Her daim Sezen

Güncelleme Tarihi:

Her daim Sezen
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

İstanbul'da Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde Most Production tarafından düzenlenen konserler geçtiğimiz hafta sonu sona erdi. Ciddi bir ‘‘Sezen Aksu hayranı’’ olan arkadaşımız Tolga Tanış da önce Altınoluk'ta, devamında da bu konserler dizisinin başlangıcında ve son günlerinde sahne alan ‘‘Minik Serçe’’yi defalarca izledi. İşte bir fanatiğin konser izlenimleri...

Açıkhava'da Sezen faslı bitti. 9 solo konser artı Haris Alexiou ile yaptığı bir gecelik düetle toplam 10 konseri alnının akıyla tamamladı. ‘‘26 yıldır başımızda yeter artık’’ diyenler için de, ‘‘150 yıl daha başımızda olmaya’’ and içti.

Son geceyi Galatasaray Kapalı Tribünü amigo grubu gibi mütemadiyen ‘‘I love you Sezen’’ tezahüratı yapan topluluğun nidaları ile kapının önünde kalıp ‘‘rezalet, rezalet...’’ diye slogan atan insanların bağırışları eşliğinde tamamlayan Sezen Aksu için son bir ay, gerçek bir konser maratonuydu.

Sezen Aksu, Açıkhava konserlerinin provasını Altınoluk'ta yaptı. Küçük ölçekli bir Açıkhava Tiyatrosu şeklindeki yerde seyirci de İstanbullu tatilcilerden oluştuğundan hem mimari, hem de seyirci profili provayı gerçeğine oldukça yakınlaştırmıştı.

Ancak Altınoluk, bir kısım kesimin çıkardığı, Demirel kıyaslasamıyla, 26 yıl bıkkınlığı laflarından önceye denk geldiğinden, Sezen'in ilk üç günlük Açıkhava programından çok daha iyiydi. Hatırlayacaksınız, bazıları müzik piyasasındaki çekişmelere Sezen Aksu'yu alet edip ‘‘Demirel bile gitti Sezen gitmedi’’ diye ileri geri konuşmuştu.

Neyse Altınoluk, ilk üç günlük Açıkhava mağdurlarının yaşadığı talihsizliğin aksine son derece keyifliydi. Sezen Aksu tatilcilerin moduna uygun bir ruh haliyle çıktığı sahnede hem söyledi hem konuştu. Hatta seyirciler bir ara gösterinin konser mi stand-up mı olduğu konusunda ciddi şüpheler yaşadı. O kadar rahattı ve seyirciye o kadar ısınmıştı ki, kendiyle ilgili özel sırları bile açıkladı. Üç saat boyunca Sezen konuştukça gülündü, söyledikçe ağlandı.

Açıkhava günleri

Ses düzeninden, ışığa, konuşma metinlerinden, repertuvara kadar Sezen Aksu Açıkhava'daki programı Altınoluk'ta neredeyse bire bir olarak deneme fırsatı buldu. Tek eksik, sahnenin küçük olması yüzünden orkestranın yaylı grubuydu. Ama bence Açıkhava konserleri, başarılı bir Altınoluk denemesiyle başlamıştı...

Konserlerin ilk bölümü eski şarkılardan oluşmuştu. Sezensiz sahnede havaya sokma operasyonu davul şovlu ‘‘Sude’’ ile yapılırken, muhteşem introsuyla Sezen'in sahne alışına fon olan ‘‘Sarı Odalar’’ ise konserlerin açılış şarkısı oldu.

Sezen ilk üç şarkıyı kesmeden ardarda okudu. Üçüncü şarkı sonunda da içinde babasının bulunduğu küçük komik hikayeler anlattı. İlk üç şarkı boyunca hiç konuşmayışını, babası gibi ‘‘Don yağı’’na benzeyen bir seyirci olup olmadığını öğrenmeye çalıştığını söyleyerek açıkladı.

Konserlerde Sezen'in replikleri hiç değişmedi. Keyifsiz olduğu Açıkhava'nın 2. günü hariç uzun uzun seyirciyle sohbet etti.

