oğur, Emel Taşçıoğlu ve Gülşen Kutlu'nun adlarını sayıyor ve ekliyor, ‘‘Bir de Yavuz Bingöl gibi türküdeki ‘anam anam' sözcüklerini ‘annem annem' diye deforme edenler var. İnsanlara bu şekilde türküleri sevdirebileceğini sanıyor ama bunun için türkünün sözlerini bozmaya hiç gerek yok bence...''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!