Oluşturulma Tarihi: Ağustos 27, 2002 01:46
Dün Hürriyet'in manşetinde Tansu Çiller'in açıklaması ile patlayan ‘
Seçim erteletme pazarlığının’ perde arkasında ne var? Teklif gerçekten ANAP tarafından mı gelmişti, yoksa başka gelişmeler de var mıydı? Hürriyet muhabirlerinin dün ilgili tarafların sağlam kaynakları ile yaptığı görüşmelerden ortaya çıkan tablo şuydu: Pazarlığın bir değil, birden fazla boyutu vardı. İşte siyaset gündemini sarsan pazarlığın ‘Çok taraflı’ hikayesi.
İLK TEMAS ÇİLLER'İN ZİYARETİNDEN SONRA
ANAP'la DYP arasındaki ilk temaslar, 3 Kasım seçimleri için Meclis'te karar alındığı günlerde başladı.
İlk temas, DYP Genel Başkanı
Çiller'in ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz'ı ziyaretinden hemen sonra kuruldu.
İlk görüşmeleri, ANAP adına
Yaşar Topçu ve
Grup Başkanvekili
Beyhan Aslan ile DYP adına
Ahmet İyimaya ve Grup Başkanvekili
Ali Rıza Gönül yaptı. Bu görüşmelerin kapsamı, seçim kanunlarını değiştirmek ve partiler arasında seçim ititfakını sağlamaktı. Ancak ANAP, seçim ittifakı üzerinde dururken,
Çiller, iki turlu sistemi savunuyordu. İlerleme sağlanamadı.
NICE'DEN ARAYAN KİŞİ ERMAN YERDELEN
Asıl görüşmeler Nice'den
Özer Çiller'e gelen bir telefonla başladı.
Telefonu eden kişi
Erman Yerdelen'di.
Yerdelen uzun yıllar DYP'de siyaset yapmış, Türk Hava Yolları'nda Yönetim Kurulu Başkanlığı görevi üstlenmiş bir kişiydi. Şimdi ise NTV Televizyonu'nda üst düzey bir görevde bulunuyordu.
Yerdelen Nice'den
Özer Çiller'i aradığı sırada yanında bir başka tanıdık sima daha bulunmaktadır.
Cavit Çağlar. Çağlar ve
Yerdelen çok eski iki arkadaştılar.
Yerdelen telefonda
Özer Çiller'e,
‘‘Yaşar Topçu
sizinle özel bir görüşme yapmak istiyor. Bazı önemli mesajları varmış. Görüşürseniz iyi olur’’ diyor.
Özer Çiller o sırada Marmaris'tedir.
‘‘Gelsin görüşelim’’ cevabını verir.
ÜNLÜ REKLAMCININ EVİNDE ‘BORCUNUZU ÖDEYİN’ SÖZÜ
Görüşme ünlü bir reklamcının Marmaris'teki evinde yapılır.
Topçu'nun
Mesut Yılmaz'dan getirdiği mesaj açıktır:
‘‘Seçimde ittifak...’’
Özer Çiller, bu öneriye sıcak bakar. Ancak bazı koşulları vardır:
‘‘Seçim sonrası ittifak imkanları aranabilir. Ama seçime kadar giden sürede de bir şeyler yapabiliriz. Avrupa Birliği meselesi kritik noktada. Siz hükümetten ayrılın. Yeni bir hükümet kuralım’’ der.
İlginç bir şart daha ileri sürer:
‘‘ANAYOL döneminden bize bir borcunuz var. 2 yıl başbakanlığı size vermiştik. Şimdi bu borcunuzu ödeyin. Bu hükümet Tansu
Hanım başbakanlığında kurulsun.’’
Topçu bu mesajı iletir. Ama ortada bir sorun vardır.
ANAP hükümetten ayrılsa bile DSP ile MHP, SP ve AKP'nin dıştan desteği ile bu hükümeti yürütebilir.
