Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin en kritik olaylarında hep onu görürsünüz. Bir yerden muhakkak karşınıza çıkar. Ya kafasını içeri uzatır ya da fotoğrafın tam içindedir.
Turgut Özal için düzenlenen cenaze töreninde, Özal'ın tabutunun arkasından yürüyen yaslı aile fertlerinin arasında o vardır. Semra Hanım'ın hemen yanındadır.
SHP'nin 1993 eylül ayında yapılan ünlü kongresinde yeni lider adayları Murat Karayalçın, Prof. Aydın Güven Gürkan ve Prof. Tolga Yarman Atatürk spor salonuna girdiklerinde, hemen arkalarında yürümektedir.
Berna Yılmaz geçen yaz Bodrum'daki yazlık evinin inşaatını incelerken yanında yine o vardır.
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Son olarak Komutanlar Bildirisi'nin yayınlandığı kritik cuma günü Başbakan Mesut Yılmaz'ın özel konutuna kapıyı çalmadan girip, yanındaki Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu'ya bağırarak yine gündeme gelmiştir.
Adı Erhan Göksel. Görevi, Başbakan Mesut Yılmaz'ın siyasi stratejisti ve akıl hocası...
Gençliğinde Althusser’ciydi
Göksel kimdir?
Siyasi haritadaki konumu nedir?
Bu sorulara tam net yanıtlar vermekte güçlük vardır.
Ancak Ankara siyaset sahnesinin en renkli ve en karmaşık şahsiyetlerinden biri olduğu aşikardır.
Kamuoyu yoklamaları yapan VERSO şirketinin sahibidir. Şöhretini büyük ölçüde VERSO'nun anketleriyle yakalamıştır. Özellikle 1991, 94 ve 1995 seçimlerinde Refah'ın sıçramasını herkesten önce tahmin eden anketçidir.
İlginçtir ki, Yılmaz'ın sol düşünceye olan bütün soğukluğuna rağmen, Göksel Marksist kökenlidir. Öğrencilik yıllarında sıkı bir solcudur; o dönemde Birikim dergisine yakındır ve kendisini ‘‘Althusser'ci’’ olarak tanımlar.
İleri derecede zekidir. 1977 yılındaki ÖSYM sınavında Türkiye 33'üncüsüdür.
Siyasi stratejisttir, ama tıp kökenlidir. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni pekiyi derece ile bitirmiş ve bir süre doktorluk yaptıktan sonra Gazi Üniversitesi'nde iktisat doktorası yapmaya kalkışmış, yarıda bırakmıştır. Ardından ABD'de siyaset psikolojisi okumuştur.
Bürokrat bir ailenin çocuğudur. Babası Demirel döneminin ünlü bürokratlarından Tevfik Göksel'dir.
Ancak babasını Demirel'ci olduğu için görevden alan Turgut Özal'ın mutlak güvenini kazanmayı da bilmiştir.
Özal'ın ölümünden önceki dönemde, Çankaya Köşkü'ne elini kolunu sallayarak girecek kadar ailenin mahremindedir.
Özal'ın son döneminde hazırladığı ‘‘ikinci değişim programı’’ ve ‘‘Kürt reformu’’ gibi iddialı projelerinde Göksel'in izlerini görmek mümkündür.
ANAP'la ilk ilişkisini Adnan Kahveci üzerinden kurmuş, onun adına kamuoyu yoklamaları yapmaya başlamıştır. Bu ilişki çok yakın bir dostluğa dönüşmüştür. Kahveci'nin ölümünden sonra çoçuklarıyla ilgili bütün işlemleri bizzat takip etmiştir.
Resmen ilk çalıştığı Başbakan Yıldırım Akbulut'tur. 1990 kısmi yerel seçim sonuçlarına ilişkin kamuoyu yoklamaları, seçim sonuçlarından çok az bir sapma gösterince, Akbulut'un en gözde kamuoyu yoklamacısı olmuştur.
ANAP Genel Başkanlığını Mesut Yılmaz'ın kazandığı ünlü 1991 kongresinde yine Akbulut'un yanındadır. Hemen ardından Mesut Yılmaz'a yaklaşmış, ancak Yılmaz 1991 seçimlerinde partinin propaganda işlerini Fransız Jacques Seguela'ya verince, kızıp ilişkisini dondurmuştur.
Gelgelelim zamanla bu ilişkiyi onarmayı başarmıştır.
Yılmaz'la ilişkisi, hep iniş çıkışlı olmuştur. Bir yakınlaşmış, bir uzaklaşmıştır.
Örneğin, 1993 yılında Çiller Başbakan olunca, birden Özer Çiller'e yaklaşmış, Tansu Çiller'i açıkça savunmaya başlamıştır. Nasıl bir siyasi strateji izlemesi gerektiği konusunda Çiller'e pek çok rapor hazırlamıştır.
Rivayet odur ki, Çiller'e yakın olmakla birlikte, el altından Yılmaz'a ‘‘servis vermeyi’’ de ihmal etmemiştir.
Sonunda 1994 sonunda Çiller'den kopmuş ve yine Yılmaz'a dönmüştür.
