Güncelleme Tarihi:
1965 yılından beri şarkı söyleyen Alagöz kardeşler 9 yıldır kesintisiz olarak Kervansaray'da sahneye çıkıyor.
Müziğe ilk başladıklarında yabancı şarkılara
Türkçe sözler yazan Alagözler şu anda 69 ülkenin şarkılarından oluşan repertuvarlarıyla turistleri ağırlıyor.
Zeyno, Vah Bacım Vah, Dibi dibi da (Saklama Sevgini), Herşey Bitmiştir Artık, Malabadi Köprüsü, Alagözler'in hala hatırlarda olan kimi altın plak kazanmış parçaları. Alagöz kardeşlerin sahneya çıkmaları Altın Mikrofon yarışmalarıyla başlıyor. Aslında Alagözler'in müzik macerası aileye dayanıyor. Müzik öğretmeni olan baba, kardeşlere ilk müzik eğitimini veriyor. Müzikle geçen bir çocukluktan sonra, profesyonel olarak müziğe başlamak, hayatı müzik üzerine kurmak zaten kendiliğinden geliyor. Alagöz kardeşlerin müzik üzerine kurulu hayatlarında elbette ki bazı dış etkenler de rol oynuyor.
YARIŞMAYLA BAŞLADI
Yıl 1965. Selçuk Alagöz Hürriyet Gazetesi'nin açtığı Altın Mikrofon yarışmasına katılmaya karar veriyor. Yarışmaya katılan Selçuk Alagöz dereceye giremiyor. 1966 yılında şansını bir kez daha denemek istiyor. Bu kez finale kalıyor.
Selçuk Alagöz 1967 yılında yapılan Altın Mikrofon'a da katılmak ister fakat o yıl yeni bir uygulama başlar. Bu uygulamaya göre daha önce yarışmaya katılanlar aynı adla katılamazlar fakat farklı bir grupla yarışmaya katılabilirler. Yarışmaya katılmaya kesinlikle kararlı olan Selçuk Alagöz, bunun üzerine yarışmaya kardeşi Rana Alagöz adına kayıt yaptırır. O dönem Rana Alagöz öğretmenlik yapmaktadır. Ama yarışmaya katılır. Böylece Selçuk Alagöz'e Rana Alagöz'ün de katılmasıyla uzun yıllar sürecek bir müzik serüveni başlar.
Alagöz kardeşler 1967 yılında yapılan Altın Mikrofon'a aralarında Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu'nun da bulunduğu bir orkestra ile katılırlar ve 3. olurlar. Daha sonra Cahit Berkay ve Engin Yörükoğlu'nun Moğolları kurmak için ekipten ayrılmasıyla amatör bir orkestra olan Işıldak'la çalışmaya başlarlar. Rana Hanım eşi Taylan Bey'le bu orkestra sayesinde tanışır.
YABANCI ŞARKILAR, TÜRKÇE SÖZ
Rana ve Selçuk Alagöz önceleri o yıllarda bütün şarkıcıların yaptığı gibi yabancı şarkıların üzerine Türkçe sözler yazarlar. Şarkılarını konserlerde özel gecelerde söylerlar. Alagöz kardeşler Türkiye'yi katıldıkları yurtdışı organizasyonlarla birçok defa temsil eder.
Uzun bir dönem konserlerle turnelerle geçer. Yıl 1979 olduğunda Alagözler Kervansaray Otel'de sahneye çıkmaya başlar. Turistik bir otel olan Kervansaray'da ancak 3 ay çalışırlar. Onlardan sonra aynı yerde Özdemir Erdoğan 1984 yılına kadar çalışır. 1984 yılında Kervansaray'da tekrar sahneye çıkmaya başlayan Alagözler hala aynı yerde şarkı söylüyor. Rana Alagöz o dönem için şunları söylüyor: ‘‘Biz konser sanatçısıyız, özel bir gece olur gideriz, halk konserlerine katılırız, o zamanlar da masası olan sanatçılar değildik.’’
Şu ana kadar 45 plakları bulunan Alagözler'in 3 de altın plak ödülleri var. Altın plaklardan birini Rana Alagöz 'Her şey bitmiştir artık' adlı parçası ile aldı. Rana Algöz'ün bu şarkıyla ilgili bir de anısı var. Bu parça ortaya çıkmadan kısa bir süre önce nişanlanan Rana Hanımın bu parçası kısa sürede çok sevilir. Aile dostlarından yaşlı bir hanım için durum çok farklıdır. Şarkıyı her duyduğunuda çok dertlenir. Bir gün Rana Alagöz'ün annesine rastlayınca büyük bir üzüntü ile sorar: ‘‘Rana nişanlısından neden ayrıldı? Sürekli her şey bitmiştir artık diye şarkı söylüyor duyuyorum çok üzülüyorum’’ der.
‘‘Her şey bitmiştir artık /Yolumuz ayrılıyor /Senin de benim gibi içerin kan ağlıyor’’ dizelerini Rana Alagöz'ün nişanlısından ayrıldığına yormuş olduğu ortaya çıkar. Aile dostuna bunun bir şarkı olduğu anlatılarak içi rahatlatılır.
Kervansaray yılları Alagöz kardeşlerin repertuvarlarını hem değiştirmiş hem de geliştirmiş. Daha çok turistlerin ağırlandığı Kervansaray'da tekrar çalışmaya başlayan Alagözlerin repertuvarlarına farklı dillerden şarkılar girmeye başlar. Bugün 69 ülkenin ezgilerini söyleyen Alagözler gelen misafirleri şaşırtıyor. Almanca, İngilizce, İspanyolca şarkılara şaşırmayanlar, Japonca, Hintçe duyunca şaşırıyorlar. Böyle bir repertuvara nasıl sahip oldular? Alagöz kardeşler gelen turistlerden, konsolosluklardan, turizm şirketlerinden sürekli kasetler isteyip bunları dinleyerek, beğendikleri parçaların üzerinde çalışarak böylesi bir repertuvarı oluşturmuş.
Alagözlerin grubu Selçuk, Rana, Ali ve Nilüfer Alagöz'den oluşuyor. Nilüfer Alagöz gruba yaklaşık 9 yıl önce katılıyor. O dönem Nilüfer Alagöz'ün birlikte çalıştığı bir dans grubu var. Nilüfer orada dans ediyor, fakat bir yandan da şarkı söylemek istiyor. Kardeşleriyle birlikte şarkı söyleme isteğini bir türlü dile getiremiyor. Kardeşindeki eğilimi farkeden Rana Hanım, konuyu aile meclisinde gündeme getiriyor. Ve Nilüfer gruba katılıyor. Başlarda biraz zorlanıyor. Fakat zamanla o da grubun ayrılmaz parçalarından biri oluyor.
Rana Alagöz: ‘‘Grup olarak çalışmanın avantajları var’’ diyor. ‘‘Eğer o gün yorgunsanız, hastaysanız diğerleri sizi idare ediyor’’ diyor. Bu işi hep keyifle yaptıklarını sözlerine ekleyen Rana Alagöz ‘‘sağlığımız, gücümüz müsade ettikçe işimizi yapmaya devam edeceğiz’’ diyor.