Ayrıca yıllardır ‘‘Artık kalmadı’’ denilen sesi de önceki yıllara göre oldukça iyiydi. Sezen Aksu, sesinin performansını Ahmet Altan'ın tavsiye ettiği bir kitaba borçlu olduğunu söyledi.

Açıkhava'nın ikinci gününde verdiği konserde, Sezen Aksu'nun ruhani yansıması Demirel benzetmelerinden oldukça etkilenmiş gibiydi. Sezen, o gece sanki herkesden çok uzaktaydı. Seyirciden gelen ‘‘Değil 26, sana 150 yıl bile katlanırız’’ yalakalıkları bile Sezen'i diriltmeye yetmedi.

Açıkhava ikinci gün konserinin tek sürprizi o gece Sezen'i dinlemeye gelenler arasında Nilüfer'in de bulunuşuydu. Nilüfer, Sezen'in ve seyircinin davetini geri çevirmeyip sahnede ‘‘Geceler’’i söyledi. Sezen Aksu, o gece saate yanlış bakıp sahneden erken ayrılışını belediyenin yasağına bağlamaya kalkınca, akşamı 24.00'e kadar kerhen uzatmak zorunda kaldı. Hal böyle olunca da seyircinin istek parça tacizlerine boyun eğdi.

Son gece farkı

Ancak Açıkhava'nın son Sezen Aksu gecesi seyirciyi tam bir sürpriz bekliyordu. Konser dizilerinin sonuncusu en iyisidir takıntısı gerçek oldu. Tutkusu bir kez daha cuk oturmuş ve seyirci, karşısında son yılların en keyifli Sezen'ini bulmuştu. Sezen, konserin yarısına kadar bıkmadan kalabalık yüzünden dışarda kalıp ‘‘rezalet rezalet’’ diye bağıran grubun gürültülerini bile duymadı. Hatta sevgi gösterisinde bulunduklarını düşünüp selam gönderdi. Ön sırada oturanlar niçin bağırdıklarını söyleyince de hiç bozuntuya vermedi.

Konserin ilk bölümündeki repertuvar ve Sezen'in replikleri son gece de aynıydı. Ama ikinci bölüme ufak bir değişiklikle başladı. Son albümün belki de en iyi parçası olan ‘‘Bıçak Sırtı’’ aynalı dekoruyla ikinci bölümünün açılış şarkısı olmuştu. Ayrıca repertuvara da yeni parçalar eklenmişti. Sonradan eklediği ‘‘Bir bahar akşamı’’ ile Sezen, seyircinin eski özlemini de gidermişti. Orkestranın udisine söylettiği ‘‘Kalamış’’ ise başka bir sürprizdi.

Yıllardır değiştirmediği ‘‘Arkadaş’’ ile konser bitirme geleneğini bu sene de sürdürmüştü. Ama ‘‘Arkadaş’’tan önce, elinde bir sigarayla söylediği bundan önceki albümün son parçası ‘‘Denge’’de, tam anlamıyla tek kişilik bir tiyatro oynadı.

Konserin bitişinde önceki senelere göre gözlenen tek fark, vedadan sonra alkışlar eşliğinde tekrar sahne aldığında gerçekleşti: ‘‘Küçüğüm’’ yerine yeni albümünün son parçası ‘‘Hayat sana teşekkür ederim’’i söylemesiydi.

Son gece orkestra da ilk günlere oranla çok daha başarılıydı. Belli ki ‘‘Hareketli olun’’ mesajı almış orkestrada klarinet ve ney ara ara nağmeler yaptı. Hatta sadece orkestra değil, dansçılar bile son gece uyumlu en senkronize hallerindeydiler.

Sonuçta Sezen Aksu'nun Açıkhava konserleri orta lezzetle başlayıp mükemmel bir tada bulaşıp keyifle sona erdi. Sezen'in insani yanlarının çok daha açığa çıktığı bu seneki seride, onun da zaman zaman alınabildiğini öğrendik. Son albümünün eskileri bir yana gerçekten güzel olduğunu bir kez daha farkettik. Dahası, Sezen 150 yıl daha şarkı söylese yine her sene bir Açıkhava konserine gideriz diye düşündük...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!