İşte merkez sağın bu iki lideri arasında gidip gelirken, solculuğunun getirdiği ilişkileri korumuş ve SHP'nin 1993 kongresinde Aydın Güven Gürkan için çalışmıştır. Kongreyi Gürkan ın 150 oy farkla kazanacağı yolundaki tahmini isabetsiz çıkmıştır.
Necmettin Erbakan'ın Başbakanlığı döneminde RP'ye de çalışmıştır. RP'liler kendisiyle çalışmakla birlikte Göksel'in Genelkurmay'a hizmet verdiğinden şüphelenmişlerdir.
FAKSLAR KARIŞINCA FOYASI ORTAYA ÇIKTI
RP'lilerin iddiasına göre şöyle ilginç bir olay da meydana gelmiştir: Göksel, aynı anda Genelkurmay ve RP için iki ayrı rapor hazırlamıştır. Sekreteri yanlışlıkla RP'nin raporunu Genelkurmay'a, Genelkurmay'ınkini de RP merkezine fakslamış ve kıyamet kopmuştur.
Servis verdiği partilerden bir diğeri MHP'dir; Tuğrul Türkeş'e yakın durmuştur. İlginçtir ki, Tuğrul Türkeş’in ebedi hasmı Seval Türkeş’in de bir numaralı akıl hocasıdır.
Alevilere de yakındır. Ali Haydar Veziroğlu'nun kurduğu Barış Partisi'nin ilk dönemdeki danışmanları arasında yer almıştır. Ancak onun kabesi, dönüp dolaşıp geleceği kapı her seferinde Mesut Yılmaz'ın konutudur.
Erhan Göksel'in ANAP liderine yaptığı en önemli katkılarından biri, Yılmaz'ın 1995 yılında Sabah gazetesi ile giriştiği kavgadır. Bu kavganın mimarlarındandır. Yılmaz ile Sabah gazetesinin sahibi Dinç Bilgin'in yüksek ses perdesinden konuştukları ünlü Swissotel buluşmasında o da huzurdadır.
İstihbarat konularına çok meraklıdır. Yılmaz'ın evindeki dinleme cihazları olayının yayılmasında en büyük rolü üstlenmiştir. Hatta aynı dönemde kendisine ait cep telefonu ve büro telefonlarının dinlendiği iddiasını ortaya attı.
Bu sırada Bahçelievler'deki bürosu esrarengiz bir şekilde hırsızlar tarafından soyuldu. Kimin yaptığı bulunamamakla birlikte, Göksel bunun ‘‘çetenin işi’’ olduğu iddiasını ortaya atmakta sakınca görmemiştir.
KONUTTA YILMAZ'DAN GELEN FIRÇA
Yılmaz'a en yakın kişilerden biri olan Göksel, son dönemde Başbakanlık Konutuna en rahat girip çıkan kişilerden biridir. Yılmaz'a bu ölçüde sokulması, parti içinde rahatsızlık kaynağıdır.
O ise bu suçlamaları önemsemez, ‘‘Beni çekemiyorlar’’ diye konuşur. Yılmaz'ın kendisine verdiği destekten esinlenerek, liderinin yanında bakanları azarlayabilecek cesarete sahiptir.
Yılmaz'ın iç kabinesinde yer alan biri olarak pek çok önemli konuda kendisine akıl verir, kritik istihbarat bilgileri aktarır. Yılmaz'a verdiği en önemli servis, komplo teorileri üretmektir.
Örneğin Yılmaz'ın Ordu karşısında bilinçli olarak tırmandırdığı gerilim stratejisinin en önemli kurmaylarından biridir.
Yılmaz'ın Nenehatun Caddesi'ndeki konutuna istediği zaman girer, istediği zaman çıkar. Berna Hanım'a yakındır.
Yılmaz'la ilişkisi ağabey-kardeş gibidir. Nitekim, Yılmaz onu sık sık azarlar. Bunun en çarpıcı örneği 1995 seçim kampanyası sırasında Yılmaz özel uçağıyla Diyarbakır'a giderken gazetecilerin önünde yaşanmıştır. Erhan Göksel uçakta Yılmaz'ın karşısına oturur ve elinde çay fincanı varken uykuya dalar. Uçak tirbülansa girince, çay dökülür. Uykuda olan Göksel çayın döküldüğünü farketmez ve uykuya devam eder. Yılmaz sert bir sesle Göksel'i uyandırır ve şöyle azarlar:
‘‘Öğlum sen ne biçim danışmansın. Seni danışman diye aldık, mürebbiyeliğini yapıyoruz’’
Ama o Mesut Yılmaz'a küsmez.
Her zaman iktidarın mahremindedir.
Siyasilere yaptığı danışmanlık hizmetlerinin karşılığını ciro etmekte de mahirdir. Gölbaşı Ballıpınar köyünde muhteşem bir çiftlik evi ve Ankara'nın en lüks semti Çankaya'da yeni yapılan bir binanın 16. katındaki ofisi de dahil olmak üzere gayrimenkul durumu iyidir.