Güncelleme Tarihi:
Sosyal ağların en büyükleri Facebook, Twitter, MySpace, LinkedIn, YouTube ve Pinterest’in en önemli ortak özelliği, içeriğini tamamını kullanıcıların oluşturması. Araştırma şirketi eMarketer’e göre, ABD’de sosyal ağlarda düzenli biçimde nitelikli içerik üreten kullanıcı sayısı 2008’de 82.5 milyonken, beş yıl sonra bu sayı şu anda 115 milyona yaklaştı. Kullanıcı içeriği yazı, ses, görsel ve videodan oluşuyor.
Görünürde çektiğiniz tatil fotoğraflarını veya internette karşılaştığınız komik bir videoyu yüklediğiniz sosyal ağ belki de sizden bir para tahsil etmiyor. Fakat bilmeniz gerekir ki tüm bu işlemler aslında bedava yapılmıyor. Tüm bu içeriği, hiç para talep etmeden kullanıcılara ulaştırmak için üstüne para ödeyen bu sosyal ağ şirketleri nasıl ayakta kalıyor ve hatta para kazanıyor dersiniz? Facebook’ta paylaştığınız her fotoğraf, verdiğiniz her ‘like’, Twitter’daki her retweet ve sosyal ağlardaki tüm diğer davranışlarınız sizin için çok basit olsa da, birilerinin cebine giren para anlamına geliyor.
SİZİ ANNENİZDEN İLE İYİ TANIYORLAR
Verilere göre hemen hemen tüm sosyal ağların en büyük gelir kalemi reklamlar. Örneğin Twitter, Foursquare gibi sosyal ağların reklam gelirleri dışında neredeyse hiç geliri yok. Sosyal ağların küçük bir kısmı ücretli müşteriler, web uygulamaları, mobil uygulamalar gibi gelir kaynaklarına sahip. Pekiyi reklamlardan yüksek gelir edebilmenin yolu nereden geçiyor? Bunun cevabı basit: Kullanıcısına dair bilgileri en iyi işleyen sosyal ağ şirketi parayı cebe indiriyor.
Burada birinci nokta çok fazla kullanıcı çekebilmek. Bunu en çok başarabilen sosyal ağ Facebook. Dünyadaki her iki sosyal medya kullanıcısından birisi Facebook’a üye. Yani Facebook’un elinde 800 milyon kişilik bir kitle var. İkinci önemli nokta da sosyal medyada çok vakit geçirmenizi sağlamak. Burada da ağlar arasında farklılıklar var. Ama kullanıcıları Facebook ve Pinterest’ta her ay 405 dakika harcıyorlar.
Reklam gelirleri artık devasa boyutlara ulaşmış Facebook hakkında sık sık “Facebook paralı oluyormuş!” gibi söylentilerle karşılaşıyoruz. Oysa Facebook zaten paralı. Ama kullanıcılara değil, reklam verenlere...
Ne de olsa sonunda satacağı mal biziz! Çünkü Tamamen kullanıcıların oluşturduğu içerikten ibaret bir sosyal ağ olan Facebook, bu içeriklerin etrafındaki reklam alanlarını reklam verenlere satarak zenginliğine zenginlik katıyor. Bunun için yöntem ise sosyal medyanın elindeki bilgilerden bir değer üretmesi.
EN DEĞERLİ VERİ TABANISINIZ
Sosyal medyada bilgileriniz paylaşılıyor. Ve bu bilgiler sosyal medya şirketlerinin gelir edebilmesi için son derece önemli. Bu bilgilerden kastımız, kişisel verilerinizin doğrudan reklam verene teslim edilmesi değil elbette. Ancak Facebook ve diğer sosyal ağlar şöyle bir yol izliyor: Ellerinde milyonlarca üyenin oluşturduğu bir veri tabanı var. Bu veri tabanında üyelerin beğenileri, hobileri, sevdikleri, sevmedikleri var. Bunları işleyerek reklamverenlere sunuyorlar. Böylece reklamveren, “İstanbul’da oturan, X markalı telefon kullanan ve Y adlı şarkıcıyı seven” kişilerin bulunduğunu biliyor ve bunlara uygun reklam tasarlıyor. İstanbul’da oturuyor, X markalı telefon kullanıyor ve Y adlı şarkıcıyı seviyorsanız ilgili reklamı görüyor ve de Facebook’a para kazandırıyor. Bunun karşılığı mı? Facebook’u ücretsiz kullanmaya devam ediyorsunuz.
