<B>Mine KILIÇ</B>
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2002 13:14
Sabancı Ailesi'nin en büyük torunu, aynı zamanda 'joker'i. Ailenin 'maddi' ve 'manevi' birçok projesinde imzası var: Sabancı Üniversitesi, Sabancı Müzesi, Lastik ve Takviye Malzemeleri Grup Başkanlığı... 24 yıldır iş hayatında... Wall Street Journal'e göre Avrupa'nın en güçlü 30 kadınından biri... Bir eğitim gönüllüsü. Sabancı Üniversitesi uğruna tam başkan olacakken ayrıldığı TÜSİAD'ın, eski yönetim kurulu üyesi. ‘‘Üniversiteyi görünce beni affetmişlerdir‘‘ diyor. İşte Güler Sabancı'nın iş, eğitim, yönetim, hobi ve hayata dair görüşleri...
İhsan, Sakıp, Hacı, Şevket, Erol, Özdemir...
Ve Güler...
Birçok kişi onu Sabancılar'ın altıncı kardeşi olarak tanımlıyor. Belki de babasının erken ölümünün ardından amcalarının yanında çalışmaya başlayan ilk torun olduğu için.
Güler Sabancı, Hacı Ömer ve Sadıka Sabancı'nın en büyük torunu. 1955 doğumlu. İhsan Sabancı'nın kızı. Boğaziçi Üniversitesi İşleme bölümünden mezun. 24 yıldır iş hayatında.
Aslında ailenin 'proje' sorumlusu gibi. Önemli projeler ona veriliyor. 'Joker' gibi işin içine giriyor, işi sonuçlandırıyor. Halen Sabancı Grubu'nun Lastik ve Takviye Malzemeleri Grup Başkanı. Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığını da yapıyor. Atlı Köşk'ün Sabancı Müzesi'ne dönüştürülmesi projesini de o yürütmüş. Bir de hobisi var; şarapçılık. Şarköy'deki üzüm bağlarında üretilen Gülor markalı şaraplar bugün marketlerde de satılıyor.
Ataerkil bir ailede yetişip, kariyerinin önemli bölümünü erkek egemen lastik sektöründe geçirmiş. İş dünyasının en büyük sivil toplum örgütü TÜSİAD'da da kalabalık bir erkek grubuyla çalışmış. Altı yılı başkan yardımcısı olarak geçen 10 yıllık yönetim kurulu üyeliği dönemi var. Geçtiğimiz yıl Wall Street Journal tarafından Avrupa'nın en güçlü 30 kadını arasında gösterilmiş.
ÖNCELİK ÜNİVERSİTENİNBirçok işi aynı anda nasıl yapabildiği sorusunu ‘‘Hayatta her şey önemlidir ama bazıları önceliklidir‘‘ diye yanıtlıyor. Şu anki en büyük önceliği Sabancı Üniversitesi.
1999’da öğretime başlayan üniversite, dört yıllık bölümlerin ilk mezunlarını gelecek yıl verecek. İlk yüksek lisans mezunları ise diplomalarını aldı. 1995'ten beri üniversite için yoğun çaba harcayan Sabancı, emeğinin ilk karşılığını mezuniyet töreninde alınca ağladığını söylüyor: ‘‘Konuşma özürlü değilimdir ama o gün heyecandan konuşamadım. Emeğimizin ilk meyvalarını görmek çok etkileyiciydi. Önemli bir kilometretaşıydı ama esas büyük taşı gelecek yıl ilk lisans mezunlarımızı verdiğimizde atlayacağım.‘‘
Üniversitede halen bin 113 öğrenci eğitim görüyor. ÖSS’yi kazanan öğrenciler Mühendislik ve Doğa bilimleri ya da Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'ni tercih ediyorlar. İki yıl seçtikleri derslerden eğitim aldıktan sonra son iki yıl için diploma bölümlerini tercih ediyorlar. Sabancı, amaçlarının 'diplomasıyla barışık öğrenciler yetiştirmek' olduğunu belirtiyor.
