Güncelleme Tarihi:
İtalya'da yakalanan Apo için sonun başlangıcı Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş'in 16 Eylül'de Suriye sınırı yakınında Suriye'ye verdiği gözdağı ile başladı. Türkiye'nin kararlı politikası sonucu 35 bin kişinin katilinin kaçışı kısa sürdü ve yakayı ele verdi.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in 16 Eylül günü Hatay'da yaptığı konuşma, Abdullah Öcalan İtalya'da yakalanması ile sonuçlanan kaçınılmaz kaderin ilk işareti oldu. Ateş, ‘‘Suriye'ye karşı sabrımız kalmadı. Türkiye beklediği karşlığı alamazsa, her türlü tedbiri almaya hak kazanacaktır’’ diyerek, Öcalan ve örgüte yataklık yapan Suriye'yi köşeye sıkıştırdı.
Milli Güvenlik Kurulu'nun eylül ayı toplantısında ise Suriye ilgili ilgili son nokta konuldu. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, Öcalan'ın sınırdışı edilmemesi halinde Suriye'ye askeri müdahalede bulunulacağı konusunda Türkiye'nin kararlılığı vurgulandı. Ve Öcalan önce Rusya'ya kaçtı ve daha sonra da İtalya'da yakayı ele verdi. Öcalan'ın yakalanması ile birlikte Ankara dün olağanüstü bir güne sahne oldu. Bu olağanüstü günde açılışı yapan saat 11.30'da Başbakan Mesut Yılmaz'ı ziyarete gelen Rusya Büyükelçisi Aleksander Lebedev'di. Lebedev, söze şöyle girdi: ‘‘Bundan bir süre önce size Abdullah Öcalan'ı Rusya'da barındırmayacağımız sözünü vermiştik. Sayın Başbakan, Rusya Federasyonu'nun bu sözünü yerine getirdiğini size bildirmekle görevlendirilmiş bulunuyorum. Öcalan sizinle bu konuşmayı yaptığımız anda Rusya Federasyonu toprakları içinde bulunmamaktadır.’’
Lebedev, şöyle devam etti:
‘‘Ülkemizin içinden geçmekte olduğu ekonomik krizde Türkiye Rusya'nın yanında durdu. Hükümetiniz şirketlerinize Rusya'dan çekilmemeleri çağrısı yaptı. Biz o zaman size gösterdiğiniz bu dostluğu unutmayacağımızı söylemiştik. Öcalan konusunda attığımız adım bunun bir ifadesidir.’’ Yılmaz, Lebedev'e bu gelişmeden duyduğu memnuniyeti ifade etti.
KİM UYARDI?
Yılmaz daha sonra MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'u aradı. Bu arada Almanya'da bulunan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil Tuğ, kendisini arayarak, Öcalan'ın İtalya'da yakalandığını bildirdi. Buna göre, Öcalan'ın İtalya'da olduğu konusunda Bonn'daki Türk heyetini bilgilendiren Alman Emniyeti'nin kriminal bürosuydu. Başbakanlık'ta bu bilginin teyid edilmesine dönük olağanüstü bir hareketlilik başgösterdi. Bu arada Yılmaz Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu'nu arayarak iade işlemlerinin başlatılması, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i arayarak da iade işlemiyle ilgili diplomatik girişimlerin yürütülmesi talimatını verdi. Saat 13.00'te ise Başbakan Yardımıcısı Bülent Ecevit, beraberinde Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan olduğu halde Yılmaz'ın yanına girdi. Bu görüşmede, Öcalan krizi ve muhalefetin gensoru önergelerinin yarattığı hükümet krizi aynı anda masaya yatırıldı.
Ecevit 'in ayrılmasından sonra, Yılmaz bu kez de Öcalan'ın yakalanması sonrasında diplomasi cephesinde izlenecek olan stratejinin ilk aşamasını uygulamaya konuldu. Yılmaz, bu çerçevede önce saat 14.30'da İtalya Büyükelçisi Massimiliano Bandini'yi kabul etti. Yılmaz'ın Bandini'ye talebi çok açıktı:
‘‘Türkiye ve İtalya NATO müttefikidir. İtalya'nın Apo’nun Türkiye'ye iadesini beklemek, hem uluslarararası hukukun getirdiği bir yükümlülük, hem müttefikliğin ve dostluğun bir gereğidir.’’
ABD KARTI
Bandini bu mesajı hükümetine ileteceğini söyleyerek Başbakanlık'tan ayrılırken, Yılmaz'ın yanına bu kez ABD'nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris giriyordu. Yılmaz'ın ABD elçisinden talebi de şu oldu:
‘‘Müttefikimiz ABD, Apo’nun Rusya'dan çıkartılması için bu ülkeye telkinlerde bulunmuştur. Bunu takdirle karşılıyoruz. Öcalan şimdi İtalya'dadır. ABD’nin İtalya’ya da benzer telkinlerde bulunarak Apo’nun Türkiye'ye iadesinde yardımcı olmasını bekliyoruz.’’
Türkiye, bu adımıyla Öcalan'ın iadesi için Amerika kartını masaya sürüyordu.