Her kahvede en az bir Tayyip Erdoğan görürsünüz

Güncelleme Tarihi:

Her kahvede en az bir Tayyip Erdoğan görürsünüz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 03, 2010 00:00

5 yıl önce kurulan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), bugün Türkiye’nin tanınırlığı en yüksek “thing tang”i haline geldi.

Kısa süre önce Washington’da ofis açan SETA, Başbakanlık’tan Dışişleri’ne, Genelkurmay’dan MGK’ya kadar devletin zirvesine yaptığı “bilgi servisi” ile de farklı bir kategori oluşturdu. Ekibinden İbrahim Kalın’ı Başbakan Tayyip Erdoğan’a, Bülent Aras’ı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na danışman veren SETA’nın, Güneydoğu ve Kürt sorunu konusundaki uzmanlıklarıyla tanınan Hüseyin Yayman ve Hatem Ete gibi önemli araştırmacıları da bulunuyor. Son gelişmeleri, iktidar çevrelerindeki tanınırlığının yanı sıra kendisi de bu çevreleri yakından tanımasıyla bilinen SETA’nın Genel Koordinatörü Taha Özhan ile konuştuk:
* Erdoğan’ın tarzında da, medyanın iktidar ve siyasetle kurduğu ilişkide de başından beri çok fazla değişen bir şey yok. Erdoğan’ın üslubu açısından yapılan tespitlerde pek bir orijinallik göremiyorum. Tarz dediğimiz şey başbakanın doğallığı. Bu doğallığın gücüne dayanarak çoğu kez ilişkilerini belirliyor, bundan da hiç kaybetmedi. Fırça atması, sinirlenmesi diye tarif edilen şeyler Erdoğan’ın bir lider olarak insanlara değmesini sağlayan bir teknoloji aslında, onu da doğal bir şekilde kullanıyor. Doğal hali bir şekilde karşılık buluyor millette.
10 kahvede bir Kılıçdaroğlu
* Türkiye’deki herhangi bir kahvehaneye gittiğinizde en az bir tane Tayyip Erdoğan görürsünüz. On tane kahve dolaşırsınız belki bir tane Kılıçdaroğlu’na denk gelirsiniz. Ortalama profili yansıtma meselesi bu. Öyle bir lider olmalısınız ki Türkiye’deki ortalama sosyolojiyi yatay kesen bir haliniz olmalı. Bu siyasi temsilinize de yansır. Her kahvede bir Özal da bulursunuz. Demirel; daha az sayıda, Erbakan; çok daha az sayıda bulursunuz.
Çıkar eksenli dış politika
* Türkiye’nin uyguladığı değer eksenli diplomasi, çıkar eksenli dış politika. Değer eksenli diplomasisini sonuna kadar sürdürüp, zulme rıza göstermezken, elbette politikasını çıkar eksenli şekillendiriyor. Komşularla sıfır sorun ham hayal deniyor. Matematik ile retorik arasındaki farkı bilmezseniz bunu söylersiniz. Bu bir kural değil, prensibi anlatıyor.
Performansı farklı
* Kılıçdaroğlu, Baykal’a yönelik senelerdir süren eleştirilerin ardından bir komplo sonucunda liderliği almış bir isim. CHP’nin başına mı geçti, yoksa AK Parti gitsin koalisyonunun başına mı? Kullandığı söylem ve çizdiği profilden ziyade AK Parti olmasın diyenlerin oluşturduğu koalisyonun sinerjisiyle CHP’den farklı bir performans sergilediğini düşünüyorum. Ama önemli kırılma meselelerinin çoğunda henüz sahaya inmedi. Baykal ile AK Parti’nin muhatap olma teknolojisi herkesin ezbere bildiği bir şeydi. Şimdi yeni bir dönemdeyiz, onların da bu yeni döneme alışmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Ama halen yüzleştiklerini düşünmüyorum.
Başbakan Köşk’e odaklanmadı
Ben başbakanın, önümüzdeki bir yıla, referanduma, seçimlere, özellikle de Kürt meselesi ve terör problemine odaklandığını, Cumhurbaşkanlığı konusunu ise hiç gündemine almadığını düşünüyorum. Geçen sefer de son ana kadar doğrudan gündemine almamıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!