O nedenle
Çiller'in başbakanlğındaki geçiş hükümeti modeline
‘‘Hayır’’ derler.
ÇİLLER'İ BAŞBAKAN YAPACAĞINIZI AÇIKLAYIN
DYP tarafı,
‘‘Peki ittifak kanununu çıkaralım, ama şimdiden seçim sonrasında Çiller
başbakanlığında bir hükümet kurulacağını açıklayalım’’ teklifini getirir.
ANAP bu teklife evet demez.
Gerekçesi ise şudur:
‘‘Bunu şimdiden açıklarsak, oylar size gider.’’
Görüşmeler tıkanma noktasına gelince, bu defa iki partinin önemli iki ismi daha devreye girer.
Bunlardan biri
Çillerler'in uzun süreden beri çok yakınında olan
Ömer Barutçu ile
Yılmaz'ın son dönemdeki en güvendiği insanlardan biri olan Devlet Bakanı
Nejat Arseven'dir.
Gizli görüşmelerin bu noktasına kadar, seçimin ertelenmesi konusu hiç gündeme gelmez. İttifak konusunda bir ilerleme de sağlanamaz. Çünkü DYP,
Çiller'in başbakan olacağının önceden ilan edilmesinde ısrar eder.
HÜSAMETTİN ÖZKAN DEVREYE GİRİYOR
Asıl kritik dönem bundan 10 gün önce açılır. Çünkü ilk defa
‘seçimin ertelenmesi’ konusu gündeme gelir. Seçim ertelenmesi konusu ilk defa
Kemal Derviş'in CHP'ye gireceğini açıkladığı günün ertesinde telaffuz edilmeye başlanır.
Bu sahne de
Hüsamettin Özkan'ın
Mesut Yılmaz'ı ziyareti ile açılır.
Yılmaz'la görüşen
Özkan, DYP'li
Nevzat Ercan'ı arayarak görüşme talebini iletir. İşte ilk defa
‘seçimin ertelenmesi’ önerisini masaya koyar. İnandırıcı bir gerekçesi de vardır.
Özkan, Ercan'a bir de adres verir:
‘‘ANAP'la ilişkileriniz için Sayın Yılmaz,
eski İçişleri Bakanı Sayın Rüştü Kazım Yücelen'
i sözcü tayin etti. Onunla görüşebilirsiniz.’’
Yücelen ilk görüşmede,
Ercan'a şu yorumu yapar:
‘‘3 kasım seçimleri yapılacak sonrasında istikrar gözükmüyor. Çünkü seçimin alt yapısını hazırlayamadık, siyaset reformlarını yapamadık. Siyasi partiler yasasını değistiremedik.’’
DYP GEREKÇELERİ HAKLI BULUYOR
Ercan,
‘‘Bu gerekçelerinize biz de katılıyoruz. Ne yapmayı teklif ediyorsunuz’’ der.
Yücelen şu cevabı verir:
‘‘Bu seçim ertelenmeli. AB ile ilgili yasaların uygulanması gerekiyor. Kopenhag zirvesi var. AB bunu görmek ister. Türkiye önemli bir fırsatı kaçıracak. Bütün bunları yapıp, sonra da hiç olmazsa mart ayı içinde ya da nisan başında seçime gitsek daha iyi olmaz mı?’’
Bomba gibi düşen öneri de, bu görüşmenin son dakikasında geliyor. Bu hükümeti kim kuracak sorusuna ANAP tarafı şu cevabı veriyor:
‘‘Böyle bir hükümet modeli içinde en fazla sandalyeye sahip olan DYP başbakanlığı alır.’’
İKİ TARAF DA HAKLI İKİ TARAF DA HAKSIZ
Sonuç: Çiller'in başbakanlığı arzusu önce DYP tarafından dile getiriliyor. Ancak bu öneride seçimin ertelenmesi görüşü yoktur.
Konuyu seçimin ertelenmesine yönelik olarak gündeme getiren taraf da ANAP oluyor.