Öğrenci kalitesinden de memnun: ‘‘İlk günden beri Türkiye'nin ilk beş binine giren çocuklara mektup yolluyoruz. Bu grubun içinde ilk bine girenlerle burs kazananlara ayrıca mektup gönderiyoruz. Birebir iletişime inanıyoruz. Türkiye'nin ilk iki-üç binine giren çok başarılı öğrenciler bizi tercih ettiler. Bu yıl da öyle olacağını umuyorum.‘‘
Peki, Sabancı Üniversitesi'nden mezun olanlar Sabancı Grubu'nda mı çalışacaklar? ‘‘Bizim böyle bir beklentimiz yok‘‘ diyor Sabancı: ‘‘Üniversiteyi kurarken mezunlarımız Sabancı Grubu'nda çalışıcak diye düşünmedik. Hala da düşünmüyoruz. Ama iyiler iyileri bulur.‘‘
GERÇEK PROJELERSabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi, üniversitenin kuruluşundan bu yana yalnızca lisansüstü eğitim veriyor. Yönetim Yüksek Lisansı (MBA) ve yöneticilere yönelik Yönetim Yüksek Lisansı (EMBA) programlarında öğrenciler 'gerçek projeler' üzerinde çalışıyor. Klasik MBA programlarında vaka çalışmaları (case study) olduğunu söyleyen Sabancı, şirketlerden ciddi projeler geldiğini, bazı mezunların bu şirketlerde işe başladıklarını kaydediyor. Sanayiyle işbirliği kapsamında yürütülen 'Sanayi Liderleri' yüksek lisans programından söz ediyor: ‘‘Bu programı sanayicilerle dizayn ettik. Biraz zor olduğu söyleniyor ama mezunlarımız hem yönetim bilimleri hem de mühendislikten diploma alıyorlar.‘‘
Bu yıl başladıkları Bilgi Teknolojileri Yüksek Lisans Programı’nda da farklılık yarattıklarını belirtiyor: ‘‘Diğer üniversitelerde de böyle programlar ama onların bir çoğu şirketlere bağımlıdır. Bizden master derecesi alacak olan arkadaşımız hemen hemen tüm sistemlerde çalışabilecek. Marka bağımlı olmayacak. Bu işi bir Singapurlu şirketle yapıyoruz. Şirketin adı Mentor Tech. Kurucusu Şevki Erdoğan adında bir Türk. Bu program gerek BT konusunda eğitim almış ya da almamış, master yapmak, kariyer değiştirmek isteyenlere çok önemli fırsatlar sunuyor. Ben bugün kariyer değişikliği düşünsem önce böyle bir programa girerim.‘‘
Sabancı iş hayatındaki deneyimlerini, Sabancı Üniversitesi öğrencilerine henüz aktaramadığını söylüyor. ODTÜ, Boğaziçi ve
Koç Üniversitesi'nde konuşmalar yaptığını ancak Sabancı'da böyle bir fırsat bulamadığını söylüyor ve ekliyor: ‘‘Henüz Sabancı'dan teklif gelmedi.‘‘
Doğru insanla çalışmalısınız
‘‘İş hayatında en önemli şey doğru insanlarla çalışabilmek. Ben başarının birinci kriteri olarak bunu görürüm. Doğru insanı işe almalı, ona doğru görevi vermeli, yetki vermeli, delege etmelisiniz. Yöneticiliğin en zor tarafı doğru olmadığını anladığınız anda, hem o kişiye, hem şirkete hem de göreve haksızlık etmemek için yolları ayırmayı bilmektir.‘‘
Politikayı seviyorum ama...
‘‘Çok teklif aldım hala da, alıyorum ama hiçbir zaman aktif politika yapmayı düşünmedim. Politikayla çok severek ilgileniyorum. Türkiye'deki politik gelişmelerin yaşamımı işimi etkileyen bir olay olduğunu biliyorum. Fikri katkım olursa, sorarlarsa söylüyorum.’
Çok kaptırmamak gerekiyor
Güler Sabancı iş hayatında en çok etkilendiği kişinin amcası Sakıp Sabancı olduğunu söylüyor: ‘‘Yapmam ve yapmamam gerekenler konusunda en çok ondan etkilendim. 'Benim kadar işkolik olma' der bana. O hayatında her şeyi hobi gibi yaşadı, işini de öyle yaşadı. Ama ben bu ayrımı yapmak istiyorum. İşim, özel hayatım... Çok da kaptırmamak gerekiyor. 24 senedir çalışıyorum son iki senedir ilk kez iki hafta üst üste ara vermeden tatil yaptım. İşkolik değilim ama çok uzun zaman ofisten uzakta kalmak geldikten sonra işi çok biriktiriyor. İki yıldır tatil yapabiliyorum, demek ki oluyor.‘‘