En değerli kulllanıcı Facebook’ta
Facebook 118.34 dolar
Linkedin 104.46 dolar
Dropbox 80 dolar
Twitter 71.43 dolar
Foursquare 40 dolar
Pinterest 28.09 dolar
Instagram 18.52 dolar
Daha çok görünmek mi istiyorsun?
Kesenin ağzını aç
Son zamanlarda sosyal ağlarda ‘kişisel reklam’ olgusu da yükselişe geçmeye başladı. Herhangi bir marka veya ürün için değil, sadece kendiniz için de sosyal medyada ‘öne çıkma’ araçları sunuyor. Facebook’ta bir süredir pilot uygulaması süren ‘tanıtımını yap’ seçeneği her kullanıcıya Facebook’a eklediğimiz herhangi bir şeyi, 3.62 TL’cik karşılığında daha fazla kişiye gösterme seçeneğini teklif ediyor. Elbette bu ücretli ek tanıtımın bir karşılığı var: Eklediğiniz her fotoğraf, link veya durum güncellemesi listenizde ekli arkadaşlarınızın duvarında en üst sırada gösteriyor. Twitter da şimdiye dek 5 bin dolar ve üzeri reklam bütçeleriyle çalışıyordu. Kısa süre önce sınırlı bir kullanıcı grubuna mikro reklam seçenekleri sunmaya başladı.
Ticari sosyal medyada Türk modeli: Ekşi Sözlük
Kullanıcı içeriğini değerlendirme konusunda Türkiye’den de iyi bir örnek var: İçeriğini kullanıcıların oluşturduğu en önemli yerli sitelerden Ekşi Sözlük, sınırlı bir yazar topluluğuyla ortaya çıktıktan yıllar sonra, on binlerce kişinin fikir ve bilgi paylaştığı bir platforma döndü. Ziyaretçi sayısının hızla artmasıyla Ekşi Sözlük reklam almaya başladı tartışmalara sebep oldu. Bu durum platformun bazı yazarlarını rahatsız etse de Ekşi Sözlük’ün kurucusu Sedat Kapanoğlu konuyu çok güzel özetliyor: “Reklam olmayan bir sitenin reklam almaya başlaması birinin gelip bahçenize tabelasını dikmesi gibi bir durum yaşadık. Buna tepki göstermek de bu açıdan gayet makul. Öte yandan Türkiye’de Ekşi Sözlük gibi bir siteyi işletmenin maliyeti o kadar yüksek ki, daha mütevazı gelir modelleriyle sitenin bu ölçekte hayatta kalması mümkün değil.”
Dünyada sosyal medya kullanıcısı sayısı
- 2010: 965.4 milyon (yüzde 27.3 artış)
- 2011: 1.176 milyon (yüzde 21.8 artış)
- 2012: 1.403 milyon (yüzde 19.3 artış)
- 2013: 1.632 milyon (yüzde 16.3 artış)
- 2014: 1.826 milyon (yüzde 11.9 artış)
Kaynak: eMarketer
Dünyada sosyal medya penetrasyonu.
* 2011: yüzde 17.3
* 2012: yüzde 20.4
* 2013: yüzde 23.4
* 2014: yüzde 25.8
Kaynak: eMarketer
Facebook’taki artış suruyor
Facebook’un kullanıcı sayısı 2012’nin ortasında 826 milyonu geçmişti. Bu rakam dünya nüfusunun yüzde 12’sini, internet kullanıcılarının yüzde 36.4’ünü ve tüm sosyal medya kullanıcılarının da yüzde 58.8’ini temsil ediyor.